Bugun...


Ramazan Aktaş

facebook-paylas
Kaybolan Yüzyıl: Kürt Sorununun Bedeli 5
Tarih: 06-10-2025 00:02:00 Güncelleme: 06-10-2025 00:02:00



1990’lar, Türkiye’nin en sancılı dönemlerinden birine sahne oldu. Ekonomik krizlerin, siyasal istikrarsızlıkların yanı sıra Kürt meselesinde de en kanlı ve karanlık yıllar olarak hafızalara kazındı. Çatışmaların gölgesinde geçen bu on yıl, sadece köylerin boşaltılmasıyla, faili meçhullerle değil, siyasette yakalanan umut ışıklarının da hep yarım kalmasıyla anıldı.
Silahlı çatışmalar 80’lerin sonunda başlamıştı, fakat 90’larda zirveye ulaştı. Devletin tavrı giderek sertleşti, hükümetler meseleyi güvenlik politikalarının içine sıkıştırdı. Köyler boşaltıldı, milyonlarca insan göç yollarına düştü. Diyarbakır’dan İstanbul’a, Adana’dan İzmir’e uzanan göç dalgası, beraberinde yoksulluğu, işsizliği ve sosyal sorunları getirdi. Bir halk köklerinden koparılırken, şehirler de bu yükü taşımakta zorlandı.
O yıllarda yaşananların bedeli sadece toplumsal değildi. Ekonomi milyarlarca doları güvenliğe harcadı. İnsanların devlete olan güveni faili meçhuller, kayıplar, baskılar nedeniyle daha da zayıfladı. Adalet duygusu yara aldı. Belki en ağır kayıp ise, umudun giderek tükenmesiydi.
Bir baba oğluna, göç ettikleri apartmanın dördüncü katını gösterip “Artık köyümüz burası” derken, bir halkın kopuşunu tek cümleyle özetliyordu. Çocukların köy yerine apartmanı tanıması, göçün bıraktığı derin izleri anlatmaya yetiyordu.
Siyaset ise bu tablo karşısında hep ikircikli kaldı. Turgut Özal’ın “Kürt realitesini tanıyoruz” çıkışı bir dönemin cesur adımıydı. Fakat onun ani ölümüyle birlikte süreç sekteye uğradı. Sonraki hükümetler, fırsatı değerlendirmek yerine yeniden sert politikalara döndü. Meclis’te Kürtçe birkaç kelime söylendiğinde kopan fırtına, aslında siyasal atmosferin ne kadar dar olduğunu gösteriyordu. Halk ise buna kendi mizahıyla cevap veriyordu: “Meclis büyük, millet büyük ama dil küçükmüş.”
Faili meçhul cinayetlerin, kayıpların, köy yakmaların yaşandığı bu dönem, karanlıkla örtülmeye çalışıldı. Oysa gerçek, örtbas edildikçe daha da ağırlaştı. Güvenlik politikaları sorunu yokmuş gibi gösterse de, sorun hiçbir zaman tatile çıkmadı; aksine büyüyerek geri döndü.
1990’lar, hem Türkiye’nin hem de Kürtlerin kaybettiği bir dönem oldu. Ekonomiden siyasete, toplumsal barıştan adalet duygusuna kadar her şeyin yara aldığı bu on yılın en büyük kaybı, belki de umuttu. Çünkü halk, defalarca barış için umutlandı, ama her seferinde o umut yarım kaldı. Bugün yeniden başlayan barış süreci ise geçmişin hatalarından ders çıkararak başarıya ulaşabilir; bu kez umut yarım kalmazsa, önümüzde çok daha güzel günler olabilir.



Bu yazı 547 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI