Günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan bakırcılık işini yapan İsmail Yaman adlı vatandaş, 300 yıllık tarihi bakır eşyaları dükkânında barındırıyor.   Seyfettin EKEN   İsmail Yaman, dükkânında üzerine Diyarbakır surları, karpuzu ve tarihini işlediği saatleri de işleyerek hediyelik olarak Türkiye’nin her tarafına kargoyla yolluyor. Dükkânında 50 ile 300 yıl arasında değişen tarihi taslar, tabaklar, tencereler, eski radyo ve saatler bulunduran Yaman, bakırcılık mesleğinin yok olmayla karşı karşıya kaldığını söyledi. Çırak olarak başladığı mesleğin bugün kentteki son temsilcilerinden olan Yaman, geçimini sağladığı mesleğinin tarihin tozlu sayfalarına karışmasını istemiyor. Gelişen teknoloji ve demir-çelik sanayisinin yaygınlaşmasıyla neredeyse yok denilecek kadar az kalan bakırcılığın son ustalarının kıymetinin bilinmesi ve mesleğin devamlılığı için kurslar açılıp nitelikli eleman yetiştirilmesi gerektiğini dile getiriyor. Osmanlı döneminde Anadolu’da yaşayan Ermenilerden kalma 300 yıllık tabak bulundurduğunu ifade eden Yaman; “Bu dükkân babamdan kalmadır. Bende 20 yıldır bu bakır dükkânını işletiyorum. 50-300 yıllık tarihi eşyalar var dükkânımda. Sultan 2. Abdülhamit dönemine ait bakır taslarımız ve Ermeni servis tabakları vardır. Tunç konsollar, aynalar ve kazanlar var. Ayrıca tarihi bakır işleme yapıyorum. Diyarbakır’ın eski tarihini elimizden geldiği kadar bakır eşyaların üzerine işliyoruz” dedi. Demir ve çeliğin son zamanlarda yaygınlaşmasından sonra insanların bakır kullanma alışkanlığının kaybolduğunu söyleyen Yaman; "Bizim meslek gün geçtikçe yok oluyor. Hani insan bir ağaç diker, o ağacın kuruduğunu gördüğü zaman gücüne gider. Maalesef sevdiğim bir mesleğin gün geçtikçe eriyip kaybolduğunu görüyorum. Şu anda Diyarbakır’da bu işi yapacak ve çekiç tutup çalışabilecek birkaç kişi tek kaldı. Bizden sonra da çıraklar yetişmediği için herhalde usta gelmeyecek ve mesleğimiz kaybolmaya yüz tutacak” diye konuştu.