Bugun...


Abdulsamet Özer

facebook-paylas
KABUL OLMAZ DEME..!
Tarih: 11-10-2020 19:05:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:05:00


Duâ, istemek demektir. Aç bir kimsenin, iştahlı olduğu bir zamanda yiyecek istemesi gibidir. Duâ, Allahü teâlâya yalvararak murâdını istemektir. Ayeti kerimede “De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” (Furkan 77) buyurulmaktadır. Allahü teâlâ, duâ eden Müslümanı çok sever. Duâ etmeyene gadap eder. Duâ mü’minin silâhıdır. Dînin temel direklerinden biridir. Hadis-i şerifte, “Duâ müminin silahı, dinin de direğidir” buyuruldu. Duâ, gelmiş olan dertleri, belâları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olur. Çünkü, Peygamberimiz, “Duâ belâyı önler.” buyurmuştur. Duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir. Allahü teâlâ, “Bana ibâdet yapmak istemeyenleri, zelîl ve hakîr yapar, Cehenneme atarım” buyurdu. Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, ni’metlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def’ için ve faydalı şeyleri vermek için de, duâ etmeyi sebep yapmıştır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “Duâ, ibâdetin aslı ve özüdür. Allah katında duâdan makbûl birşey yoktur. Duâ yetmiş türlü kazâyı önler. Ömrün bereketini artırır.” İbn Kesir’in ilgili ayetin tefsirinde, Dua kavramı yalnız bildiğimiz dua değil, iman ve ibadeti de içine alır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, “Duâ, kazâyı, belâyı defeder” buyurmuştur. Duânın yapılması mukadderata bağlıdır. Takdirde duâ varsa elbette yapılır. Duânın belâyı önlemesi kazâ ve kaderdendir. Nitekim Peygamberimiz, “Kader, tedbir ile sakınmakla değişmez. Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur.” buyurmuştur. Peygamber efendimiz, “Allahü teâlâya günah işlemiyen dil ile duâ edin!” buyurunca, böyle bir dilin nasıl bulunacağı soruldu. Bunun üzerine “Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir” buyurdu. Ne kadar güzel yol göstermiştir Alemlere rahmet Peygamberi (SAV)… Duâ şartlarına uygun yapılmalıdır. Peygamber Efendimiz, “Duânın kabul olması için iki şey gerekir. Duâyı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helaldan olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duâ kabul olmaz” buyurdu. Allahü teâlâ, “Bana halis kalb ile dua ediniz! Böyle duaları kabul ederim” buyurdu. Bunun için, dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir. Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def için ve faydalı şeyleri vermek için de, dua etmeyi sebep yapmıştır. Dua eden, Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, Yahut ahirette mükafatını bulur. Rabbiniz, elbette haya ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten haya eder. Dua edip de duası kabul edilmeyenlere, kıyamet günü Allahü teâlâ, “Bu senin falan zamanda ettiğin duadır. O duanın yerine sana şu sevapları veriyorum” buyuracak, o kadar çok sevap verecek ki, o kimse, “Keşke dünyada hiç bir duam kabul olmasaydı da, bugün onların karşılıklarını görseydim” diyecektir. Şartlarına uygun edilen dua, kabul olur. Dua ile çok şeyler olur. KISSADAN HİSSE Horasanda hırsızlardan birkaçı kaçar. Hiratlı bir demirci, gece evine dönerken, zaptiyelerce yakınında yakalanan hırsızlarla beraber tutuklanarak hapsedilir. Demirci, zindanda namaz kılıp, “Ya Rabbi, bu işte suçum olmadığını, ancak sen bilirsin. Beni buradan, ancak sen kurtarırsın” diye dua eder. Adil bir vali olan Abdullah bin Tahir, o gece bir rüya görür. Kuvvetli dört kimsenin, tahtını, tersine çevirirken uyanır. Hemen abdest alıp, iki rekat namaz kılar. Tekrar uyur. Yine o dört kişi, tahtını yıkmak üzere iken uyanır. Kendisinde, bir mazlumun ahı bulunduğunu anlar, zindan müdürünü çağırtıp der ki: – Zindanda bir mazlum mu var? – Bilmem ama, biri, dua edip gözyaşı döküyor. Dua eden mahkumu çağırıp halini sorunca mesele anlaşılır. Vali, özür dileyip der ki: – Şu parayı al ve herhangi bir arzun, bir işin olunca da bana gel. Demirci, minnetsiz konuşur: – Hakkımı helal ettim, ancak ihtiyacımı görmek için gelmem. – Niçin? – Benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileğimi başkasına arzetmem kulluğa yakışır mı? Madem ki konumuz dua ve dua da bu kadar ehemmiyet arz etmekte, o zaman biz de bir dua ile yazımızı sonlandıralım. İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin. Bizi dünyada ve ahirette sıkıntıda bırakma! Muhtaçlara, herşeyi gönderen, yalnız sensin! Dünyada ve ahirette hayırlı, faydalı olan şeyleri, bize gönder! Dünyâda ve ahirette, bizi kimseye muhtâç bırakma! Her türlü beladan, musibetten, şeytandan sana sığınırız. Derdi verende sensin dermanı gönderen de. Derdi olanlara deva, hasta olanlara da şifa ver Ya Rabbi. Âmin.



Bu yazı 284 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI