Okulların iyi bir eğitim-öğretim yapabilmesi için, okulda güvenli, huzurlu, saygı, sevgi ve bilgiye dayalı, yardımlaşma ve dayanışma üzerine kurulu, adil ve şeffaf bir ortamın bulunması gerekir. Okul içinde bulunan bu güzel ahenk ve iş birliği ortamı, okul ve aile arasında da bulunmalıdır. Bu dayanışma ortamını sağlamak okul idaresi ve özellikle okul müdürünün görevidir.
Okul müdürü, çok ehliyetli ve liyakatli olmalıdır: Pratik zekaya sahip, çözüm üretme kabiliyeti olan, kriz yönetimi konusunda etkili, eğitimin en verimli şekilde uygulanmasını temin eden, maiyetindeki öğretmen ve personelin moral ve motivasyonunu yüksek tutan bir organizatör olmalıdır. Okul idaresi, müdür ve yardımcıları olarak, hiyerarşik bir silsile içinde, güzel bir uyum ve birliktelikle bütün öğretmenlere örnek davranışlar sergilemeli ve bütün enerjisini eğitime vermelidirler. Herkesten önce okula gelen ve en son ayrılan kişiler olmalıdırlar. İdare, fedakar ve işini seven, personele rehberlik eden, güven veren, adil yöneten eğitimcilerden seçilmelidir.
Okul müdürü, bir lokomotif gibidir, hızlı gitmesi halinde bütün vagonlar hızlı gider, ağır gittiğinde de ağır gider. Aynen bunun gibi, yardımcılarını, öğretmen ve personelini de verimli kılan veya verimsiz yapan aktör müdürdür. ÖĞRENCİ EĞİTİMİNİ direk olarak olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkiler.
Okul İdaresi, tatlı sert bir yönetim şekli izlemeli, orta bir yol takip etmelidir. İstişareye önem vermeli, danışarak kararlarını almalı ve böylece personelin aidiyet duygusunu arttırmalıdır. Her görevli, müdür gibi kendisini okulun sorumlusu ve yöneticisi gibi görmelidir. Özellikle okul müdürü, istişare ile alınan kararların takipçisi olmalı ve asla peşini bırakmamalıdır. “Takip edilmeyen iş yapılmamış demektir” ifadesi çok doğru bir sözdür.
Okul idaresi, öğretmenlerin verimli ve huzurlu bir ortamda eğitim ve öğretim faaliyetlerini yerine getirebilmesi için ADİL olmak zorundadır. Adil bir yönetim, öğretmenin motivasyonu ve güven duygusunu arttırır. İdarenin bu adalet anlayışı, eğitimin kalitesini yükseltir. Tersi bir durum ise öğretmeni de, öğrenciyi de olumsuz etkiler. İdare, özellikle öğretmenin ders programını yaparken, ailevi bir sorun veya mutluluk yaşarken, sınıf içi veya velilerle bir problem anında veya benzer bir durum karşısında adil bir yaklaşım sergilemelidir.
Okul müdürü, suratı asık olmayıp güler yüzlü olan, bütün öğretmen ve personeline gerektiği kadar ilgi gösteren, selamlaşmaya dikkat eden, onları gerektiği zaman savunan, koruyan, saygı-sevgi kuralları içerisinde değer veren, teknolojiyi ve bütün ihtiyaç duyulan malzemeyi temin eden, çalışanla çalışmayanı bir tutmayan ve gereğini yapan bir lider olmalıdır.
Okul yönetimi, başarılı olmak istiyorsa, işini çok sevecek, insanları sevecek, kitap okumayı ve okutmayı sevecek/ sevdirecek, zümre ve istişare yapmayı ve yaptırmayı, sorup araştırmayı sevecek, yeniliğe ve değişime açık olacak, öğretmen-öğrenci-veli herkese ilgi gösterecek, kendisini iyi yetiştirip bilgi sahibi olmak zorundadır. Kendi çocuğu gibi bakacak bütün öğrencilerine. Empati yaparak ilgisini ve sevgisini arttırmalıdır. Başkası, kendi çocuğuna nasıl bir eğitim vermesini istiyorsa, kendisi de öğrencilerine o eğitimi vermeli/verdirmelidir. Bu bölümü SEVGİ-İLGİ-BİLGİ diye özetleyebiliriz. Eğitimde İLETİŞİM, olmazsa olmazlardandır. İletişim, yönetimin görevleriyle direk ilintilidir. İyi bir diyalog ve iletişim, başarıda çok etkili bir rol oynar. İletişim aynı zamanda paylaşım demektir. Görev paylaşımını da beraber getirir. Hem üst hem alt kademelerle güzel bir temas, yardım demektir, başarı demektir, görev paylaşımı demek, çözüm demektir. Bireysel olarak yerine getirilemeyen işler, iyi bir iletişimle, yardımlaşma ve dayanışmayla, daha kolay halledilebilir. Koordinasyon ve organizasyonlar ancak iletişim ve dolayısıyla iş birliği ile gerçekleşir. Sözlü iletişim, yazılı iletişim, görsel ve işitsel iletişim, vücut diliyle iletişim vb. bütün iletişim araçlarıyla iş birliği içinde olmak gerekir. Özellikle okul yöneticisi bütün öğretmen, veli ve öğrencilerle sıkı bir temas içine girdiği an, başarı kaçınılmaz olur. Selam en güzel iletişim aracıdır. Okulun güçlü ve zayıf yönlerini başta öğretmen, öğrenci ve ailelerine çeşitli iletişim araçlarıyla anlatmak, bilgilendirmek ve akabinde gereğini yapmak, toplam kalite anlayışını beraberinde getirir. Telefonla, mesajla, maille, Twitter, Facebook ve diğer sosyal medya araçlarıyla, ev ziyaretleri ve okul toplantıları ile iletişim kurmak mümkündür. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” sözü meşhurdur. Güzel ikili ilişkilerle çözülmeyecek hiçbir iş yoktur oda ancak iyi bir diyalogla olur.
Gönüllülük esasına dayalı olarak çok işler yapılabilir. Okul yönetimi iyi bir iletişimle “okul gelişim ve yönetim ekibini” (OGYE) oluşturabilir. Her okulun güçlü ve zayıf yönleri vardır. Güçlü yönler korunup, zayıf alanlar için takviye birimler oluşturmak mümkündür. Toplam kalite ve gönüllülük anlayışıyla çeşitli komisyonlar kurmak, okul yönetiminin işini kolaylaştıracaktır. Yaşadığım bir uygulamamı burada anlatmak isterim:
“2005-2008 yılları arasında 3000 mevcutlu Diyarbakır Fatih Lisesinde müdürlük yaptığım sırada bu modeli uyguladık ve çok güzel sonuçlar aldık. Şöyle ki: Okulun 8 zayıf alanını tespitle başladım işe. En büyük sorunlar bu alanlarda baş göstermekteydi. Bütün öğretmenleri, duyarlı bazı veli ve öğrencileri okulda çay içmeye davet ettim. Bu davetime herkes icabet etti. Samimi bir ortamda toplanma nedenini anlattım. Gönüllü olarak bu zayıf alanlarda görev alacak var mı diye sordum. “Çevre ve temizlik” ile başladık. Hemen yedi kişi oluştu. Sorumlusu seçildi ve bu alanın Komisyonu hemen kuruldu. Sonra “Güvenlik” komisyonu oluşturuldu. Uzatmayayım, zayıf diye seçtiğimiz bu sekiz alanın tamamı için komisyonlar oluşturuldu. Bütün öğretmenler, iştirak eden veli ve öğrencilerin hepsi, istisnasız, gönüllü olarak bu komisyonlarda görev aldı. Doğru düzgün personeli olmayan okul, kısa süre içinde örnek bir okul haline geldi. Okul idaresi sadece tesbit, organizasyon ve takibini yaptı. Gerisi kendiliğinden geldi. Daha önce sürekli olayların cereyan ettiği okul, güvenli bir hale geldi. Çevre ve temizliğe büyük önem verildi. Okulun eğitim kalitesi ciddi oranda yükseldi. Bu uygulamayı herkese, her okul yöneticisine tavsiye ederim. İdare-öğretmen-veli ve öğrenci iş birliğinin mükemmel bir örneğini yaşadık”.
Yönetim, eğer başarılı olmak istiyorsa, önce başaracağına inanması gerekir. Başta okul müdürünün kendisine olan güveni ve inancı yüksek olmalıdır. Aksi takdirde başarılı olması mümkün değildir. Ayrıca, İnsan kaynaklarını çok iyi seçmeli (seçme yetkisi çok sınırlı maalesef) ve verimli kullanmalıdır. Ekip ruhunu kazandırmalı, birbirlerine güvenen, inanan ve yardımcı olan örnek kişiler olmalıdır. İdarenin bunu başaracağına inanması gerekir.
Okul müdürü, başta yardımcılarını, öğretmen, öğrenci ve velileri bire bir dinleyip, önerilerini almalı, kendilerine ilgi gösterip değer vermelidir. Öğretmenler odasına sık sık çıkmalı, onları kendi odasına çay içmeye davet etmelidir. Öğretmenlerin zümresi sıklaştırılmalı, aralarında Whatsap sohbet gurupları gibi teknolojik araçlardan istifade edilmeli, okul idaresi ev ziyaretlerini teşvik etmeli bu konuda öğretmenlere öncü olmalıdır. İdare, kitap okuma, günlük tutma, dilekçe yazma gibi güzel çalışmalarda da rehberlik yapmalıdır. Arge birimi, spor ve müzik, şiir-kompozisyon gibi kültürel aktivitelere önem vermeli, akran eğitimi, koçluk sistemi gibi faydalı çalışmalara destek ve rehber olmalıdır.
Ancak, bu kadar iş yükü ve sorumluluk içinde okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin yetkisi çok sınırlı, zorlukları ve engelleri çoktur. Moral ve motivasyonlarını bozan çokça sebep bulunmaktadır. En büyük sıkıntıları yetkisizlik ve velilerin duyarsızlığıdır. Çok şey isteyip yetki vermemek başarıya büyük bir engeldir. Motivasyonu düşüren ciddi bir durumdur.
Bu görev, yetki ve sorumluluğun yeniden Bakanlıkça gözden geçirilmesi ve değişmez bir eğitim politikası oluşturulmalıdır. Diğer bir engel ve olumsuzluk ise, velilerin ara ara okulu basıp şiddet uygulaması, idareci ve öğretmenlere hakaret edip darp etmesi... Başka bir Mania ise, en ufak bir nasihatin bile bazen idareci ve öğretmenlere soruşturma ve cezaya dönüşmesi olayıdır. Başarılı olan İdareci ve öğretmenlerin arkasında durulmalı ve onlara destek verilmelidir. “Çok çalışan hata da eder, hiç çalışmayan hata etmez” prensibi unutulmamalıdır. Yönetimi olumsuz etkileyen başka faktörler de vardır.
Yukarıda saydığım özelliklere sahip yöneticiler, lider özellikli müdürlerdir. Liderler, insiyatif kullanabilen, inançları yüksek olan yöneticilerdir. Ülke olarak bu başarılı yöneticileri yetiştirmemiz, bu yetenekleri bulup keşfetmemiz ve onları yetkilendirmemiz zaruri bir durumdur. Personelini her yönüyle iyi tanıyan, psikolojisini iyi bilen, nasıl verimli olabileceğini doğru tahmin eden ve toplam kalite anlayışıyla herkesi gönüllü olarak işin içine koyabilen yetenekli bu yöneticiler yetiştirilmelidir. Ehliyet ve liyakat olmadan hiçbir başarı elde edilemez.
Sonuç olarak okul yönetimi ve özellikle okul müdürü, öğretmeni, personeli, veliyi buluşturan, kaynaştıran ve motive eden önemli bir aktördür. İbadet niyetiyle çalışabilecek, inançlı, ekip ruhuna önem veren, işini iyi takip eden, morali yüksek olan ve personelin moralini yüksek tutan, adil, iletişime, sevgi, ilgi ve bilgiye önem veren bireylerin okul yönetimlerinde yer alması gerekir. Eğitim yöneticilerine hak ettikleri değerin verilmesi, önlerindeki engellerin kaldırılması ve özel bir eğitimle yetiştirilmeleri temennisiyle. Allah’a emanet olunuz aziz dostlar.
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort