Diyarbekir sahabeler ve peygamberler şehri idi. Ama şu an öyle mi... Sahabe ve peygamberler şehrinden geriye sadece köprülerde, alt geçitlerde, kavşaklarda yazılan yazılar kaldı.
Her taraf müzik, eğlence, saygısızlık ve söylemek istemesek de hırsızlık olmuş, hırsızlıkla anılır olmuş.
Pandemi yasaklarının gevşetilmesi ile birlikte yine müzikholler, canlı müzikler eşliğinde tarihi mekanlarda boy gösterir oldu. Tarihi mekanların yanı sıra dini mekanların, ibadet yerlerine yakın olması herhangi bir kısıtlama olmasını gerektirmeden tam hızıyla gençlerin uğrak yeri olmaya devam ediyor. Müzik ve eğlence adı altında günahlar işleniyor. Şimdi müzik günah mı dediğinizi duyar gibiyim.
Bunun için kısaca müziğin günah veya haram olup olmadığına hangi durumlarda helal olduğuna bakmakta fayda olacaktır.
Büyük İslam âlimi Seyyid Abdullah-i Dehlevî hazretleri buyuruyor ki:
Sima ancak, Allahü teâlâya müteveccih olanlara caizdir. Peki sima nedir? Aletsiz, çalgısız olan sese sima yani "teganni" denir. Yalnız çalgı ile veya çalgı ile birlikte olan insan sesine ise gına yani "müzik" denir. İlk teganni eden de şeytandır ve "Gına (yani müzik) kalbde nifak hâsıl eder" hadis-i şerifleri de gınanın yani "müziğin" haram olduğunu göstermektedir. Âlimler, simanın haram olmasında ihtilaf etseler de, Gınanın haram olduğunda ihtilaf yoktur. Simaya helal diyen âlimler de, bazı şartlar bildirdi. Bu şartlar bulunmayan sima da haram olur. (Dürr-ül-mearif)
Teganninin mubah olması için bazı şartları gözetmek gerekir...
Yabancı kadın sesini, yanında dinlemek haramdır. Bunları görünce, temiz kalb sıkılır, hasta olur. Nefs ise, zevk alır, kuvvetlenir, azar. Böylece kuvvetlenen nefs, haramları, kalbe yaptırır. Çünkü her aza kalbin emrindedir. Kadınların okuduğu ilahileri, mevlidleri erkeklerin dinlemesi haramdır.
Çalgı bulunmamalıdır. Çünkü keyif için, eğlence için, her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır.
Çalgısız olsa da, günah olan şarkı ve türküleri dinlememelidir.
Dinleyiciler arasında yabancı kadın bulunmamalıdır.
Nefsinde şehvet hissi olmayan kimselerin, zevk için, güzel ses dinlemeleri caiz ise de, devamlı olmamalıdır. Bazı mubahları sık sık işlemek, abes olur, boş yere zaman öldürmek olur. Bunlar ise haramdır.
Peki bu bahsi geçen mekanlarda bunlar var mı? Evet var... Tamamı vukuu bulur. O zaman tamamen harama batıyoruz her geçen gün biraz daha ve biraz daha...
İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
İnsanların yüreğinde kalb denilen bir kuvvet vardır. Çelik, taşa sürtülünce ateş çıktığı gibi, ahenkli ses de, gönlü harekete getirir. Kalbde, Allah sevgisi varsa, güzel ses, bu sevgiyi arttırır. Çalgı ve her günah nefsi kuvvetlendirir, zararlı olur.
Temiz kalb müzikten zevk alamaz. Güzel ses, kalbe, dışarıdan bir şey getirmez. Sağlam kalbdeki helal olan bağı harekete getirir. Hasta olmayan kalbin teganni dinlemesi helal olur. Kalbde bir bağlılık yoksa, güzel sesten lezzet alması, kuş sesi dinlemek, yeşillik, akarsu seyretmek gibi olur. Bunları seyir, göze lezzet verdiği gibi, güzel koku, burna hoş geldiği gibi, güzel ses de, kulağa lezzet verir ve mubah olur.
Kalbi hasta olanın nefsi azar, çalgı dinleyince, haram işleme arzusu artar. Musikiden ruh değil, Allahü teâlânın düşmanı olan nefs lezzet alır. Zavallı ruh, nefsin elinde esir olduğu için, kendi lezzeti sanır.
Dolayısıyla çalgılı mekanların artması, kadınlı, erkekli olması, nefsin artmasına vesile olmaz mı? Bu da memleketimizi, şehrimizi her geçen gün biraz daha özünden uzaklaştırmak, anlamına gelmez mi? Hani nerde kaldı peygamberler ve sahabeler şehri...
Diyarbekir'e mal olmuş şairlerin yazarların tarihi evleri artık öyle bir hale gelmiş ki, son bir satırla noktalamak isterim. Wah mala minê Diyarbekir sen ne hallere düşmişsen...
Abdulsemet ÖZER
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort