Ümmet aylardır bir imtihanda. Daha doğrusu insanlık. Evden çıkamaz olduk. En yakınımızdakilerine sarılamaz olduk. Şüphesiz ki, bundan ders çıkarmalıyız. Yüce Allah’a şükürler olsun ki bu felaketi en asgari zararla kapatmaya çalışan tek ülke Türkiye’dir. Yani nüfusunun yüzde 99’nun Müslüman olduğu ülkemiz.

Biz Allah’a ellerimizi açıp bizi bu virüs belasından kurtarmasını dilerken, birileri İslam’a kin ve nefret saçmakla meşgul. Sözüm onlara birde hukukçu olacaklar. İnsanlığın içinde bulunduğu bu imtihandan hiç mi bir şey çıkaramadın ey Ankara Barosu..

Nüfusu yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde İslam ile ilgili detaylı ve gerçek bilgiyi millete verecek tek kurum vardır. Oda Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı devletin bir kurumudur. İslam’ı anlatacak ve doğruyu bilgiyi verecekte bu kurumdur. Bütün camiler ve camilerde görevlilerin hepsi bu kuruma bağlıdır. Yüce Kitabımız Kuran’ın aynı zamanda tecrübesini yapar. Kitabımızda yer alan bütün ayet ve duaları millete aktarır. Vaizler verir. Diyanet İşlerini politik amaçlarınıza kurban edemez ve kullanamazsınız. Kimsenin bunu yapmaya hakkı asla yoktur.

Geçtiğimiz Cuma günü Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cuma hutbesinde eşcinseller ve zina ile ilgisi vaizleri oldu. Son derece doğruydu. İslam’da bunların günah olduğu açıkça buyruluyor. Neye itiraz ediyorsunuz? Bunların soyu, ‘ Her nefis ölümü tadacaktır’ gerçeğine de ‘Sinir bozucu’ demişti. O diyenler şimdi ebedi hayatta. İnşallah ateşleri boldur.

Ben radikal bir İslamcı değilim. Belki Müslümanlığı da dört dörtlük yerine getiren biri değilimdir. İnsanım sonuçta hatalarım olmuştur ve olacaktır. Ama Rabbime binlerce kez şükürler olsun O’na inancım zere-i miskal kadar azalmadı. Hep artarak devam etti. O’nun Resulüne ve kitabına hep bağlıyım ölüne kadar da Allah’ın izniyle bağlı olacağım.

Yüce dinimiz İslam’ın insanlığa buyurdukları inkar edilmez. Din görevlilerinin asıl görevleri, İslamiyeti yaymak ve doğru anlatmaktır. Diyanet İşleri Başkanı da bunu yapmıştır. Allah’ın emirlerini helal ve haramı anlatmıştır. Sayın Başkanın bu vaizine ”Sesi çağlar öncesinden gelen şahıs” nitelemesi yapması çok büyük bir terbiyesizlik ve hadsizliktir. Ve İslam’a olan kin ve nefretin açıkça göstergesidir.

Eş cinsellik Lut kavminin helakine sebep olan büyük günahlardandır. İslam dini bunun açıkça göstermiştir. Bir kavimi ateşten taş yapmıştır. Yani Yüce Allah daha nasıl göstersin ki. Bu içimizdeki helak olmayı hak eden bu tip din düşmanları hala görmemezlikten geliyor.

Diyanet İşleri Başkanı o açıklamasıyla sadece inancının, ilminin, yürüttüğü görevin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur.

İslam adına konuşması gereken bir kurum varsa Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Ankara Barosu’nun yetkisinde olan bir konu değildir.  Bu doğrudan İslam’a yönelen bir saldırıdır.

Eski Türkiye özlemi duyan, laiklik maskesi altında İslam’a saldıran Ankara Barosu hakkında hukuk gereğini yapmalıdır. Ahiretteki davayı söylemiyorum bile. Orada görülecek dava çok daha farklı olacaktır.

Onların kalplerinde hastalık (şüphe ve şehvet) vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemeleri/Yalanlamaları nedeniyle onlar için can yakıcı bir azap vardır. (2/Bakara 10)

Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” denildiğinde: “Biz sadece ıslah edicileriz.” derler. (2/Bakara 11)

Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridirler. Lakin farkında değillerdir. (2/Bakara