Bugun...



BEREKET MEVSİMİ: ÜÇ AYLAR

Bu hafta Cuma sohbetimizin konuğu Çermik İlçe Müftüsü Burhan KIZILARSLAN . kendisi ile Aç Aylar üzerine konuştuk. Üç Aylar, gündelik hayatın karmaşası içerisinde bunalan ve daralan ruhumuzun inşirahı; genişliği ve ferahlığı için bir fırsattır.

facebook-paylas
Tarih: 12-01-2024 00:10

BEREKET MEVSİMİ: ÜÇ AYLAR

Mehmet  Zeki Özer Özel

Zaman, Rabbimizin bize sunduğu en büyük nimetlerdendir. Çoğu zaman nasıl geçtiğini anlamadan hızla tükeniyor. Ömür takvimimizden her gün bir yaprak kopuyor. Her gün biraz daha yaşlanıyoruz. Ebedi âleme doğru biraz daha yaklaşıyoruz.

Zamanın Kıymetini Bilmek

Zaman hızla durmadan akıp giderken, insanlar da geceler ve gündüzler içinden Kur’an’ın belirttiği “O gün”e akar.  Rabbimizin Kur’an’da ferman buyurduğu üzere: “O gün onlar, bir hedefe çabucak varmak istercesine süratle kabirlerinden çıkarlar.” (Mearic, 70/43) ِ

Bu zaman; “Kalplerde gizlenenlerin ortaya çıktığı" ِ (100/10 ,Âdiyât), “Bir takım yüzlerin kararacağı bir takım yüzlerin de ağaracağı..” (Âli İmrân, 3/106) bir zamandır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) zamanın önemini belirtirken, “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” buyurarak “İnsanların en çok gaflet içinde olduğu nimet” (Buharî, Rikak, 1) ifadesini kullanmıştır. Bu hadis-i şerif, zamanın ne büyük bir ihsan olduğunu ve kıymeti bilinmediğinde heba olup gideceğini bizlere vurgulamaktadır. Zamanın farkında olmak, onu ebedi hayat için sermaye yapmak tüm müminler için sorumluluktur. Ne var ki bazen bu sorumluluğumuzu unutup, dünyanın fani zevklerine aldanıp vakitlerimizi heba edebiliyoruz. Bu halden kurtulmak ve  özümüze dönmek için bir uyanışa ihtiyaç duyuyoruz. İşte böyle bir uyanış için Yüce Mevlâ bizlere bazı kutlu zamanlar bahşetmiştir. İçinde önemli gün ve geceleri barındıran ve Üç Aylar olarak tabir edilen Recep, Şaban ve Ramazan ayları, zamanı değerlendirmek, ömrü boşa geçirmemek için müstesna zaman dilimleridir.   

Üç Aylar Başlarken

Üç aylar, kameri ayların yedincisi, aynı zamanda senenin ilk ayı Muharrem ayından sonra haram ayların ikincisi olan Recep ayı ile başlayan, Şaban ayı ile devam eden ve nihayetinde Ramazan-ı Şerif ile zirveye ulaşan bir rahmet ve bereket sürecinin toplu adıdır. 

Üç Aylar, gündelik hayatın karmaşası içerisinde bunalan ve daralan ruhumuzun inşirahı; genişliği ve ferahlığı için bir fırsattır. Her şeyden öte arınmak için eşsiz bir fırsattır. Üç aylar, dua ve münacatların semaları titrettiği, Rahmeti Rahman’ın mahzun gönüllere sağanak sağanak indiği, bir ânı bir ömre bedel bereketli günlerdir. Bizleri yeniden bu kıymetli zamanlarla buluşturduğu için, zamanı yaratan ve ona hükmeden Allah’a hamdolsun.

“Rabbinizin mağfiretine ve cennetine koşun.” (Âl-i İmran, 3/133.) çağrısına kulak verip genişliği gökler ve yeryüzü kadar olan cennete talip olma dönemidir Üç Aylar.

Herkes yarın için önceden ne göndermiş olduğuna bakmalıdır. Öyle buyurur Rabbimiz: “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır.”(Haşr, 59/18.) Üç aylar, manevî huzur ve sükûnun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Peygamberimiz (s.a.s) Receb ayı girdiğinde şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Receb ve Şâban’ı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan’a ulaştır”. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259; Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189)

Nitekim Zünnun-i Mısri üç aylar hakkında şöyle demiştir: “Receb tohum ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker. Bir kimse ziraati zayi etse hasat günü ekemediğine pişman olur. Kıyamet gününde kötü vaziyete düşer ve dünyadaki zannının aksi zuhur eder.”

Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Receb şehrullah; Allah’ın ayı, Allah’ın tevbeleri kabul ettiği ay... Şa’ban benim ayımdır. Ramazan da ümmetimin ayıdır.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, I, 423, Hadis No: 1358) Demek ki, Receb’de tevbe edeceğiz, Allah’ın affını mağfiretini isteyeceğiz. Şa’ban’da Peygamber Efendimiz’in has ümmeti olmağa çalışacağız. Ramazan’da da Allah’ın lütfuna ermeğe, ümmet olarak mükâfatları kazanmağa gayret edeceğiz.

Regaip Kandili

Aslında müminler için tüm zamanlar, günler, geceler, haftalar, aylar ve seneler, Allah’a kulluk şuuruyla ve Rabbimizin rızasına ermek amacıyla yaşanır. Ancak her yıl gelen Regaib gecesi, üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı müstesna zaman dilimlerinin başladığını haber verir. Kur’an ve oruç ayı Ramazan-ı şerifin müjdesini getirir.

Miraç Kandili

Receb’in 27. gecesi olan Miraç; Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan hikmet yüklü yolculuktur. Bu kutlu yolculukta Yüce Allah ile görüşen sevgili Peygamberimizin, şirk koşmayanların affedilebileceği müjdesi, Bakara sûresinin son iki ayeti ve beş vakit namaz hediyesiyle Yüce Âlemlerden döndüğü gecedir. 

Berat Kandili

Berat gecesi, Ramazan’ın müjdecisi, Şaban ayının on beşinci gecesidir. Borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan beraat etme, kurtulma, günahlardan arınma, temize çıkma, ilâhî af ve rahmete nâil olma gecesidir. Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim? Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim? Yok mu şifa isteyen, şifa vereyim... Yok mu başka isteği olan ona da istediğini vereyim?” (İbn Mâce, “İkâmet”, 191)

Kadir Gecesi

Maddi ve manevi pek çok hikmet ve rahmeti, bereket ve mağfireti bünyesinde barındıran Ramazan ayında yer alan, Yüce Yaratan’ın insanlığa kurtuluş çağrısı olan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı, esenlik ve güvenliğin her tarafa yayıldığı, sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu gecedir. Yüce Allah şöyyle buyuruyor: “Şüphesiz biz onu Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin (o büyük fazlu şerefini) sana bildiren nedir? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Rûh, Rableri’nin izni ile, her bir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır.” (Kadir, 97/1-5)

Kazanılanları Kaybetmeme

Rabbimiz bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” (Hicr, 15/99). Yine Sevgili Peygamberimiz: “Amellerin en sevimli olanı az da olsa devamlı yapılanıdır.” (Buhârî, “Rikak”, 18; “İman”, 32; Ebû Dâvûd, Tatavvu", 27) buyurmaktadır.

Üç Ayları Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Bu aylar ve bu aylarda yer alan bu mübarek gün ve geceler, duaların Allah’a arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların silinmesi, yapılan ibadetlere verilen sevabın katlanması bakımından birer büyük fırsattır.

Peki, bizler bu zaman dilimini nasıl değerlendirmeliyiz?

1. Öncelikle böyle zamanlarda kulluğumuzu gözden geçirerek, eksik ve hatalarımızı ele almalı ve bunları düzeltebilmenin yollarını aramalıyız. Yani hesaba çekilmeden önce burada kendimizi hesaba çekmeliyiz, her gece ve dünyalık işlerin muhasebesini yaptığımız gibi bugünlerde de manevi kazanç ve kayıplarımızın muhasebesini yapmalıyız ki ahiretteki hesabımız kolay olsun.

2. Üç ayları günahlarımızın affı için bir fırsat bilmeli ve bol bol tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. Nitekim Yüce Rabbimiz tövbe ile alakalı şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!” (Tahrîm, 66/ 8) Özellikle Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıları düşünerek dua edip Allah’a çokça yalvarmalıyız.

3. Eğer kaza namazlarımız varsa bunları kılma yoluna gitmeli, kaza namazımız yoksa bile, çokça nafile namaz kılmaya çalışmalı ve bu geceleri iyi değerlendirmeliyiz. Beş vakit namazı cemaatle kılmaya özen göstermeliyiz.

4. Çokça Kur’an okumalıyız. Kur’ân, bize Rabbimizi tanıtır, sorumluluğumuzu bildirir, ahireti hatırlatır. İnsan olmanın anlamını ve insanca yaşamanın sırlarını öğretir. Eğer bir gün içinde telefon ve televizyon başında geçirdiğimiz zaman kadar Allah’ın kelamını okumaya ve dinlemeye vakit ayıramıyorsak, kalbimizde ciddi bir manevi hastalıkla karşı karşıyayız demektir.

5. Akrabalarla, komşularla ve dostlarımızla olan yakınlığımızı bir kat daha artırmalı ve yapacağımız ziyaretlerle onların gönlünü almalıyız. Onları sohbet meclislerine davet, hayır hasenata teşvik ederek onların da bu feyizli, bereketli zamanlardan istifade etmelerini sağlamalıyız.

6. Etrafımızdaki fakir fukaraya yardım etmeli, imkânlarımız ölçüsünde sadaka vermeli, fakir öğrencilerin okuması için onların elinden tutmalıyız. Çünkü bu zaman dilimlerinde vereceğimiz sadakalar veya zekâtlar bize kat kat sevap getirecektir. İftar yemeklerine katılmalı ve gücümüz nispetinde iftar vermeliyiz.

7. İmkânı olanlar için, Receb ayında umre yapmanın müstehab olduğunu bilmeliyiz. Hz. Ömer (r.a) ve başkaları recep ayında umre yapmayı müstehap görmüşlerdir. İbn Ömer (r.a), Hz. Âişe (r.anha) ve selef-i sâlihin de bu ayda umre yaparlardı.

Sonuç olarak, üç aylarda sadece namaz, oruç, Kur’an okuma ve dua değil geniş anlamıyla ibadet sayılan her türlü yararlı işe yönelmemiz gerekir. Kur’an’ın ifadesiyle belirtmek gerekirse, gerçekte kalıcı olan, işleyeceğimiz yararlı amellerdir. Öyleyse, bu müstesna günleri sadece kendimiz için değil yakınlarımız, çevremizdeki insanlar, muhtaç ve garipler, yuva ve yetiştirme yurtlarındaki çocuklar, huzurevlerindeki yaşlılar ve kimsesizler, özürlüler, tutuklu ve hükümlüler, küçük yaştaki çalışan çocuklar, velhasıl toplumun bütün kesim ve grupları için yararlı olacak, onlara bir ışık ve umut götürecek çaba ve katkılarla dolduralım. Birbirimizi sevdiğimizi ve kardeşliğimizi sadece sözlerimizde bırakmayalım, davranışlarımıza aks ettirelim. Toplumumuzda boynu bükük, gözü yaşlı, dışlanmış kimse varsa onların derdini dert edinelim. Her ayı Ramazan ve her gün ve geceyi Kadir Gecesi gibi yaşamaya gayret etmek, dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine; sevgiyi, merhameti, dostluk ve kardeşliği hâkim kılmak, yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmek şiarımız olmalıdır. Özetle bu hususlara dikkat ettiğimiz takdirde, Recep ayı ile başlayan ve Ramazan ayı ile zirveye ulaşan manevi iklimden doya doya faydalanmış oluruz.

Sözü Hz. Peygamber’in duası ile bitiriyoruz; “Allahım! Recep ve Şaban’ı bizlere mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”




Bu haber 7483 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Diyarbakır Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI