Bugun...



DİYARBAKIR’I TANITMAK BU KADAR MI ZOR?

Yıllardır Diyarbakır’ı tanıtmak için mücadele veren Bulak ailesi 360 TV ile birlikte Diyarbakır’ın göbeğinde,...

facebook-paylas
Tarih: 01-07-2019 06:12

DİYARBAKIR’I TANITMAK BU KADAR MI ZOR?

Yıllardır Diyarbakır’ı tanıtmak için mücadele veren Bulak ailesi 360 TV ile birlikte Diyarbakır’ın göbeğinde, Diyarbakır’ı tanıtmak için kolları sıvadı. Sponsor aradılar ve koca memlekette ancak iki sponsor bulabildiler.   AHMET BEŞENK / İRFAN GÖZEN DİYARBAKIR - 33 medeniyet, 13 uygarlık, dünyanın 2. Büyük surlarının sahibi ve nice kadim geçmişler, kültürlerin ana yurdudur Diyarbakır. Tarihe damgasını vuran bu mübarek şehrin tanıtımını yapmak için özelde büyük bir mücadele veren Remzi ve Aliye bulak çifti. Remzi Bulak şiirleriyle, Aliye Bulak ise birbirinden lezzetli, hatta unutulmaya yüz tutmuş muhteşem yöresel yemeklerle tarihe can katmaya çalışıyor televizyon ekranları aracılığı ile. Bu aralar bulak ailesi 360 TV ile birlikte yapacakları Diyarbakır’ı tanıtım programı için kolları sıvadı. Öyleki yıllar yılı medya aracılığı ile pompalanan ve Diyarbakır’ı hep sisli, puslu gösterenlerin aksine huzur dolu yönünü ve gerçeğini aksettirmek istediler ekranlara. Sonrasında ise sponsor aradılar. Onlarca kişi ile görüştüler ve sonuçta seslerine sadece iki kişiden soluiuk buldular. Bu sese soluk olan, sınırsız destek sunan Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, Bulak çiftene yalnız bırakmayan Başkan yardımcısı Haşim Merdoğlu ve Zinciriye Konağının sahibi, işletmecisi Erhan Yakşi. Diyarbakır’ı tanıtmak için zaman, zaman kitaplarını satarak harcamaları karşıladıklarını belirten Remzi Bulak bakın neler söylüyor: Ben 1964, Diyarbakır doğumluyum, şairim ve şu ana kadar Diyarbakır aşkı bana 5 kitap yazdırdı. ilk kitabım2011 yılında Yüreğim Göç Mevsiminde. İkinci kitabım 2014 yılında Aşk Yusuf’tur.  2017'de 3 kitap birden çıkardım. Yoruldum Usta, Şiir Öldü Şair Yasta, İki Kurşun İki Gün. Sonra 15 -16 yıldır gurbette olduğum için uzun süredir hep Diyarbakır şiirlerini yıllarca yaptım, yazdım. En sonunda şehrime hizmet için ‘Kalk Ayağa Diyarbekir’ isimli bir kitap hazırladım. İnşallah bu Diyarbakır’ın kültürüne hizmet edecek, kayıtlara geçecek bir kitap olacak. Onun dışında da şehrimizin eksikliğini hissettiğimiz bir olay vardı. Yıllardır Celal Güzelses’ten gelen 5, 10 tane türkü, karpuz ve bir iki önemsiz mevzu ile Diyarbakır tanıtılıyordu sözde. Bunu zihniyeti kırmak istedim, Muratgilin damından atlayalım dedim. Onun için de yepyeni 4 tane Diyarbakır türküleri hazırladım. Kendi çabalarımla bir arkadaşa okuttum. İnşallah onlar da 3 Temmuz'da yapacağımız program’da Diyarbakır'da bu 4 türkümüz okunacak. Bundan sonra da amacım Diyarbakır'a hizmettir, bundan sonra da umarım gerekli desteği görürüz. ‘SPONSOR BULAMADIK AMA İKİ YÜREKLİ İNSAN ÇIKTI KARŞIMIZA’ Sponsor bulamadık, hiç bugüne kadar kimse bize sponsor olmamıştı. Eşimle beraber bugüne kadar 48 tane ulusal kanalda ki bunların arasında Show, TRT, Fox, 360, Kanal 7 dahil bunlara dörder, beşer program yaptık. Bunca programa gittik hiç kimse bu kadim kentin tanıtımı için bizlere destek olmadı, sanki bu kent kimsenin umurunda değil. Çok şükür Diyarbakır’a geldik ve burada iki güzel yürekli insan bizlere destek oluyor. Bunlardan biri Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu ki destekleri sınırsınz. Bu anlamda Bağlar belediye Başkan Yardımcısı Haşim Merdoğlu beyefendi bizlerin hep yanında oluyor. Birde Zinciriye Konağının işletmecisi Erhan Yakşi bey desteklerini sunuyor. Yani kroca kentte iki güzel insan kente sahip çıkmaya gönüllü oldu. Onlara kadim kentimiz adına müteşekkiriz. ‘BİR PROGRAMIN MALİYETİ 1000 İLE 1500 TL ARASI OLUYOR’ Biz Diyarbakır’ımızın tanıtımı için kendimiz için hiçbir bedel talep etmiyoruz, bu gönüllülük ilkesi ile olması gereken bir durum. Masraf olarak bize maliyeti, eğer o kanal bize araba gönderip evden alıp eve bırakıyorsa 200 lira karımız oluyor cepten çıkmıyor 1 milyarımız gidiyor. Eğer arabada bize ait olduğu zaman yerine göre 1200 - 1500 TL masrafımız oluyor. Giderleri de şöyle karşılıyoruz Aliye Hanım bunları yapınca bizi de televizyonda görünce Aliye Hanım bize içli köfte yapsın, sarma yapsın, nerede yapsın evde yapsın biz alalım işte aşağı yukarı aylık 1.000 lira 1.500 lira böyle siparişler geliyor. Aliye Hanım da o paraları haftalık ne geldi diyelim 700 TL, 300 lira da ben kitap satıyorum cebimden bırakıyorum 1 milyar olunca diyorum Aliye Hanım ara TRT’yi gidiyoruz. Yine para topluyoruz ne kadarımız var 600 – 700 TL oluyor, arıyoruz Show Tv’ye gidiyoruz. Gittiğimiz zaman artık kanallarda şaşırdı Aliye Hanım sizin bir lokantanız var mı, yok. Remzi Bey bir otelin falan var mı, yok.  Peki, derdiniz ne, derdimiz Diyarbakır.  Biz bunu daha iyi kimseye anlatamıyoruz. Bizim derdimiz Diyarbakır. Diyarbakır’ın 30, 40 yıllık bu kötü izlenimini silmek istiyoruz. Diyarbakır gerçekten kadim bir şehir 10 bin yıllık bir şehir onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir ve dünyanın incisi bir şehir. O yüzden son kitabım Kalk Ayağa Diyarbakır'da İnşallah kalkacak ayağa Diyarbekir. ‘ALİYE BULAK’DA ÇOK DERTLİ’ Aliye Bulak: Ben bunları anlatırken çocukluğumun geçtiği Diyarbakır’ı gözümün önüne getiriyorum, mutlu oluyorum. O taş evlerinde yaşadığım günleri, o havuzun başında içtiğimiz çayları, babamın karpuzu getirip o havuzun içine atışını, geçmişimi hatırlıyorum, mutlu oluyorum. Diyarbakır anlatılır bir şehir değil yaşanacak bir şehir. Diyarbakır’ımı anlatacak kadir kıymet verecek kimseler yok. Yani Diyarbakır anlatılmaz yaşanır bir şehir. Neyini anlatayım! Tarih zaten o kadar eski ki medeniyetler, uygarlıklar ipek yolunun üzerinde oluşu, taş evleri, Surlar. Bir Çin Seddi söylüyorlar Diyarbakır surları ondan çok az metre olarak küçük ama yapılışı o kadar farklı ki, ben bunu televizyonda anlattığım zaman Diyarbakır surları bu kadar uzun mu bu kadar büyük mü gidin görün diyorum. 82 tane burcu var oranın. Diyarbakır surları bilinmiyor. Mesela Ulu Cami her şehrin Bir Ulu Camisi var bizim Ulu Cami’mizin yeri ayrıdır. ‘BU MEMLEKETİN SOFRA KÜLTÜRÜ BİLİNMİYOR’ Şimdi bu işe nasıl başladım diye soranlar olabilir: Televizyonları izlerken bizim Diyarbakır yemekleri hiçbir kanalda tanıtılmıyordu. Hatta bir kanalı açınca Diyarbakır’ın bir katıklı dolması var, kış kabağı ile yapılan. Başka bir şefimiz onu yapıyor ve yanlış yapıyordu. Çok üzüldüm ve sinirlendim. Sinirlenerek kanalı aradım olmaz dedim, bilmiyorsanız o şekilde yapmayın Diyarbakır yemeği diye. Abla gelirsen yaparsan kanalımıza kapımız açık dediler, gelirim dedim.  Diyarbakır’ın o kadar çok yemekleri var ki benim elimden gelen bu.  Remzi Bey nasıl şiirlerle, yazılarla Diyarbakır’ı anlatıyorsa bende yemeklerimle anlatıyorum.  Dedim ya Diyarbakır, tarihi ipek yolunun üzerinde oluşu da onlarca medeniyet, uygarlık geçmiş her geçen medeniyet uygarlıklar kendi yemeğini bırakmışlar.  Aslında bir uygarlık, bir medeniyet yemek ile başlar. Yemek kültürü ile başlar. Sonra orada yerleşir o topraklarda yetişen ürünlerle burası verimli bir toprak derler daha sonra tarih kurulur orada önce yemek başlar. İşte o yemekleri,  tarihi yemekleri ekranlarda bir nebzede olsa yapmaya çalıştım, anlatmaya çalıştım. Muhteşem yemeklerimiz var aslında ama anlatamıyoruz. Birçok kanallara gidip gelirken aşçılarla karşılaşıyorum.  Kendi programlarını yapan aşçılarla bunları konuşuyoruz. Bu kadar köklü bir yemek olduğunu bilmiyorduk diyorlar. Hatta bazı yemeklerimiz başka illere taşınmış. Oraya eklemeler yapılmış ama bize has olan bir şey başka yerlere giderken bazı değişikliklere uğramış baharatları değiştirilmiş, bizim diye geçiliyor. Bunlara da üzülüyorum.  Ciğer kebabımız gidiyordu mesela. Bunlar bazı şeyler bize hastır. ‘ÇABAMIZ SÜREKLİ DEVAM EDECEK AMA …’ İstanbul'da veya Diyarbakır'da veya başka bir şehirde lokanta otel ve Restaurant’ımız yok. Sadece Diyarbakır aşkı ile yaptığımız bir iş var ortada. Diyarbakır aşk’ı ayrı bir şeydir. Yani dışarıdan Diyarbakır’a turist gelemiyor korkuyor diye.  Ben bunu da söylemek istiyorum, önce kendi memleketinizin turistik alanlarınızı gezin, sonra yurtdışına gidin. Ben kanalın birinde bir turist rehber ile görüştüm şimdi diyor ki ben yurt dışında bir taş varmış bir heykel. Hatta Diyarbakır’a bakanın eşi ile beraber gelmiştiler. Burada tanıtım yapmışlardı. o rehberin başı o heykeli bulabilmek için iki defa o ülkeye gittim diyor. En sonunda ikinci defa gidişimde buldum. Rehber 50 santimlik taş diyor, bir heykel. Ve o kadar güzel tanıtmışlar ki ben bir rehber olarak tur düzenleyip götürüyorum. O taşı göstermek için. Benim yaklaşık 5500 metre sur’um var burada, o kadar anlatılacak şeyler var ki televizyonlarda bunu anlatıyorum. ‘DİYARBAKIR’I KÖY ZANNEDENLER VAR’ İşte bir de bu var, Diyarbakır’ı köy gibi görenler var. Ben Diyarbakır gerçeğini anlatınca program yapımcıları bizim bildiğimiz Diyarbakır mı anlatıyorsunuz yoksa başka bir yer mi anlatıyorsunuz, yani görmeniz lazım televizyonlarda gösterilen Diyarbakır değil orası. Taşı toprağı hepsi tarih oranın. İnsanları sıcakkanlı, muhteşem bir yaşam var orada ama bunu ekranlara taşıyamıyoruz. Gücümün yettiği kadar anlatmaya çalışıyorum. ‘SADECE 2 KİŞİ SPONSOR OLDU, BU ÇOK ÜZÜCÜ’ Sadece 2 kişi. Bağlar belediye başkanı Hüseyin Beyoğlu ve Başkan yardımcısı Haşim Bey ile Zinciriye kafenin sahibi Erhan Yakşi bir de, başka kimse yardımda bulunmadı. Sağ olsun Erhan getireceğim sanatçıların yol paralarını ve otellerini karşıladı. Bağlar Belediyesi'nden de Haşim Bey televizyon programlarına gelen arkadaşların çekimde yapacakları masrafları ve onları gezdireceğimiz aracı karşıladı. Bundan sonrası içinde yardım sözü verdi bu mübarek şehrin bu iki mübarek evladı. Kendilerine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum, Varolsunlar.



Bu haber 317 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Diyarbakır Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI