Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
KEHF SURESİNİN GÖLGESİNDE 4
Tarih: 01-09-2023 00:01:00 Güncelleme: 01-09-2023 00:01:00


Kehf Suresinin üçüncü kıssasını anlatacağım inşaAllah bu yazımızda.Bu kıssada  Hz Musa ile Hızır (as)’ın arasında geçen yolculuk anlatılmaktadır. Malumunuz Hz Musa en büyük peygamberlerden birisidir. “Ululazm” peygamberlerden olmasına rağmen Hz Hızır’a verilen bazı sır bilgiler  ve görevlerden haberi yoktur. Kuran’da en çok ismi geçen peygamberdir Hz Musa. Yanılmıyorsam Kuran’ın  136 yerinde anılmaktadır. Firavuna ve o dönemin insanlarına gönderilen  Allah’ın bir elçisidir. Cenab-ı Hak  O’nu onu özellikle Firavunun sarayında büyüttü. Firavunun, gördüğü bir rüya üzerine yeni doğan bütün erkek çocukları öldürttüğü dönemde olmasına rağmen, yüce Rabbim Hz Musa’yı  O’nun sarayında büyüttü. Kadir’i Mutlak olan yüce Allah, O’nun eliyle, kendi sarayında  büyütmesi bütün zalimlere Firavunun şahsında bir mesajdır.  Firavuna hakikati anlatması ve Rabbine boyun eğmesi için görevlendirdi. Kelimullah olan Hz Musa’ya kardeşi Harun’u da yardımcı olarak verdi ve uzun olan hayat hikayesini, tevhidi mücadelesini, Firavunla olan maceralarını, sihirbazların nasıl hidayete erdiğini, Firavunun kudurup o imana gelen sihirbazları nasıl el ve ayaklarını çapraz bir şekilde zalimce kestirdiğini, Firavunun Hz Asiye anamıza olan zulmünü, Hz Musa’nın 40 günlük Tur Dağına yolculuğu ve  Samiri/ buzağı/ ve Hz Harun’un yaşadıklarını, Firavunun Kızıldeniz’de boğulması olayına kadar pek çok kıssasını ibretle okumamız gereken bölümlerdir. Yüce Mevla Kuranı Kerim’de uzun uzun bunları anlatmaktadır. Ancak biz  bu yazımızda, sadece  KEHF Suresinde geçen kısmıyla iktifa edeceğiz inşAllah.

 

Hz Musa (as) yanındaki genç olan yardımcısına / arkadaşına, ben iki  denizin birleştiği yere kadar veya uzun zaman durmadan yürüyeceğim. İki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup gitti. Hz Musa bu yolculukta çok yorulduklarını, öğle yemeğimizi getir yiyelim dediğini öğreniyoruz. Genç adam, kayaya sığındığımız zaman balığı unutmuştum.Doğrusu onu, sana bildirmemi şeytan unutturdu dedi. Balık şaşılacak bir şekilde yolunu tutup gitmişti dedi. Musa: İşte aradığımız bu idi dedi.Tekrar izlerini takip ederek gerisin geri döndüler. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve bir ilim öğretmiştik diyor Cenab-ı Hak”.

Böylece Musa (as) ile bu salih kul buluşmuş oldular.

 

Bu Allah dostu kulun Hızır (as)  olduğuna dair rivayetler vardır. Hz Musa o salih kula: Ben sana tabi olayım mı ? ( yolculuğunda sana eşlik edeyim mi). Sendeki doğruyu batıldan ayıran bilgileri bana öğretesin diye.Adam: sen benimle beraber olmaya asla sabredemezsin.İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye sen nasıl sabredebilirsin.Musa: “İnşaAllah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim.” Dedi.Adam dedi ki: “O halde eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.” Dderken yola koyuldular.

 

Nihayet bir gemiye bindiklerinde ( adam) gemiyi deldi.Musa: “ Sen onu içindekileri  boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir iş yaptın” dedi.Adam: Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi” dedi.Musa:” unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma” dedi.Bu yolculukta cereyan eden üç garip olayın birincisi bu şekilde cereyan etti. İkinci olay ise yine Kuran’ın ifadesiyle şöyle oldu:

 

Yine yola koyuldular.Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam onu ( hemen) öldürdü.Musa: Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? And olsun çok kötü bir iş yaptın.Adam: “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.Musa:Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme.Doğrusu tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın.( Bu son özür dileyişim) dedi.Üçüncü olayda şöyle cereyan etti yine Kuran’ın ifadesine göre şöyle oldu:

 

Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler.Halk onları misafir etmek istemedi derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler.Adam: Hemen o duvarı doğrulttu.Musa:İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.

 

Adam:” işte bu birbirimizden ayrılmamız demektir.” dedi.Şimdi sana sabredemediğin şeylerin iç yüzünü anlatacağım” :

 

O gemi, denizde çalışan bir takım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde , her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.” Bu zalim kral sadece sağlam gemilere el koyuyordu. Onun gaspından korumuş oldu.

 

O çocuğa gelince, anne ve babası mümin insanlardı.Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”Böylece, Rablerinin onlara , bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”

 

Duvar ise, şehirdeki iki yetim çocuğa aitti.Altında  onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi.Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım.İşte senin sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.”

 

 Kuran’ın ifadesiyle, Hz Musa ve Hızır (as) arasında geçen  üç olay ve üçünün izahını aktarmış olduk böylece. Cenab-ı Hak insanların bir kısmına özel görevler ve özel bilgiler vermiştir. Ancak Hz Musa gibi büyük bir peygamber bile olsa, bu tür bilgileri öğretmemiş olabilir. Yüce Allah’ın öğrettiği kadar herkes bilgi ve hikmet sahibidir. Bu bir görev dağılımı olup üstünlük vesilesi  değildir. Ayrıca, fakir ve düşkünlerin korunması vurgulanmaktadır. Zalimlere karşı, öksüz ve güçsüzlerin korunması, mallarının muhafaza edilmesinin önemi anlatılmaktadır. Ebedi hayatın mutlu olması için gerekirse can verilmelidir veya alınmalıdır. Allah yolunda canın feda edilmesi, günahsız olduğu bir dönemde ölen bir  kimsenin cennetlik olduğu hatırlatılmaktadır. Büyüdükten sonra küfre düşmenin en büyük musibet ve felaket olduğu anlatılmaktadır. Özellikle çocuk haklarının önemi, çocukların ister yetim olsun ister olmasın zayıf olduklarını, zalimlere karşı bu çocukların din ve mal emniyetleri sağlanmalıdır mesajını içerir. Ayrıca üç kere insanların affedilebilmesinin  mümkün olduğu anlaşılmaktadır. En az üç kere tek taraflı olarak insanlar iyilik yapmalıdır. Verdikleri sözü yerine getirmek çok önemli, ancak hoşgörü ve affetme olayı da gereklidir. Bu da sanki üçle sınırlandırılmıştır. Sınırlı bir şekilde Unutma hakkı ve bir mazerete binaen affetme hakkı olabilir mesajı vardır. Çıkarılması gereken başka bir hususta, ilim ve hikmetin çeşitliliği konusudur. Uzmanlık meselesini hatırlatıyor Cenab-ı Hak.Herkesin her şeyi bilmesi gerekmez.Görev dağılımının olması, ilimlerin çeşitliliği  bir hikmete binaendir. Yoksa toplumun düzeni olmaz, İhtiyaçlar karşılanamaz.Kimisinin  doktor, kimisinin inşaatçı/duvar ustası, kimisinin de denizci… olması gerekir. Ancak her şeyin en iyisini yapmak ve gaflete düşmeden icra etmek esastır. Halk içinde işini gücünü yaparken bile HAK ile beraber olmak gerekir.Gaflete düşmeden sorumlu olduğu işi en iyi biçimde yapması gerekir. Rabbim bizleri  Peygamberlerin yolunda giden salih kullardan eylesin. İlim, hikmet, amel ve ihlas nasip eylesin. Amin velhamdülillahi Rabbim alemin.

 

                                                                                                                 Abdurrahman Sevgili

 

 

 



Bu yazı 8473 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI