Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde işyerleri, ofisler ve kamu alanları; sayıları giderek artan teknolojik cihazlarla faaliyetlerini sürdürmektedir. Bilgisayarlar, sunucular, yazıcılar, modemler, güvenlik sistemleri, POS cihazları, telefon ve tablet şarj üniteleri artık her çalışma alanının vazgeçilmez unsurlarıdır. Ancak bu yoğun teknoloji kullanımının beraberinde getirdiği elektriksel riskler, çoğu zaman yeterince dikkate alınmamaktadır.

Genel kanının aksine, yangın riski yalnızca yüksek amperli ve yüksek güç tüketen cihazlardan kaynaklanmamaktadır. Asıl tehlike, yüksek akımın dolaştığı tesisatlarda, düşük amperli ve hassas elektronik yapıya sahip teknolojik cihazların kontrolsüz şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu cihazlar düşük güçle çalışacak şekilde tasarlanmıştır ve ani gerilim değişimlerine karşı son derece hassastır.

Özellikle aynı elektrik hattı üzerinde yüksek akım çeken sistemlerle birlikte çalışan düşük amperli teknolojik cihazlar, sürekli bir elektriksel stres altında kalmaktadır. Bu stresin en belirgin şekilde hissedildiği anlar ise elektrik kesintilerinin yaşandığı ve enerjinin tekrar verildiği zamanlardır. Elektrik geldiği anda oluşan ani ve yoğun akım yüklenmesi, düşük amperli cihazların adaptörlerinde, güç kartlarında ve iç devre bileşenlerinde ciddi zorlanmalara neden olmaktadır.

Bu noktada yaygın bir kullanım alışkanlığı da riski artırmaktadır: teknolojik cihazların sürekli olarak şarjda bırakılması. Telefonlar, tabletler, powerbank’ler ve benzeri ekipmanlar günlerce fişe takılı kalmakta; adaptörler sürekli enerji altında çalışmaktadır. Elektrik kesilip tekrar geldiğinde, bu adaptörler ani akımı doğrudan karşılayan ilk noktalar haline gelir. Zamanla adaptör içindeki bileşenler ısınır, yalıtım özelliğini kaybeder ve fark edilmeden yangına zemin hazırlar.

Birçok yangın vakasında olayın kaynağı “elektrik kontağı” şeklinde ifade edilse de, detaylı incelemelerde nedenin çoğunlukla düşük amperli teknolojik cihazlar olduğu görülmektedir. Küçük boyutları ve masum görüntüleri nedeniyle göz ardı edilen bu ekipmanlar, özellikle mesai saatleri dışında, ortamda kimse yokken ciddi risk oluşturmaktadır. Yangınların büyük bölümünün gece saatlerinde ve kapalı işyerlerinde çıkmasının temel nedenlerinden biri de budur.

Sorunun bir diğer boyutu ise elektrik tesisatlarının kullanım amacının dışında zorlanmasıdır. Birçok bina altyapısı, bu kadar yoğun teknolojik cihaz kullanımına göre planlanmamıştır. Yetersiz topraklama, hatların ayrıştırılmamış olması, ani akım ve gerilim dalgalanmalarına karşı koruyucu sistemlerin bulunmaması riski daha da büyütmektedir. Özellikle elektriklerin sık sık gidip geldiği bölgelerde, bu tür altyapı eksiklikleri yangın ihtimalini katbekat artırmaktadır.

Bu nedenle işletmelerin, yalnızca büyük ve yüksek güçlü cihazlara değil, düşük amperli teknolojik ekipmanlara da aynı ciddiyetle yaklaşması gerekmektedir. Teknolojik cihazların aynı hatta kontrolsüz biçimde çalıştırılmaması, mesai bitiminde şarjda bırakılan ekipmanların enerjiden ayrılması ve ani akım darbelerine karşı uygun koruma sistemlerinin kullanılması hayati öneme sahiptir. Ayrıca elektrik tesisatlarının periyodik olarak uzmanlar tarafından kontrol edilmesi, risklerin önceden tespit edilmesini sağlayacaktır.

Modern çalışma alanlarında yangın riski çoğu zaman göz önünde olan büyük sistemlerden değil, günlük hayatın parçası haline gelmiş küçük teknolojik cihazlardan kaynaklanmaktadır. Düşük amperli ekipmanların yüksek akım ortamlarında bilinçsizce kullanılması, ihmalle birleştiğinde ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Teknolojinin sağladığı konforun, gerekli teknik önlemlerle desteklenmediği her durumda, görünmeyen riskler kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu nedenle bilinç, teknik denetim ve doğru kullanım alışkanlıkları; güvenli bir çalışma ortamının temel unsurları olarak ele alınmalıdır.