Bugun...



Türkiye'de darbeler -6-

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi bittiğinde sol/Kemalist kesim, yeni cumhurbaşkanının AK Parti'den seçilmemesi için tabir yerindeyse "seferberlik" ilan etmişti.

facebook-paylas
Güncelleme: 21-07-2023 10:36:57 Tarih: 21-07-2023 00:07

Türkiye'de darbeler -6-

Kemalist kadınlar sokaklara dökülmüş "cumhuriyet mitingleri" düzenliyordu.

CHP, AK Parti'ye ortak cumhurbaşkanı adayı bulalım ricasındaydı ama Erdoğan, yeni cumhurbaşkanı adayını belirlemişti.

"Abdullah Gül olmaz"

O yıllarda CHP'lilerin "başörtülü eşi"nden dolayı Abdullah Gül'den hiç hazzetmedikleri, onu cumhurbaşkanı yapmamak için nasıl direndikleri kayıtlarda fazlası ile var.

Sokaklara dökülen CHPli kadınlar "nasıl bir cumhurbaşkanı" istediklerini sloganlarda özetliyorlardı.

Cumhurbaşkanı olmanın en önemli şartı laik olmaktı… Cumhuriyet mitingleri düzenleyen CHP tabanı "Laik değilsen layık değilsin" diyordu.

Sonra, "Çankaya'da imam istemiyoruz", "Çankaya yolları şeriata kapalı" diye slogan atıyorlardı.

Dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise Yargıtay başkanlık seçimini erkene alıyor ve Yargıtay'a yeni başkan atıyordu. Sezer, yeni cumhurbaşkanı Yargıtay başkanını seçmesin diye resmen hukukla oynuyordu.

Cumhuriyet Gazetesi siyah zemine ve Arapça harfleri andıran bir stilde "tehlikenin farkındayız" manşetleri ile çıkıyordu.

"Erdoğan olmasın"

Henüz Abdullah Gül ismi kayıtlara geçmeden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tüm gücü ile "Erdoğan olmasın" çizgisindeydi

Baykal bir açıklamasında "Erdoğan cumhurbaşkanı olmamalı. Silahlı Kuvvetler'in buna kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum" cümlelerini bile kullanabiliyordu.

Hızını alamayan Baykal "TSK ile uyumsuz birinin başkomutanlık yetkisini de kuşanan cumhurbaşkanlığına oturması engellenmelidir" diyordu.

Sözde değil özde

Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, 12 Mart 2007 yılında yaptığı basın açıklamasında "Hem vatandaş hem TSK'nın bir personeli olarak cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz." sözleri ile meseleye müdahil oldu.

O günden sonra sözde değil özde tartışması yaşanmaya başladı. Elbette Z kuşağı bilmez ama o günlerde tüm siyasetçiler laik amentüye zorlanırdı. CHP ve güdümlü medyası "haydi laik olduğunu bana ispat et" dayatmasında bulunurdu.

Erdoğan "Adayımız Abdullah Gül kardeşimizdir." dedikten sonra bu kez aynı taife Gül'e saldırmaya başladı.

"367" garabeti

Z kuşağı hatırlamayabilir o dönemde cumhurbaşkanını halk değil meclis seçiyordu.

Muhtıra yani askerin siyasete müdahalesi, cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda geldi. Yani 27 Nisan'da.

Yapılan ilk tur oylamada Abdullah Gül 357 oy aldı ama anayasanın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmek için ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranıyordu.

"Sözde değil özde laik" açıklaması tartışılırken ikinci bir tartışma dalgası da eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'ndan geldi.

Sonraları "367" garabeti olarak adlandırılan bu fikre göre "Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılabilmesi için Meclis Genel Kurulu'nda 367 vekilin hazır bulunması gerekiyordu.

Daha önceki seçimlerde uygulanmamış bu teze, CHP sahip çıktı. MHP Meclis'e geleceğini ancak ret oyu kullanacağını açıkladı. Tüm bu gelişmelerden sonra kilit konuma gelen Anavatan ve Doğru Yol Partisi ise daha sonra çokça tartışılan bir kararla, son anda Meclis'e girmeme kararı aldı.

İşte o gece muhtıra yayımlandı. Askerin internet sitesinden yayımladığı bildiri, tarihe "27 Nisan e-muhtırası" olarak geçti.

Kutlu doğumları hedef alan bir bildiri

Aslında muhtıra sadece hükümete değildi; kutlu doğum etkinliklerineydi.

Zira bildirinin ilk kısmı cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı ana gündem olsa da ikinci kısımda Kutlu doğum etkinlikleri hedef alınıyordu.

Bildiride;

Kutlu doğum etkinliklerinin 23 Nisan'a alternatif kutlamalar olduğu,

İstismar olduğu,

Devlete meydan okunduğu,

Birlik ve bütünlüğe aykırı olduğu,

23 Nisan'da Kur'an okuma yarışmasının düzenlenemeyeceği,

Başörtünün çağdışı olduğu,

Kutlu doğum etkinliklerinin yapılmaması gerektiği iddia ediliyordu.

Bildiriyi hazırlayanlar sadece cumhurbaşkanlığı seçimine değil, toplumsal yaşam şekline de halkın inancına da karışma hakkını kendinde buluyordu.

Aslında bildiri dikkatli bir şekilde okunduğunda, bir toplum mühendisliği çabası net bir şekilde görülüyordu.

e-muhtıraya Hükümet'ten yanıt

Gece yarısı internet üzerinden yayınlanan muhtıraya, sivil kanattan cevap geldi. Kutlu Doğum Haftası sebebiyle yapılan etkinliklerin "irtica" olarak nitelendirildiği bildiriye Ak Parti iktidarı, 28 Nisan'da yanıt verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı bakanlarla birlikte Başbakanlık konutunda kaleme aldığı yanıt, 28 Nisan günü dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından okundu.

Çiçek, "Başbakan'a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez." diyerek e-muhtırayı tanımadıklarını ilan etti.

Sonraki yıllarda muhtıra ile ilgili düşüncelerini kamuoyuyla paylaşan Çiçek, 27 Nisan'ın tarihe bir kabus olarak geçtiğini söyledi.

Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda yayımlanan bu bildiriye Erdoğan sert tepki gösterirken, yapılan diğer oylamalarda da 367 sayısına ulaşılamadı.

Normal şartlarda Gül, cumhurbaşkanı seçilmişti. Anayasaya göre 276 oy, seçilmek için yeterli idi ve önceki cumhurbaşkanları bu şekilde seçilmişti.

Ne var ki Çankaya'da eşi başörtülü birini istemeyen CHP, seçim sonuçlarını Anayasa mahkemesine taşıdı.

O dönem sistemin arka bahçesi gibi çalışan AYM, bir skandala imza attı ve "toplantı yeter sayısı" gibi oldukça gülünç bir gerekçe ile seçimi iptal etti. Bu süreçte baskı gördüğünü ileri süren Anayasa Başkanı Tülay Tuğcu, emekliye ayrıldı.

Bunun üzerine AK Parti cumhurbaşkanının seçilememesi üzerine erken seçim kararı aldı ve 27 Haziran 2007'de yapılan seçim yüzde 47 ile kazanıldı MHP'nin meclisteki oylamaya katılması ile toplantı yeter sayısı garabeti çözülmüş oldu.

İşte e-muhtıra bildirisinin tam metni

Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.

Bu bağlamda;

Ankara'da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde kuran okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.

22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa'da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.

Ayrıca, Ankara'nın Altındağ ilçesinde "Kutlu Doğum Şöleni" için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli'de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli'nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.

Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.

Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.

Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya'da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.

Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay Başkanı'nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği "Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak" ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.

Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.

Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

E-muhtıra'ya takipsizlik

 

Kamuoyunda e-muhtıra olarak bilinen 27 Nisan 2007 tarihli bildiriye ilişkin ileriki yıllarda başlatılan soruşturma, dosyanın tek şüphelisi olan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ölmesi üzerine kapatıldı.

Soruşturma sürerken, Büyükanıt, 21 Kasım 2019 tarihinde öldü. Dosyanın tek şüphelisi olan Büyükanıt'ın ölmesi nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Aralık 2019 tarihinde, "Soruşturma ve kovuşturma olanağı kalmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı.

Büyükanıt talimatla alınan ifadesinde, 27 Nisan 2007 tarihli basın açıklamasının kendisi tarafından kaleme alındığını, TSK bünyesinde mahiyetindeki hiçbir personelin katkısı, hiçbir kuvvet komutanının, hiçbir personelin yayınlandığı ana kadar haberi olmadığını belirtmişti.

27 Nisan e- muhtıra kronolojisi

28 Aralık 2006: Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu AK Parti'nin sandalye sayısının cumhurbaşkanını seçmeye yeterli olmayacağını belirtti ve "TBMM'deki oylamaya 367 milletvekili katılmazsa seçim iptal olur" dedi.

2 Nisan 2007: Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Bayrak Mitingi düzenledi. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, "Unutmasınlar, tehlikenin farkındayız" dedi.

3 Nisan 2007: İnönü Üniversitesi'nde ADD'nin Ankara Mitingi'ne katılımlar sağlansın diye sınavlar ertelendi.

3 Nisan 2007: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Yargıtay başkanlık seçimini erkene alarak Hasan Gerçeker'i yeni başkan olarak atadı. Amacı Yargıtay başkanını yeni cumhurbaşkanına seçtirmemekti

11 Nisan 2007: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklamasını istedi.

12 Nisan 2007: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Cumhurbaşkanı Cumhuriyet'e sözde değil, özde bağlı olmalıdır. Cumhurbaşkanı TSK'nın başkanıdır" dedi.

13 Nisan 2007: Darbe planlarını ve andıçları yayımlayan Nokta Dergisi'ne baskın yapıldı. Dergi, baskılar yüzünden birkaç gün sonra kapandı.

14 Nisan 2007: ADD, Ankara Tandoğan Meydanı'nda Cumhuriyet Mitingi düzenledi. Baykal'ın da katıldığı mitingde, "Çankaya laiktir, laik kalacak" sloganları atıldı.

14 Nisan 2007: Sezer, Harp Akademileri'ndeki konuşmasında, "Rejim hiçbir dönem bu kadar tehdit altında olmadı. Dış güçler ılımlı İslam devleti kurmak istiyor" iddiasında bulundu.

16 Nisan 2007: ADD Başkanı Şener Eruygur, "Muhatabı algılarsa yeni mitinglere gerek kalmaz" açıklamasını yaptı.

17 Nisan 2007: Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, seçimlere kadar ortak hareket edeceklerini açıkladı.

18 Nisan 2007: Erdoğan Cumhuriyet Mitingi'ne katılanları "bindirilmiş kıta" olarak tanımladı.

20 Nisan 2007: Büyükanıt, "Türk toplumu mesajımı aldı. Algılamayanın algılama sorunu vardır" dedi.

21 Nisan 2007: TBMM Başkanı Bülent Arınç, cumhurbaşkanı adayının kimin olacağıyla ilgili kararı Erdoğan'ın vereceğini yineledi.

23 Nisan 2007: Mehmet Ağar, Süleyman Demirel ile Güniz Sokak'taki evinde buluştu.

23 Nisan 2007: Erdoğan, cumhurbaşkanı adaylarının Abdullah Gül olduğunu açıkladı.

27 Nisan 2007: Başbakan Erdoğan, 367 tartışmasına karşı çıkarak, "Baykal vekillerinin iradesini ipotek altına aldı" açıklamasını yaptı.




Bu haber 2252 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Manşetler Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI