Bugun...



BRÎFKAN MEDRESESİ VE ÂLİMLERİ-1

Dihok Muhafazası’na bağlı Şêxan kazasının Mizûrî mıntıkasında yer alan ve zamanında Behdînan Beyliği’nin merkezi olan İmadiye’ye bağlı Brîfkan köyündeki bu medrese, Behdînan Beyliği hükümdarlarından Kubad Bey’in oğlu Sultan Seydî Han tarafından inşa edilmiştir.

facebook-paylas
Tarih: 18-03-2024 00:10

BRÎFKAN MEDRESESİ VE ÂLİMLERİ-1

 

 Sultan bu medreseyi aslen Ahlatlı olan ve Ahlat’tan buraya gelen Halvetî Tarikatının öncülerinden Şeyh Şemseddîn Kutub el-Ahlatî (ö. 1085/1674) için yaptırmıştır. Kürtçe şiir divanı da olan bu zatın ailesinden gelen birçok âlim bu medresede müderrislik yapmışlardır ki miladi ölüm tarhlerine göre bazıları şunlardır:

1) Şeyh Nûreddîn Brîfkanî                           (ö. 1851)

2) Şeyh Abdulhamîd Brîfkanî                     (ö. 1887)

3) Nûr Muhammed Brîfkanî                       (ö. 1900

4) Şeyh Abdulkahhar Brîfkanî                    (ö. 1917)

5) Şeyh Taha Brîfkanî                                    (ö. 1917)

6) Şeyh Mahmûd Brîfkanî                           (ö. 1976)

Bu medresede istinsah edilen eserlerden biri Ebubekir Mîr Rustemî’nin “Risaletu Benani’l-Beyan” adlı eseridir. Bu eser adı geçen medresede 1320/1902 yılında Taha b. Seyyid Abdullah tarafından istinsah edilmiştir.

2. BRÎFKAN MEDRESESİ’NDE İZ BIRAKAN ÂLİMLER

2. 1. Şeyh Şemseddîn Ahlatî (1588-1674)

Halvetî Tarikatını Behdînan’a getiren ve burada bu tarikatın ilk tekkesini kuran kişi Şeyh Şemseddîn Ahlatî’dir (ö. 1674). Bu yörede uzun bir süre Halvetî Tarikatı doğrultusunda ilim ve irşad faaliyetlerinde bulunan Şeyh Şemseddîn ve çocuklarından sonra bunların soyundan gelen Şeyh Nûreddîn Brîfkanî, burayı bir Kadirî Dergâhı ve Medresesine dönüştürmüştür. Şeyh Şemseddîn’in şeceresi şöyledir:

Şerefhan

Şeyh Hüseyin

Baba Mansûr

İshak

Abdulganî

Süleyman

Mûsa

Abdulkerîm

Şemseddîdn

Şeyh Şemseddîn’in şiirdeki mahlası genel olarak Halvetî (Xelwetî)’dir. Ancak “Zihî” ile başlayan gazelinin sonunda “Şemdîn” mahlasını kullanmıştır.

1588 yılında Ahlat’ta dünyaya gelen Şeyh Şemseddîn, medrese tahsilini bu şehirde ve çevresinde tamamlayarak icazetname almıştır. İcazetname aldıktan sonra kendini tasavvufa verip Halvetî Tarikatına intisap etmiş ve bu tarikatın yöredeki en etkili mürşidi haline gelerek “Kutub” mertebesine yükselmiştir.

Şeyh Şemseddîn’in yaşadığı dönemde Sünnî Osmanlı Devleti ile Şiî İran Safevî Devleti arasında yaşanan şiddetli savaşlardan en çok bu iki devletin sınırları arasında kalan şehirler etkilenmekteydi ki Ahlat bunlardan biriydi. Bundan dolayı bu şehrin sakinlerinden önemli bir kesim burayı terk etmek zorunda kalmıştır. Bu bağlamda Abdulkerîm ve oğulları Şeyh Şemseddîn ile Şeyh Muhammed de buradan Hakkâri yöresine göç etmek zorunda kalmışlardır. Dönemin Hakkâri Bey’i Mîr İmadeddîn zamanında Hakkâri’ye göç eden bu baba ve oğullarına Doskî aşireti sahip çıkmış ve bunlar bir süre bu aşiretin himayesinde yaşamışlardır.

Yazları Hakkâri’de, kışları da Behdînan’da geçiren Ertuşî aşireti, Hakkâri’de bulunduğu sırada Şeyh Şemsedîn ile tanışarak ondan kendileriyle birlikte Behdînan’a gelmesini ve irşad faaliyetlerini bu mıntıkada sürdürmesini teklif ederler. Teklifi kabul eden Şeyh Şemseddîn 1620 yılında Behdînan’a gidip bir süre bu aşiretin içerisinde kalır.

Bir gün Ertûşî aşireti İmadiye’den geçtiği sırada dönemin İmadiye beyi Seydî Han’dan bir süre kendi meralarını kullanmak için izin isterlerken bu bey o sırada Şey Şemseddîn’i tanıma imkânı bulur ve onun ne denli hikmet ehli büyük bir zat olduğunu anlar. Bunun üzerine Şeyh Şemseddîn’den İmadiye’de kalıp irşad faaliyetlerini burada sürdürmesini teklif eder. Seydî Han bu teklifi kabul eden Şeyh Şemseddîn’e yedi köy bağışlamıştır ki bu köyler şunlardır: Brîfkan, Geliyê Rima, Bazîdkê, Bêgeh, Rikava, Alûka ve Tildîbê. Şeyh Şemseddîn ikameti için bu köylerden Brîfkan’ı tercih eder ve ilk iş olarak bu köyde bir Halvetî Tekkesi’ni inşa ederek irşat ve eğitim faaliyetlerini bu tekkeden yürütür. Şeyh Şemseddîn için burada bir medrese de yaptırılmıştır.

1674 yılında Brîfkan’da vefat eden ve tekkesinde defnedilen Şeyh Şemseddîn, geride beş erkek çocuk bırakmıştır. Daha sağ iken her birisine bir görev verdiği bu oğulları ve görevleri şunlardır:

Oğlunun Adı                                      Görevi

Seyid Musa                        Misafirlere hizmet emek, arazi işlerini yürütmek

Seyid Abdurrahman       İrşat faaliyetlerinde bulunmak

Seyid Abdulganî               Talebe okutmak

Seyid Zeynelabidîn         Kadılık yapmak, kan davalarına çözüm bulmak

Seyid Muhyiddîn             Brîfkan Mescidinde imamlık yapmak, namaz kıldırmak

Aynı zamanda büyük bir aşk ve tasavvuf şairi olan Şeyh Şemseddîn geride büyük bir şiir divanı bırakmışsa da bu divandan sadece 16 tane şiir günümüze ulaşmıştır. Bunlardan 4 tanesi gazel, 3 tanesi musammat gazel,  4 tanesi “mütekerrir murabba”, 2 tanesi  “kıta-i kebîr”, 3 tanesi de günümüze kısmen ulaşan şiirlerdir.

Şeyh Nûreddîn Brîfkanî (1790-1851)

Hayatı

Şeyh Nûreddînîn babası Seyyid Abdülcebbar’dır. Soyu Şeyh Şemsedîn Ahlatî’ye dayanıyor. Şiirdeki mahlası “Nûrî”dir. 1205/1790 yılında Dihok’a 44 km. uzaklıkta bulunan ve Mizûrî Aşireti’ne ait olan Brîfkan köyünde doğdu. Abdullah ve Muhammed Emîn adlarında iki erkek kardeşi daha vardı ki Şeyh Nûreddîn bunların en küçüğüydü.

Kendisi henüz küçük bir çocuk iken ailesi Brîfkan’a yakın bir köy olan ve Brîfkan gibi Mizûrî aşiretine ait olan Îtût köyüne yerleşen Şeyh Nûreddîn, burada babasının yanında Kur’an okumaya başlar ve on yaşında Kur’an’ın tümünü ezberler. Yine bu köyde babasından lugat ve temel dilbilgisi derslerini alır. Babası vefat ettikten sonra ilim tahsili için İmadiye ve Musul’a gider. Bu bağlamda kendilerinden ders aldığı bazı hocaları şunlardır:

1) Mela Yahya Mizûrî,

2) Musul Müftüsü Şeyh Abdurrahman ed-Dabbax,

3) Şey Hasan el-Habîtî,

4) Şeyh Suleyman el-Kurdî,

 5) Mela Abdurrahman el-Mosilî,

6) Hayyatzade Şehabeddîn Ahmed Efendi,

7)Yûsuf Ramadanî,

8) Alî Efendi Mehderbaşî.

Medrese tahsilini tamamlayıp icazet aldıktan sonra Îtût köyüne dönüp bir süre burada kalan Şeyh Nûreddîn, daha sonra Etrûş ve Beraş köylerine gidip bir süre bu iki köyde de kalır ve ardından doğduğu köy olan Brîfkan’a döner, vefatına kadar bu köyde kalır.

Şeyh Nûreddîn üç tarikattan hilafetname almıştır. Dördüncü dedesi Şeyh Şemsedîn’den kendilerine intikal eden Halvetî Tarikatı hilafetnamesini babası Seyyid Abdulcebbar’dan, Kadirî Tarikatı hilafetnamesini Musullu Şeyh Mahmûd Kurdî’den, Nakşibendî tarikatı hilafetnamesini de yirmi yaşlarındayken Mevlana Halid’in halifelerinden Şeyh Abdulvehhab Şûşî’den aldı. Ancak Şeyh Abdulvehhab ile araları bozulunca yeni bir hilafetnameyi Şeyh Nûr Muhammed Şah el-Hindî’den alır. Ardından gittiği Bağdat’ta ikinci Kadirî Tarikatı hilafetnamesini de soyu Şeyh Abdulkadir Geylanî’nin oğlu Şeyh Abdurrezzak’a dayanan Şeyh Abdulkadir adında bir zattan alır. Hilafetname aldığı üç tarikattan en son Kadirîlik üzerinde karar kılıp yoğunlaşan Şeyh Nûreddîn bu tarikatı başta Musul, Erbil ve Behdînan bölgeleri olmak üzere Kürt mıntıkalarının birçok yöresinde yaygınlaştırmayı başarır ve binlerce mürit edinir. Gerek kendisi gibi Brîfkanî olan, gerekse başka yörelerden olan onlarca kişiyi halife olarak tayin eden Şeyh Nûreddîn’in Brîfkanîlerden halife tayin ettiği önemli şahsiyetler şunlardır:

1) Şeyh Abdullah Brifkanî’nin oğlu Şeyh Muhammed Brifkanî,

2) Şeyh Abdulhamîd Han Ertûşî,

3) Şeyh Alî Gelîrimanî,

4) Şeyh Hasan Brifkanî’nin oğlu Şeyh Mustafa,

5) Seyyîd Mustafa Brîfkanî’nin oğlu Seyyîd Abdullah,

6) Şeyh Abdullatîf Brîfkanî,

7) Şeyh Abdulcelîl Brîfkanî’nin oğlu Şeyh Hammad.

Şeyh Feyzî Gilîremanî’nin kızı Halîme Hatun ile evlenen Şeyh Nûreddîn’in bu evliliğinden Pîroz, Fatma ve Safiye adlarında üç kızı olmuştur. Pîroz, amcası Şeyh Muhammed’in oğlu ile, Fatma da babasının halifesi Şeyh Abdulhamîd Etrûşî ile evlenmiştir. Safiye ise hiç evlenmeyip kendini babasının hizmetine adamıştır.

1268/1851 yılında Brifkan köyünde vefat eden Şeyh Nûreddîn’in mezarı bu köyde olup sevenleri tarafından ziyaret edilmektedir. Bir seyahati sırasında Şehrezûr’dan gelip Brifkan’dan geçen Şeyh Rıza Talabanî, bu sırada Şeyh Nûreddîn’in türbesini de ziyaret etmiş ve içinde şu beyitlerin de geçtiği Farsça bir şiir söylemiştir:

‘Ezmê diyar çû kerdem zi Şehrezûr

Oftad der diyarê Brîfkan me ra ‘ubûr

                               Diyara gitmek azmiyle Şehrezûr’dan çıktım

                               Brîfkan diyarına yolum düştü, oradan geçtim

Goftend în derîh-i qutbî zi ewliya est

În merqed-i hebîb-i Xwuda Şêx Nûrî est

                               Dediler ki bu türbe velilerin kutbunun türbesidir

                               Bu mezar Allah’ın sevgili kulu Şeyh Nûrî’nindir

Ya Reb bi cah û hurmet-i în kutb-i evliya

Curmê Riza bibexş ke fermûd “ene’l-xefûr”

                               Ya Rab, bu veliler kutbunun yüzü suyu hürmetine

                               Rıza’nın günahını affet; “ben affediciyim” demişsin




Bu haber 733 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Eğitim Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI