Bugun...


Ramazan Aktaş

facebook-paylas
Çözüm Süreci: Hani Neredeydik?
Tarih: 22-09-2025 00:03:00 Güncelleme: 22-09-2025 00:03:00


 

Türkiye’de bir konu var ki, ne zaman sıkılsak, ekonomi daralsa, gündem çalkalansa hop diye raftan indirilir: 
“Çözüm süreci.” Hani o, bir dönem herkesin dilinde olan, ama sonunda kimsenin üzerine alınmadığı, kimin başlatıp 
kimin bitirdiğinin bile tartışmalı olduğu süreç…
Malum, “çözüm masası” diye bir şey vardı. Kim oturdu, kim kalktı hâlâ net değil. Bir taraf diyor ki “Biz kalkmadık, 
onlar devirdi.” Öbür taraf diyor ki “Yok canım, masa zaten yoktu.” Yahu arkadaş, bu masa sihirli masa mıydı? Açık büfe 
miydi, sabah kahvaltısında kuruldu da öğleye doğru mu toplandı? Halk hâlâ merakta.
Çok Konuştuk, Hiçbir Şey Anlamadık  
Sürecin en ilginç yanı ise şeffaflık (!) oldu. “Millet öğrenmesin, biz kendi aramızda hallederiz” kafasıyla yürütülen 
görüşmeler, sonunda herkesin kafasını allak bullak etti. Bir ara öyle bir noktaya gelindi ki, süreci takip eden gazeteciler 
bile “biz mi çözüm sürecindeyiz, onlar mı” diye şaşırmaya başladı.
Çözümsüzlükte Uzmanlık Belgesi  
Şunu kabul etmek lazım: Türkiye’nin siyaset üstü ortak noktası çözümsüzlük. Evet evet, yanlış okumadınız. Bir şeyleri 
çözmeyi beceremeyiz ama çözememeyi muazzam bir şekilde organize ederiz. Çözüm süreci de işte bu “uzmanlık alanımızın” 
en parlak örneğiydi. Koca ülke günlerce, aylarca konuştu; sonunda elimize ne geçti? Bolca manşet, biraz umut, bir de 
milyonlarca hayal kırıklığı.
Halk ise başından beri çok netti: “Bize kavga değil, huzur lazım.” Ama siyaset öyle bir şey ki, halkın dediği hep en sona 
kalıyor. Zaten bizim siyasetçilerin gözünde halk, misafirliğe çağırılan ama sofraya en son oturtulan misafir gibidir. “Halk da gelsin ama çatal-bıçak yetmezse kaşıkla idare etsin.”
Bir gün köy kahvesinde iki amca oturmuş, çözüm sürecini konuşuyormuş. Biri demiş ki:  
— “Heval, bu çözüm süreci ne zaman bitecek?”  
Öteki cevap vermiş:  
— “Bitecek mi bilmem ama biz çaylarımızı bitirelim, soğumasın.”  

İşte mesele tam da bu: Çay biter, ekmek biter, sabır biter… Ama biz hâlâ “çözüm süreci”nin başlamasını bekleriz.
Şimdi yeniden bir “çözüm” lafı dönüyor ortada. Kimi fısıltıyla, kimi açıkça… Ama herkesin aklında tek bir soru var: 
“Bu defa masada çay servisini kim yapacak?” Çünkü geçmişte gördük, masanın ayağı kırılırken çayı döken de yine halk oldu.
Ama unutmamak gerekir ki, halkın asıl özlemi masa değil, barıştır.
Çocukların korkusuzca oynadığı, gençlerin geleceğe umutla baktığı, annelerin evlatlarını kaygısızca uğurladığı bir ülke…
İşte gerçek çözüm budur.
Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey, “bir dahaki sefere” değil, “artık yeter, bu sefer barış olsun” diyebilmektir.



Bu yazı 1169 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI