Bugun...



BRÎFKAN MEDRESESİ VE ÂLİMLERİ-2

Şeyh Nûreddîn, büyük bir âlim ve mürşid olmasının yanı sıra, kalemi güçlü bir şair ve edip olarak da bilinmektedir. Geride Kürtçe, Arapça ve Farsça olmak üzere üç dilden yazdığı 33 eser bırakmıştır. Bu eserlerin listesi şöyledir:

facebook-paylas
Tarih: 19-03-2024 00:10

BRÎFKAN MEDRESESİ VE ÂLİMLERİ-2

 

 

1)el-Budûru’l-Celiyye fî ma Messet ileyhi Hacatu’l-fukara’s-Sûfiyye 

2) Meramu’l-İslam 

3) Menakibu’l-Gawsi’l-A’zam

4) Tuhfetu’l-Murîd ile’l-Kurbi ve’t-Tevhîd

5) Miftahu’l-Ma’şerat

6) el-Fethu’l-Erham lî Şerhi’l-Hizbi’l-A’zem

7) Tenbihu’n-Niyam

8) Dîvanu’l-A’caz

9) Îbrazu Dakaiki’l-Hakaik

10) el-Behce

11) Nazmu’l-Fenniyye

12) Adabu’l-Halve

13) el-Cevheru’l-Meknûn

14) Zuhretu’s-Salikîn

15) el-Fethu’l-Erham

16)  Telhîsu’l-Hikem 

17) Resail ile’l-Hulefai ve’l-Murîdin

18) Buğyetu’s-Sûfiyye

19) Huccetu’l-Lehce

20) Kasîdetu Kurreti’l-Ayn

21) Manzûme

22) el-Kasidetu’n-Nûniyye

23) el-Kasîdetu’l-Hemziyye

24) Risale fî Hukmi’d-Duhan

25) Şerh ala Kasideti Şeyh Es’ad el-Mavsilî fî Zikri’l-Hulefai’r-Raşidin 

26) Şiir Divanı (Farsça)

27) Divan (Kürtçe)

28) Şiir Divanı (Arapç)

29) Şerhu Kasaidi’l-Cedd el-Kutb Şemsedin el-Ahlatî

30) Minhacu’s-Salikin fi’t-Tasavvuf

31) Ta’lîkat ve Şurûh ale’l- Kasîdeti’l-Baiyye

32) Şerh ale’l-Kasîdeti’l-Baiyye fî İlmi’t-Tevhîd

33) Ta’lîkat ve Şurûh ale’l-Kasîdeti el-Lamiyyeti’l-Elifiyye

Kürtçe Şiir Dîvanı: Şeyh Nûreddîn, “Zuhretu’s-Salikîn” adını verdiği Kürtçe şiir divanını kendisi yazıp tamamlamış, ancak zamanla dağınık bir hal alıp yeniden toparlanmaya ihtiyaç duyulmuştur. Bu bakımdan Şeyh Memdûh Brîfkanî 1944 yılında bu şiirleri yeniden bir araya getirmeye başlamış ve 1966 yılında harflerin kafiye sırasına göre bunları yeniden divanlaştırmıştır. Zahid Birîfkanî de elyazması olan bu divanı 2002 yılında Erbîl’de yayımlamıştır. Zahid Brifkanî’nin yayımladığı divanın bu nüshasından başka halen elyazması olan bazı nüshaları daha vardır. Şeyh Muhammed Tahir Brifkanî ile Muhammed Selîm Çelkî’nin nüshaları bunlardan iki tanesidir. Şiirlerinin muhtevası adap, felsefe, aşk, tasavvuf ve toplumdur.

Şeyh Nûreddîn, dinî ve tasavvufî şiirlerin yanında, toplumsal şiirlere de imza atmıştır. Örneğin aşağıdaki şiirinde Musul Araplarının ticaret ve alış veriş için bu şehre gelen Kürtleri ne tür hilelerle kandıklarını fark etmiş ve bundan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir:

Herçî ku ehlê Mosil in                    Musul’da bulunan bütün ahali

Er ‘alim in er cahil in                       İster âlimi olsun, isterse cahili

Bi hîlew hewalan kamil in            Hile ve dolapçının mükemmeli

Mîzan û bey’ û keylî ye                 Terazi, alış-veriş ve tartı işinde

Keyla Xwedê bi şer’ê şerîf          Allah’ın soylu şeriatındaki tartıları

Wan kêm kirin bêhed xefîf         Eksik ayarladılar tanımadan sınırları

Firyad ji Kurmancê ze’îf                Güçsüz Kurmanc basıyor feryatları

Ya Reb çi şehrê bi zulmê ye        Allahım, ne zulüm var bu şehirde!

Miskîn rezê xo çê diket                Zavallı (Kurmanc) bağına bakıyor

Qûtê ‘eyalê pê diket                     Ailesinin geçimini onunla sağlıyor

Barê kerê xo bar diket                  Satacağını eşeğinin sırtına yüklüyor

Hajote rê pir tehlî ye                     Yola düşüyor çok yorgunluk içinde

 

Er fêkî ye er tûtin e                        Bazen meyve, bazen tütün oluyor

Hindî bi destî keftine                     Neleri elde etmişse onları alıyor

Kurmanc dibêt besî min e           Kurmanc der ki: “Bu bana yetiyor           

Qûtê biçûkan kafî ye                     Çocukların azığına da yetmekte”

Zadê ‘eyalê kar diket                     Ailesinin azığını temin eder

Barê kerê xo bar diket                  Yükünü eşeğin sırtına yükler

Qesda cihê bazar diket                 Pazarın olduğu yere niyet eder

Mosil ku meqsûda wî ye                              Musul’a gitmek var hedefinde

Hîna ke hat şehrê mezin              Bu büyük şehre geldiği anda

Beqal ewêt şaşik mezin                               Büyük sarıklı bakkallar orada

Qewmê dirox tev hîlezin             Bir kavim ki hepsi yalan dolanda

Şola ewan telbîsî ye                       Hep aldatmaktır onların işi de   

Weqtê seharê roj ke hat                             Güneş’in doğduğu sabahki anlar

Nazil kirin sûq û cemat                  Cemaat olarak inip pazar kurdular

Peyda kirin tê da xebat                Pazar kurmak için çalışma yaptılar

Gotin werin Kurmancî ye             “Gelin, Kurmanc geliyor” dediler

Çengal ku havêtne çuhal             Hemen çuvallara çengel taktılar

Kêşa bi sed hîlew hewal               Yüz hile ve dolapla onları tartılar

Talan kirin sahib ‘eyal                    Aile sahiplerini talan edip soydular

Kurmanc nizanit ew çî ye             Kurmanc bilmiyor neler dönmekte.

Nîvek dizî barê feqîr                      Fakirin yükünün yarısını çaldılar

Xewfa Xwudê nedhate bîr          Allah korkusu nedir hatırlamadılar

Çûbû ji bîrê zemherîr                    Cehennem zemheririni unutmuştular

Ew cehnema pir pêtî ye                               O cehennem ki gür alevler var içinde

Şeyh Nûr Muhammed b. Şeyh Abdulkadir (ö. 1915)

Şeyh Nûreddîn Brîfkanî’nin halifesidir. Kadirî Tarikatının bir mürşidi olmasının yanında büyük bir âlim olarak da meşhur olmuştur. Retorik yönü çok güçlü olan bu şeyh ve âlim, anadili Kürtçeyle birlikte Arapça, Farsça ve Türkçeye de hâkim bir edipti. Bir gün huzurunda düzenlenen bir münazara meclisinde patriklerden biri kendisine şöyle der: Ey Şeyh! “Biz Kur’an’da değinmediğimiz hiç bir şey bırakmadık” ayetine dayanarak Kur’an’da her şeye değinildiğini söylüyorsunuz. Peki Kur’an Güneş’in yörüngesindeki derecelerine de değiniyor mu?” Şeyh “evet” diyerek Kur’an’da geçen “Refîüdderecat” ifadesini ebced hesabına göre hesaplanmasını talep ediyor. Hesaplandığında toplam 360 yaptığını görüyorlar ve onun hem konulara hâkim hem de hazır cevaplılıkta usta bir âlim olduğu ortaya çıkıyor.

Bu çok yönlü âlim ve şeyh, Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından hasta haliyle zindana atılmış ve kaldırıldığı hastanede vefat etmiştir. O sıralarda kendisi de aynı zindanda olan ve Şeyh Nûr Muhammed ile bir süre beraber kalan Demelûcî o günleri özetle şöyle anlatmaktadır:

Beni Anti Turanizm bir düşman olarak gören Musul Valisi Süleyman Nazif bu nedenle beni zindana atmıştı. Zindanda bu valinin kurbanlarının başına gelenleri tahayyül edreken el üstünde taşınan ve hasta olan yaşlı birini getirip hasırın üstüne atıp gittiler. Bu yaşlı zata dikkatlice baktım ve  ‘Aman Allahım! Bu Şeyh Nûr Muhammed’ dedim. Demek diktatörlük katil olmayan, hırsızlık yapmayan ve yol kesmeyen ölüm döşeğindeki bu pir-i faniyi de zindana attıracak boyuta gelmiştir. Sonra yanına gittim ve ‘Aslan nasıl bu kafese girdi?’ dedim. Şeyh bana şu iki Farsça beyitle cevap verdi:

Qeda destît penc enguşt dared                              

Çû xwahed ber kesî rencî gumared       

Kader elinin tam beş tane parmağı var

Birini yakalamak istediğinde şunu yapar:

Du ber çeşmeş nihed, dîger du ber guş

Yekî ra ber dehen, yanî ke xamûş

                               İki parmağıyla gözünü, ikisiyle kulağını kapar

                               Biriyle de ağzını; artık ne bir şey görür ne duyar

 




Bu haber 666 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Bölge Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI