Bugun...


Yasin Güler

facebook-paylas
Annelerin Duası, Şehrin Umudu ve Dicle’nin Çığlığı
Tarih: 15-12-2025 00:02:00 Güncelleme: 15-12-2025 00:02:00


 

Diyarbakır’da siyaset yalnızca kürsülerden yapılan konuşmalarla değil, sokakta, evlerde, esnaf dükkânlarında ve bazen de bir nehrin sessiz çığlığında kendini gösteriyor. Son günlerde kentte yaşanan gelişmeler, bize bir kez daha şunu hatırlatıyor: Bu şehirde her başlık birbiriyle bağlantılı ve her mesele doğrudan insan hayatına dokunuyor.

AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Ömer İler’in, Rize AK Parti Kadın Kolları teşkilatını Diyarbakır’da ağırladığı programda yaptığı konuşma, sıradan bir ziyaretin ötesindeydi. “Rizeli anneler AK Parti ailemiz için müstesna bir yere sahiptir” ifadesi, siyasetin merkezine anneleri, emeği ve duayı koyan bir anlayışın yansımasıydı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir Rizeli annenin evladı olması üzerinden yapılan vurgu, aslında bu hareketin hangi manevi temeller üzerine inşa edildiğini de hatırlatıyordu.

Bu topraklarda annelerin duası, yalnızca evlatlarını değil; şehirleri, davaları ve yarınları ayakta tutar. Diyarbakır gibi çok bedel ödemiş bir kentte bu vurgunun ayrı bir anlamı var.

Deprem sonrası yürütülen çalışmalar ise artık soyut vaatler olmaktan çıkmış durumda. Oğlaklı başta olmak üzere yükselen yeni yaşam alanları, Diyarbakır’da adeta yeni ilçelerin doğduğunu gösteriyor. Binlerce konut teslim edilmiş, modern altyapılar kurulmuş. Bu tablo, “devlet nerede?” sorusuna sahada verilmiş net bir cevap niteliğinde.

Ama Diyarbakır’ın asıl kırılma noktası, hiç şüphesiz “Terörsüz Türkiye” sürecidir. Yarım asırdır bu kente en büyük zararı veren şey, terörün gölgesinde yaşamak zorunda bırakılan bir hayat oldu. Bugün esnafın daha rahat kepenk açabildiği, insanların sokakta kendini daha güvende hissettiği bir dönemden söz ediyorsak; bu, sadece güvenlik politikası değil, aynı zamanda bir kalkınma meselesidir. Huzur olmadan yatırım olmaz, huzur olmadan refah gelmez.

Bu anlayışın sahadaki en somut yansımalarından biri de Bağlar’da yapılan kapsamlı saha çalışmalarıydı. Ömer İler’in “Bağlar’ı masa başından değil, sokaktan tanıyoruz” sözleri, yıllardır Bağlar hakkında oluşturulan tek yönlü algılara da açık bir itirazdı. Bağlar sadece sorunlarıyla değil; genç nüfusuyla, üretken esnafıyla ve güçlü sosyal dokusuyla Diyarbakır’ın kalbidir. Ve bu kalbin yeniden güçlenmesi, Bağlarlılarla birlikte mümkündür.

Öte yandan, kentin bir başka gerçeği de Dicle Nehri’nde yaşanan çevre felaketidir. CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun Meclis’e taşıdığı Bismil hattındaki kirlilik, sadece siyasi bir başlık değil; insan sağlığını, tarımı ve ekosistemi tehdit eden ciddi bir alarmdır. Dicle, bu coğrafyanın hafızasıdır. Binlerce yıldır hayat veren bir nehrin bugün köpüklerle anılması, hepimiz için utanç verici olmalıdır. Denetimlerin acilen yapılması, bu meselenin üzerinin örtülmeden takip edilmesi şarttır.

Sağlık alanında ise Kayapınar Şehir Hastanesi’ndeki ilerleme, Diyarbakır adına umut verici bir tablo sunuyor. Fiziki gerçekleşme oranının yüzde 72’ye ulaşması ve örnek hasta odasının tamamlanması, bu dev yatırımın artık somut bir gerçekliğe dönüştüğünü gösteriyor. Modern, güvenli ve insan onuruna yakışır bir sağlık hizmeti, bu kentin en temel hakkıdır.

Bugün Diyarbakır’da annelerin duası, sokakların sesi, Bağlar’ın umudu, Dicle’nin çığlığı ve yükselen hastane duvarları aynı anda bize şunu söylüyor:
Bu şehir, ancak insanı merkeze alan, sahayı ihmal etmeyen, çevreyi koruyan ve huzuru esas alan bir anlayışla ayağa kalkar.

Ve Diyarbakır, bunu fazlasıyla hak ediyor.



Bu yazı 524 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI