Bugun...



İMAN VE İSTİKÂMET EĞİTİMİ

Bu hafta Cuma sohbetimizin konuğu kulp müftüsü Hakan ÇAĞIRAN kendisi ile İslam’da İman ve İstikamet Eğitimi üzerinde konuştuk. İstikamet yolunda olmak için istikamet sahibi kâmil insanlarla beraber olmalıyız. İstikamet, iman ettiklerimizi hayat tarzı haline getirmemizdir. Söz verdiğimizi yerine getirmemizdir. Doğruluk ve dürüstlük İslam ahlak anlayışında imandan sonra gelen en önemli bir erdemdir.

facebook-paylas
Tarih: 08-12-2023 00:15

İMAN VE İSTİKÂMET EĞİTİMİ

Mehmet Zeki Özer Özel

Sözlükte,  doğru ve mutedil olmak eğri olmanın zıddı anlamını ifade eden İstikamet, Din ıstılahında ise; hakka tabi olmak, adâleti yerine getirmek, doğru yola girmek, itaat olan şeyleri yapıp isyân olan şeylerden sakınmak, verdiği sözü tutmak ve haktan meyletmemek demektir. Bunu hayatına aktara bilen kişiler Allah’ın istediği dosdoğru yolda olup bunlara sırat-ı mustakîmdedir denir.

İstikamet, iman ettiklerimizi hayat tarzı haline getirmemizdir. Söz verdiğimizi yerine getirmemizdir.

İstikamet, imanda, amelde, söz söylemede, söz vermede,  yaşantıda, iş hayatında, aile hayatında, doğru olmak, yalancılıktan beri olmaktır. Doğruluk kişiyi iyiliğe sevk eder, yalancılık ise kötülüğe sevk eder.

Doğruluk ve dürüstlük İslam ahlak anlayışında imandan sonra gelen en önemli bir erdemdir. Sağlıklı bir toplum yapısının da temel taşını oluşturur.

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ  أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“Rabbimiz Allah’tır diyenler sonra da dosdoğru olanlar için ne korku vardır ne de hüzün. Onlar cennetliktir. İşlediklerinin karşılığı olarak cennette temelli kalacaklardır.” (Ahkâf 46/ 13-14)

İstikamette olmanın mükafatı, herkesin endişeye kapılıp koktuğu, kıyametin dehşeti karşısında onlara korkmayacak ve endişelenmeyecek ve nihayet cennet kendilerine yurt olacak.

Kur’an’ın ilk suresinde, kılmış olduğumuz 5 vakit namazda günde en az 17 defa okuduğumuz Fatiha suresinde cenabı hak,  اهدِنَــــا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ”  “Bizi dosdoğru yola ilet” diye dua etmemizi emrederek, bizlere her gün hangi hal üzere olduğumuzu ve olmamız gerektiğini en açık şekliyle bildirmektedir.

Bir gün Peygamberimiz (s.a.s), düz bir çizgi çizerek “İşte bu, Allah’ın dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da, dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu yolların her birinin başında ona çağıran bir şeytan vardır.” şeklinde açıklamada bulundu. Sonra da En’âm Suresi 153. âyeti kerimeyi okudu:

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يماً فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٥٣﴾

“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın yolundan uzaklaştırır. İşte günahtan korunmanız için Allah size böyle öğüt verdi.” (Dârimî, Mukaddime, 23)

Sırat-ı Müstakim Şeytanın İkamet Adresidir. Her birimizin ikamet adresi vardır. Şeytanında ikamet adresi vardır. Kur’an’a göre Şeytan’ın İkamet adresi Sırat-ı Müstakim’dir. Zira Yüce Allah bir ayeti kerimede

  فَبِمَٓا اَغْوَيْتَنٖي لَاَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقٖيمَۙ قَال

“Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.”

Aynı şekilde Sırat-ı Müstakim Allah’ın da yoludur. Yeridir. Zira Yüce Allah başka bir ayette

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يمًا فَاتَّبِعُوهُۚ    "Bu benim dosdoğru yolumdur”

Sıratı müstakim Allah’ın yoludur ancak şeytan imanlı kişileri saptırmak için bu yolu kullanır. Şeytan meyhanede günahın işlendiği yerde değil çünkü orada zaten işler tıkırında iyi gidiyor. Sıratı müstakimdeki insanları da saptırmak için bu yola gelir.

Allah’ın dosdoğru yolu Sırât-ı müstakimi bize öğreten Kur’an’ın yoludur.  Peygamberlerin yoludur. Allah’a verdikleri sözden bir an olsun ayrılmayan, sadakatle sembolleşen sıddıkların yoludur. Sırât-ı müstakim, şühedanın, salih amel işleyenlerin, ilahi lütuf ve nimetlere talip olanların yoludur.

Sırât-ı müstakim dışındaki yollar ise şeytanın davet ettiği yollardır. Bu yollar, gayr-ı meşru arzu ve isteklerin, hırsların, kin ve düşmanlığın, fitne ve fesadın, ayrılık ve gayrılığın, bencilliğin adreslerine uzanan yollardır.

Yaratanımız bize şu müjdeyi vermektedir.

“Rabbimiz Allah’tır” deyip de istikamet üzere dosdoğru yolda yürüyenler için ne bir korku vardır ne de onlar üzüntü çekeceklerdir. İşte onlar, cennet ehlidir. Amellerinin karşılığı olarak orada ebedî kalacaklardır.” (Ahkaf, 46/13-14)

Bizler Rabbimiz Allah (c.c.) diyip iman etmedik mi? Bizler Amentü’de bildirenleri kabul edip hayatımıza aktarmadık mı? Bugün ne oluyor da üç kuruşluk dünya menfaati için “Sırad-ı Müstakim” den ayrılıyor iman etmiş olanlar.  Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bizlere şu tavsiyede bulunmadı mı?

قل امنت بالله فاستقم

“Allah’a iman ettim de! Sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, İman, 62)

Evet, bizler iman, amel ve ahlakla ilgili birçok hususu bildiğimiz halde hayatımıza aktarmada problemler yaşıyoruz. İman ettik dedikten sonra imanın gerekliliğini gerçek anlamda yerine getirmiyoruz. Amelimizi Salih bir hale getirmek için çaba göstermiyor, güzel ahlaklı olma yolunda en güzel örneği Peygamberimizin ahlakını hayatımıza gerçek anlamda aktarmıyoruz. Öyleyse geliniz! Şu Mübarek Cuma gününde yeniden sorgulayalım kendimizi, ölüm gelmeden önce sorgulayalım. Soralım nefislerimize ve bozulmamış vicdanlarımızla cevap verelim.

İstikamet yolunda olmak için istikamet sahibi kâmil insanlarla beraber olmalıyız.

İstikameti nasıl koruyacağız? İman edip sırad-ı müstakimden nasıl ayrılmayacağız? Rabbimiz şöyle buyuruyor.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

“Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.” (Tevbe, 9/119)

Sırat-ı Müstakimden ayrılmamanın en önemli yolu sırat-ı müstakim yolundan gidenlerle beraber olmaktır.

Efendimiz (s.a.s) ise bir hadislerinde kendileriyle beraber olduklarımızın ne kadar önemli olduğunu ve arkadaş seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini şu benzetmeyle bizlere buyuruyor.

 “İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer: Misk satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar meccanen verir ya  sen satın alırsın, ya da (hiç değilse onunla beraber olduğun sürece) güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise, ya  elbiseni yakar ya da (en azından) körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 364)

Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmamız istenmektedir.

Efendimiz (s.a.s.), Hud süresi nazil olduktan sonra bu sürenin Kendisini ihtiyarlattığını ifade etmiştir. Kendisine hangi ayet diye sorulunca ise   فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ    “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud, 11/112) ayeti kerimesini işaret etmiştir. (Kur’an Yolu, Türkçe Meal ve Tefsir, c. 3, s. 195)

Gün doğru olma ve doğrularla beraber olma vaktidir. Gün yalancılardan ayrılma vaktidir. Çünkü bizi iyiliğe ve nihayetinde cennete götürecek yol doğruluk yoludur. Kötülüğün ve nihayetinde cehennemin yolu ise yalandan geçmektedir. Bu tavsiyeyi biz Efendimizden (s.a.s) şöyle öğrenmekteyiz.

 “Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.” (Buhari, Edep 69)

Bazı kimseleri zaman zaman duyarız, şöyle derler: “Sen benim söz ve davranışlarıma bakma, benim kalbim doğrudur, kalbim temizdir, içimde fenalık yoktur.” Bu sözler, yukarıda mealini sunduğumuz hadise göre bir değer taşımaz. Esasen bir kapta ne varsa o kabın ağzından o dökülür. Kaldı ki yüce Allah ibadeti sadece kötü insanlara kalbi pis kirli insanlara mı indirdi. Bu ilk başta peygambere hakarettir. Zira en çok ibadet eden o idi.

Kulluğun tadını almak, îmânın tadını tatmakla olur. Îmânın tadını alamayan kimseler, kalblerine şirk bulaştırıp nefislerine ihânet eden kimselerdir. Bunlar, Allahın kulu olduklarını akıllarını bile getirmezler. Zihinlerinde Allâh ve Rasûlüne, Kur’ân’a ve Sünnet’e, Cennete ve Cehennem’e yer yoktur. (inanırlar ama aldırış etmezler)

Oysa kulluk şuûr ister. Bu şuûrun kazanılması insân için hayati bir önem arz eder. Çünkü hayat, bu şuûr üzerine inşa edilecektir.

Bizi biz yapan, bizi Müslüman yapan değerlere sarılmak… Kulluğumuzu o değerlere göre düzenlemek… Bizi bizden alıkoyan, bizi Müslümanlığımızdan uzaklaştıran her şeyi bir çırpıda silip atmak

Rabbim, İmandan İstikametten ayırmasın. Hayatımızı İstikamet üzere kılıp Sırat-ı Müstakimi bizlere yol kılsın. İman üzere yaşayıp İman üzere ölmeyi hepimize nasip eylesin. Cumanın hayır ve bereketi üzerinize olsun.




Bu haber 4645 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Diyarbakır Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI