Bugun...


Mehmet Şerif Cebe

facebook-paylas
ÇİLELİ DUALAR 1
Tarih: 27-04-2024 00:01:00 Güncelleme: 27-04-2024 00:01:00


 

Dua istemek demektir. Bu isteme, sıradan bir isteme değil, yalvarmak ve yakarmak biçiminde içten boyun eğerek bir dilenci edasıyla istemektir. Yüce Allah’ımız, Kerim Kitab’ının, 7/Araf suresi 205. ayetinde: “İçinden yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam (gündüz gece) Rabb’ini an ve habersizmiş gibi davrananlardan olma!” buyurarak dua etmenin biçimini biz kullara açıklıyor. 6/En’am suresi 63. ayetinde ise: “De ki: “Şüphesiz ki bizi bundan kurtarırsa şükredenlerden olacağız!” diye boyun eğerek ve gizlice yalvararak ona dua ederken.....” , 7/Araf suresi 180. ayette ise: “En güzel isimler yalnızca Allah’a aittir. O’na o (isim) lerle dua edin!” buyurmaktadır. 13/Ra’d suresi 14. ayetinde duanın Allah dışında başka hiçbir varlığa yapılmaması gerektiği vurgulanıyor: ”Gerçek dua yalnızca O’na (Allah’a)dır. O’nun peşi sıra dua ettikleri varlıklar onlara asla cevap veremezler. (Onların durumu, kendisi) ona ulaşamamışken ağzına ulaşsın diye iki avucunu suya uzatan kimse gibidir.......” , Hurafelerin (İslam’dan olmayan/ters düşen/İslam dışı olan ritüeller) toplumu kasıp kavurduğu günümüzde üzülerek belirtiyorum ki bu konuya gerekli özen gösterilmiyor. Ahkaf Suresi, 5.ayetinde: “Allah’ın peşi sıra kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek kişilere yalvarandan daha sapkın kim olabilir ki! (Oysa) onlar, bunların (müşriklerin) yalvarmalarından habersizdir.” Yüce Allah, bu ayette, Allah’ın peşi sıra kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek kişilere yalvarandan daha sapık hiç kimsenin olamayacağını, oysa kendilerine yalvarılanların bunların yalvarmalarından habersiz olduklarını buyurmaktadır.” Gerekçesini de ölüp giden bu insanların kendilerine yalvarıp duranları duymamaları, onlardan haberdar olmamaları şeklinde zikretmektedir. Ayette kendilerine yalvarılanlar bağlamında kullanılan مَنْ men edatı bu varlıkların akıllı ve şuurlu varlıklar olarak ya melekler ya da insanlar olduğunu göstermektedir. Ayette sözü edilenlerin cansız putlar olduğu yaklaşımı ise gerçeği yansıtmamaktadır. Burada  sözü edilenler ölmüş kişilerdir veya onların sembollüğünde yapılan putlardır ve hiçbir şekilde kendilerini duymaları da mümkün değildir. Nitekim Fâtır 35/22’de “kabirlerde bulunanlara hiçbir şekilde herhangi bir şeyin duyurulamayacağı” beyanında verilmek istenen mesajı da bu noktada hatırlamak gerekmektedir.

Bu âyet günümüzde pek çok insanın mezarlardan yardım isteklerini veya eskiden yaşayıp ölmüş kişilerinden yardım talebinde bulunmalarının ne kadar korkunç bir hata olduğunu, bu gibi kişilerin bu âyette “en sapkınlar” diye tanıtılanlara ne kadar benzediği bu şeklide beyan etmiş olmaktadır.

Âyette kullanılan مَنْ men edatı gereği kendilerine yalvarılanların akıllı varlıklar anlamında insanlar olduğunda şüphe yoktur. Bu ifadeyi “cansız varlıklar” veya “putlar” şeklinde anlayıp veya tercüme edip günümüz Müslümanlarının yaptığı türden bir yardım talebini meşrulaştırmaya çalışmak hiçbir şekilde doğru bir okuma ve yorumlama biçimi değildir. (Mehmet Okuyan Tefsiri)

 İnsanımız, arı, temiz bir yönelişle halk arasında ziyaret denilen türbelere gidiyor ve ellerini açıp türbedeki zata hitaben hatta adını vererek istekte bulunuyor. Bu yapılan davranış dua olmadığı gibi bu mümin kardeşimizi zor durumda bırakıyor ve bırakın duanın kabul olmasını -haşa- söz konusu zatı da Allah’a ortak koşmuş oluyor! Dua ihtiyaç duyduğumuzda başvuracağımız yegane silahtır.

Şimdi insanlığın önderlerinin çileli hayatlarından örnek dualar dinleyelim şairin mısralarından:

1.Hz. Adem:

Eşimle şöyle yalvarıp ellerimizi açmıştık:

“Rabbimiz! Biz kendimize haksızlık ettik!

 Bağışlamaz, merhamet etmezsen bize,      

 Kaybedenlerden olacağız elbette!”                          

Bu cümle; "Âdem, Rabbinden birtakım (öğretici) sözler almıştı!" mealindeki Bakara 37. ayetin açılımıdır. Burada Hz. Adem ve eşi kendi özgür iradeleriyle yaptıkları yanlışı “kaderimiz böyle yazılmış” diyerek Yüce Allah’a fatura etmedikleri gibi, “bizi şeytan saptırdı” ya da halk arasında meşhur söylemle “şeytana uyduk” diyerek şeytana da fatura etmemişlerdir. Akıllı ve iradeli bir varlık olmaları nedeniyle hatalarının farkına vararak, pişman olarak, bir daha yapmamaya kararlı bir şekilde Yüce Allah’tan af dilemişlerdi.

1. Hz. (a.s.) İbrahim’in yakarışı:

 “Rabbimiz, soyumdan gelecekleri ve bizi,              

Namaz kılanlardan eyle, kabul et duamızı!”

“Rabbimiz, hesabın gerçekleşeceği günde,

Bizi, ana babamızı, bağışla müminleri de!”                          

“Yükseltince temellerini evin ellerimizi açtık:         

“Kabul et bizden Ka’be’yi, Rabb’imiz!” dedik!

Değerlendirensin yapılan iyiliği en iyi;            

Çıkarmazsın boşa, en küçük bir iyiliği!

Yap bu vadiyi Rabb’im, güvenli bir yer,  

İnananlarına bol yiyecek ve meyve ver!

Bizi ve neslimizi sana boyun eğenler eyle,  

Kavuştur makamımızı Rabb’imiz, güvene!               

“Rabb’imiz, Mekke’yi yap esen ve güvenli,

Uzak tut putçuluktan çocuklarımızla bizi!”

“Rabb’imiz; içtenliği ve dini özgüle bize,

Sapmadan yolundan olalım doğru yönde!”

Allah’ın yılmaz elçilerinin çileli yollarında karşılaştıkları sıkıntılı durumlarda yöneldikleri yalvarışlarına örnekler vermeye devam edeceğiz inşallah! Kalın sağlıcakla!

 

 



Bu yazı 46 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI