escort konya
Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
VEHN HADİSİ ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ
Tarih: 07-12-2023 00:01:00 Güncelleme: 07-12-2023 00:01:00


Ashabı kiramdan Sevban’ın  (ra)  rivayet ettiği ve Ebu Davut ile Ahmed b Hanbel’in  rivayet ettiği VEHN  hadisi şöyledir:

"Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler."

Birisi: "Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi.

Rasûlullah (sav), "Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çer-çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak." buyurdu.

Yine bir adam: "Vehn nedir ya Rasûlullah?" diye sorunca:

"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir."buyurdu. 

( Ebu Davud-Ahmed b Hanbel )

 

Bu sahih bir hadis olup günümüzü, şimdiki ümmeti Muhammed’i anlatmaktadır.

Aşırı dünya sevgisi ve hırsı bizi bu hale düşürdü maalesef.

 

Tarihte başarılı olmuş İslam ordularında VEHN hastalığı yoktur. Şehadet aşkı ve ebedi saadet arzusu vardır. Ölümden korkan kimseler, genellikle dünyaya fazla dalmış, hırslı ve Allah’tan gafil kimselerdir. Mal, makam ve  dünyanın zevki sefası, onların gönlüne ölüm korkusu koymuştur. Kalplerine VEHN hastalığı girmiş, ölüme hazır olmayan, ölümden korkan kimselerdir. Ölümden korkan insanlar, korkmayanlara karşı yenilmeye mahkumdurlar.” Nice az toplumlar daha çok toplumları Allah’ın izniyle yenmişlerdir” ayeti kerimesi de bu söylediklerimizin ispatıdır. Calut’un ordusu Talut’un ordusunu yenmiştir daha az olmasına rağmen. Hz Davut zayıf fiziğiyle Talut gibi bir komutanı öldürmüştür. Peygamber Efendimiz’in (sav) yaptığı savaşlara baktığımızda da bu durumu görüyoruz.Resulullah ve ashabı ölümden değil sadece Allah’tan korkan mümtaz insanlardı.Kalplerinde Allah sevgisi ve bu sevgiyi kaybetme korkusu vardı.Dünyadan kopma korkusu ve dünya sevdası yoktu. Mal, mülk, makam, evlat ve her türlü dünyalıklar, tek bir gayeye hizmet ettiği sürece kıymetliydi. Allah’a kavuşma arzusu en büyük arzuydu. Tek amaçları Allah’ın dinini yaşamak ve yaşatmaktı.Bu yüzden her türlü fetih çok önemlidir Islam tarihinde. Onlar için savaşta ölüm bir şehadettir. Onları dünyaya bağlayan bir neden yoktu. Allah için her şeylerini feda etmeye hazırdılar. Dünya sevgisi ve hırsı onları fütuhat ve cihattan alıkoymamıştır. Tam tersine cihat aşkı ile yanıp tutuşmuşlar. Allah’ın dinini bütün cihana yaymak için canla başla çalışmışlardır. Bu inanç onları düşmanlarına karşı muzaffer kılmıştır. Bedir Savaşında İslam ordusu, sayı ve teçhizat olarak müşrik ordusundan  daha az olmalarına rağmen, savaşı kazanmışlardır.Tarihi süreç içinde çok az sayılan bir zaman zarfında Mekke-i Mükerrem’e ve bütün Hicaz Efendimiz (sav) hayattayken fethedilmiştir. 96 yaşındaki Halit b Zeyd Eba Eyyubel Ensari hazretlerinin Istanbul’un fethi için İstanbul’a kadar gelip orda vefat etmesi, bu ruhu çok güzel anlatan bir örnektir. Mekke’nin Fethinden sadece dokuz yıl sonra, İslam ordularının Diyarbakır’a kadar gelip buraları  fethetmeleri,  bu ruhu çok iyi anlatan bir fetih örneğidir. Hiç ölümden korkmayan ve sadece şehadeti arzulayan  nesiller,  ancak bu fetihleri gerçekleştirebilirler.

 

Çok az istisnalar hariç Asrı Saadet döneminde hiç kimse savaştan geri durmamıştır. Haklarında ayet ininceye kadar kendilerine elli gün boyunca adeta  ambargo konulmuştur.Bütün sahabiler aşırırı dünya sevgisi değil, ahiret sevgisi için, Allah’ın emrini yaymak ve ebedi saadet için çalışıp durmuşlardır. Kimisi canını bu uğurda verip şehit olmuştur. Kimisi neredeyse bütün vücudu yara izleriyle dolu olmasına rağmen, gazi olarak ölmüş ve şehadet nasip olmamıştır. Kimisi malının tamamını, kimisi yarısını, kimisi çok önemli miktarlarda malını Allah yolunda harcamıştır. Mal ile cihattan da hiç geri durmamışlardır. Tek bir noktaya odaklanmışlardır bu altın nesil. İşte kalplerinde VEHN hastalığı olmayan Allah Resulu ve ashabı, i’layi kelimetullah için  destanlar  yazmışlardır.

 

Daha sonraki dönemlerde de fetihlere devam edilmiştir.Küdüsü  Hz Ömer döneminde Ebu Ubeyde bin Cerrah komutasındaki İslam ordusu fethetmiştir.Bu fetih anlayışı ve cihat aşkıyla Mescidi Aksa ve Küdüs küffarın elinden alınmıştır. Bilahare Haçlıların eline düşen Küdüs, Selahaddini Eyyubi tarafından tekrar fethedilmiştir. Ölümden korkan insanlar ve devletler, bu fetihler karşısında bir şey yapmamışlardır. Ölümden korkan kimseler, ölümün üstüne üstüne giden kahramanlara karşı yenilmeye mahkumdurlar. Bu anlayış ve bu ruhla bütün Anadolu ve İstanbul fethedildi.Selçuklu devleti, Osmanlı İmparatorluğu, Endülüs Emevi devleti, Eyyubiler vs bu anlayışıyla kuruldu.

 

İslamın iman  gücüyle, yeryüzüne İslamın nurunu yayma arzusuyla, şehadet  ve neticede Allah’ın rızasını kazanma aşkı ve sevdası  sayesinde bunca yerler ve gönüller fethedildi , islamlaştırıldı. Bu altın nesil, dünyayı değil ahireti tercih etmiştir. Ölümü, aşıkın maşukuna kavuşması olarak gören bir ruhun, bir neslin önünde kimse duramaz.Aynen günümüzdeki İsrail ve bütün zalim batıya karşı destanlar yazan Hamasın mücahitleri gibi. Bütün siyonistlerin kalbine korku salan Kassam Tugayları ve diğer direnişçi kahramanlar gibi.Sayı ve teçhizat açısından çok daha az imkana sahip olmalarına rağmen, aynen Asrı saadetteki yıldızlar gibi, ölümün üstüne üstüne gidip düşmana çok büyük kayıplar verdiriyorlar.Aynen Ebu Ubeyde b Cerrah gibi yeni Ubu Ubeydeler, Ebu Hamzalar, Allah’ın izniyle bütün düşman ordularını yeneceklerdir. Bu yetimler, sadece Allah’tan korkan ve kalplerinde VEHN hastalığı olmayan kahramanlardır.Sadece Allah için canlarını seve seve feda eden büyük mücahitlerdir.İkimilyarlık İslam aleminin yöneticileri ise,  büyük ekseriyetle VEHN hastalığı içinde boğulduları için çer çöp gibi etkisiz ve şahsiyetsizleşmişlerdir.Korkak, pısırık ve şahsiyetsiz bir hayat tarzını seçmişlerdir. İzzet ve şeref yerine, rezil bir hayat tarzına sahiptirler.Küffarla işbirliği içinde olan hainler bile vardır. En azından bir çoğu dünyalıklarından dolayı bu korkunç mezalime karşı sessiz kalmayı tercih etmektedirler.

 

Sözün özü şudur: 30-40 bin kişilik bu kahraman mücahitler  gurubu, kalplerine korku salıp düşmanı titretirken, iki milyarlık İslam alemi ise çer çöp gibi yok hükmündedir. Sadece Allah’tan korkan yiğitlerden herkes korkar. Sadece dünyalıklarını düşünüp Allah’tan başka herkesten korkanlar ise, hadiste geçtiği gibi: düşmanınızın kalbinden  korkusu alınmış kimseler  ve kalbine VEHN hastalığı girmiştir. Selin önündeki çer çöp gibidirler.Hiç kimsenin çekinmediği, korkmadığı ve emir verdikleri aşağılık kimselerdir bunlar.İki ay içinde 20 binden fazla çocuğu, kadını, yaşlıyı şehid eden, on binlercesini yaralayıp sakat bırakan, bütün hastahaneleri, camileri, okulları, fırın ve her yeri acımasızca vuran, katleden bu bu terör devletini sadece izliyor bu İslam ülkelerinin yöneticileri.Sesinizi çıkarmayın diye talimat alıyorlar ve hiçbirinden tek kelime cevap gelmiyor. Oysaki çok az sayıdaki direnişçi kahramanlardan ise tir tir titremektedirler. Onları gördükleri zaman hemen kaçmaya çalışırlar bu korkak, adi düşman askerleri. Allah düşmanın gönlüne korkularını yerleştirmiş, mücahitlerin gönlüne de sadece Allah korkusunu koymuştur. Ölümden korkmayıp  gönüllerinde vehn hastalığı bulunmayanlar bir azınlık bile olsalar, Allah’ın izniyle galip geleceklerdir.Bakara:249. Ayette Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:” Nice az topluluklar çok topluluklara Allah’ın izniyle galip gelmişlerdir.”

Sözlerimi tine bir  ayeti kerimeyle bitirmek istiyorum: 
Mü’minlerden öyle kimseler vardır ki, Allah’a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi adağını yerine getirdi ve şehid oldu, kimi de şehitliği beklemektedir. Verdikleri sözü münafıklar gibi değiştirmediler.(Ahzap:23)

 

Allah’ın selamı rahmet ve bereketi üzerinize olsun aziz dostlar. Şehadet, sabır ve zafer  temennisiyle.

Abdurrahman Sevgili-

 



Bu yazı 10314 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI