Acının Ortasında Eğlence

Müslüman olup Hz. Muhammed’in, kuşu ölen bir çocuğu bile ziyaret edecek kadar şefkatini örnek almayan; Türk olup Fatih Sultan Mehmed’in Batı’nın kâbusu oluşunu unutan; Kürt olup Kudüs’ü fethedene dek yüzü gülmeyen Selahaddin Eyyubi’nin torunları olduğumuzu söylemeye gerçekten yüzümüz var mı?

Bugün Gazze’de kadınlar, çocuklar ve yaşlılar diri diri yanarken; çocuklar kendi kardeşlerini, hatta kendi çocukluklarını toprağa verirken, dünyanın gözü önünde tarihe kara bir sayfa daha eklenirken; Diyarbakır’da milyonlarca lira harcanarak sahne kurulması, ışıkların yanması ve “festival coşkusu” yaşanması neyle izah edilecek?

Ekonomik Boyut: Halkın Cebinden Çıkan Paralar

“Sur Kültür Yolu Festivali” gibi projeler, sadece bir kültür etkinliği değildir. Arkasında dev bütçeler, ihale ilişkileri, organizatör şirketlerin kasalarını dolduran sözleşmeler vardır. Yolu olmayan, suyu olmayan, hastane bekleyen, işsiz gençleriyle boğuşan Diyarbakır’ın kaynakları, konser sahnelerine ve şatafatlı organizasyonlara aktarılmaktadır.

Soruyorum, Bu festivalin gerçek maliyeti nedir? Kaç milyon lira hangi sanatçılara, hangi firmalara ödenecek? Halkın alın terinden toplanan vergiler, Gazze’ye yardım için mi harcanmalıydı, yoksa eğlence için mi?

Toplumsal Etkiler: Bilincin Uyuşturulması

Bu tür festivaller, görünüşte “kültür ve sanat” adıyla lanse edilse de toplumsal hafızayı uyuşturan bir işlev görmektedir. Coca-Cola’sını bile boykot edemeyen bir toplumun önüne sahne kurulup, “eğlenin” denmesi; ümmet bilincinin törpülenmesinden başka bir şey değildir.

Gazze’de Sumud filosu insanlık için bedenini siper ederken, Diyarbakır’da stantlarda alışveriş yapan, konser alanlarında çığlık atan bir toplumun fotoğrafı, bu milletin vicdanına ağır gelmiyor mu?

Siyasi Bağlantılar Kimler Nemalanıyor?

Bu işin perde arkasında kimler var?
Organizatör şirketlerin hangi siyasi yapılara yakın olduğu, hangi belediye ya da kurumlarla iş tuttuğu herkesin malumu. Bir yanda Gazze için meydanlarda slogan atan siyasetçiler, diğer yanda aynı siyasetin gölgesinde bu projeden ceplerini dolduran organizatörler…

Gerçekten sormak gerekiyor: Bu festivaller, halk için mi yapılıyor, yoksa siyasetin arka bahçesinde “kazanç kapısı” açmak için mi?

Vicdani Sorumluluk: Gazze’nin Çığlığı Nerede?

Gazze yanarken, Diyarbakır’da festival düzenlemenin mantığını kim açıklayabilir?
Hangi sanatçı, hangi konser, hangi etkinlik; Gazze’nin acısını, ümmetin sorumluluğunu, Selahaddin’in kararlılığını dile getirecek?
Festival programında bir tek satır “Gazze” geçiyor mu? Bir tek konuşmada Filistin anılacak mı?

Cevap belli Hayır. 

Çünkü bu festivallerin amacı Gazze’yi, Kudüs’ü, ümmetin kanayan yarasını gündeme taşımak değil; bilakis unutturmaktır.

Erdoğan’a Şikayet

Ben buradan açıkça sesleniyorum.
Bu proje, Diyarbakır halkının vicdanına, ümmetin ortak değerlerine ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna aykırıdır. Halkın cebinden çıkan paralarla sahne kurup, stant açıp, kendi kasasını dolduran organizatörler; sadece bu millete değil, tarihe karşı da büyük bir vebal altındadır.

Eğer gerçekten bu ülke Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecekse, eğer gerçekten Gazze’nin yanında olduğumuzu iddia ediyorsak; bu projelerin perde arkasındaki çıkar ilişkilerini, hangi siyasi yapıların kimlere rant sağladığını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a arz etmek boynumuzun borcudur.

Çünkü Türkiye Yüzyılı sahte ışıklarla, eğlenceyle, halkı oyalamakla değil; ümmetin yaralarını sarmakla, Filistin’in çığlığına kulak vermekle, doğruya “doğru”, yanlışa “yanlış” diyebilmekle kurulacaktır.

Gazze yanarken Diyarbakır’da festival ışıkları yakmak, tarihe yalnızca büyük bir ayıp olarak geçecektir