Bugun...



HZ. ÖMER’İN ADALETİ

Hz. Ömer (r.a.), adaleti uygularken Kuran ahlakının gereği olarak, herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam...

facebook-paylas
Tarih: 30-11-2018 01:13


Hz. Ömer (r.a.), adaleti uygularken Kuran ahlakının gereği olarak, herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine kesinlikle izin vermemiştir. İdaresi altındaki topraklarda adaletin katıksız bir biçimde uygulanması için her türlü önlemi almıştır. Her zaman Müslümanlara karşı büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiştir.  “Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu bilirim” sözü meşhurdur. Adalet konusundaki bu hassasiyeti nedeniyle, herkese adaletli ve eşitlikle davranılmasını yazılı olarak yöneticilere duyurmuştur.  Hz. Ömer (r.a.)’ın dönemin kadılarına gönderdiği bildirilen mektup, kendinden sonra gelen tüm yöneticiler için de bir rehber olmuştur: “Davalara bakarken telâşa, çığırtkanlığa ve tarafların haysiyetini kırıcı davranışlara asla müsaade etme. Çünkü adaletin yerini bulması için sükûnet ve ciddiyet şarttır. Hakkın tecelli etmesi ise İlâhi adaletin itibar kazanmasına sebep olur. Bir Müslümanın niyeti iyi ise Allah, onun insanlarla olan münasebetlerini ıslah eder, ama içi başka dışı başka olursa, Allah ona musibet verir. Bu durumda hâkimin görevi Allah’ın rızk ve rahmet hazinelerinin kulları arasında adaletle dağıtılmasını sağlamaktır.” Hz. Ömer (r.a.)’ın özellikle hassasiyet gösterdiği konulardan biri de “...Allah Katında sizin en üstün kerim olanınız, ırk ya da soyca değil takvaca en ileride olanınızdır...” ayetinin gereği olarak halk arasından biri ile yetki sahibi bir valinin eşit olduğunun anlaşılmasını sağlamaktı. Hz. Ömer (r.a.)’ın nezdinde bir vali, toplumun herhangi bir ferdi gibiydi. Bu nedenle de adaleti uygularken herhangi bir kişi ile bir valiyi ayırt etmezdi. Hz. Ömer (r.a.)’ın Filistin’e Getirdiği Barış ve Adalet Hz. Ömer (r.a.) zamanında fethedilen ülkelerin hiçbirinde, tek bir ibadet yerine bile, herhangi bir saldırıda bulunulmamıştır. Ebu Yusuf bu gerçeği şöyle aktarmıştır: “Bütün ibadet yerleri olduğu gibi bırakıldı. Ne onlar yerle bir edildi, ne de mağluplar eşya ve mallarından yoksun bırakıldı.” Filistin tarihindeki en büyük dönüm noktası, 637 yılında bölgenin Hz. Ömer (r.a.) yönetimindeki İslam orduları tarafından fethedilmesidir. Hz. Ömer (r.a.)’ın Kudüs’e girişi, ardından buradaki farklı inançlara karşı gösterdiği olağanüstü hoşgörü, olgunluk ve nezaket, başlayan güzel dönemin habercisiydi. İngiliz tarihçi  Karen Armstrong, Holy War . Hz. Ömer (r.a.)’ın Kudüs fethini şöyle anlatır: “Halife Ömer (r.a.) Kudüs’e beyaz bir devenin üzerinde girdi, yanında ise kentin Yunan yöneticisi Başrahip Sophronius vardı. Halife kendisinin öncelikle Tapınak Tepesine yıkık olan Hz. Süleyman (a.s.) mabedinin yerine götürülmesini rica etti ve dostu Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Gece   bu sahneyi dehşet içinde izliyordu... “Son Günler”in artık yaklaştığını sanmıştı. Daha sonra Halife Ömer (r.a.) Hıristiyan tapınaklarını görmek istedi ve tam Kutsal Mezar Holy Sepulchre Kilisesi’ne gittiğinde, namaz vakti geldi. Başrahip kendisini kibarca namazını bu kilisede kılmaya davet etti, ama Halife Ömer (r.a.) bu teklifi kibarca reddetti. Eğer bu kilisede namaz kılarsa, sonra bazı Müslümanların bu olayı anıtlaştırmak amacıyla buraya bir cami inşa etmek isteyebileceklerini, bunun ise Kutsal Mezar Kilisesi’nin yıkılması anlamına geleceğini izah etti. Bu nedenle Halife kiliseden çıkıp biraz daha ilerideki bir noktada namazını kıldı; nitekim bugün tam bu noktada, Kutsal Mezar Kilisesi’nin tam karşısında Halife Ömer (r.a.)’ın adına inşa edilmiş küçük bir cami bulunmaktadır. Halife Ömer (r.a.)’ın diğer büyük camii ise, tam Tapınak Tepesi’nde yapıldı. Yıllardır Hıristiyanlar, yıkık Yahudi Tapınağının yer aldığı bu alanı, şehrin çöp yığınağı olarak kullanıyorlardı. Halife, Müslümanların bu çöpleri temizlemelerine kendi elleriyle yardım etti ve burada Müslümanlar iki mabed inşa ederek, İslam’ın dünyadaki üçüncü kutsal şehrine yerleştirmiş oldular.” Hz. Ömer (r.a.)’ın fethinden sonra Kudüs’e ve tüm Filistin’e “medeniyet” geldi. Birbirlerinin kutsal değerlerine saygı göstermeyen, birbirlerine sırf farklı inançlara sahip oldukları için katliam uygulayan vahşi ve barbar inançların yerine, İslam’ın adil, hoşgörülü ve itidalli ahlak anlayışı hakim oldu. Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler asırlar boyu barış ve huzur içinde yaşadılar. Müslümanlar hiç kimseyi Müslüman olmaya zorlamadılar, ancak İslam’ın Hak din olduğunu gören bazı gayrimüslimler kendi rızalarıyla İslam’ı seçtiler.  



Bu haber 8 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Genel Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI