Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
KEHF SURESİNİN GÖLGESİNDE 1
Tarih: 26-07-2023 00:01:00 Güncelleme: 26-07-2023 00:01:00


Kur’an-ı Kerim’in mağara anlamındaki Kehf Suresi, Kuranın 15. cüzünde yer alan, 114 surenin 18. sırasında bulunan, 10 sayfadan meydana gelen ve 110 ayetten oluşan mekki bir suredir (28.ayetin dışında). Sayılarını tam olarak bilemediğimiz (mağara sakinlerinin 3,5,7 kişi olduğunu söyleyenler var ancak bu sayılar doğru değil diyor yüce Allah cc) bazı mümin gençlerin, zalim Roma kralından kaçıp sığınmak için saklandıkları bir mağara. Kuran’ın ifadesiyle 309 yıl mağarada uyuya kalmışlar bu örnek gençler. Kehf Suresinin ilk kıssası, Ashabül Kehfin kıssasıdır. Putlara tapmayıp idam cezasıyla cezalandırılan ancak kaçıp bir mağaraya sığınan bu muttaki gençlerin kıssasıdır. Söz konusu olan mağaranın yeri konusunda ise ihtilaflar, farklı görüşler vardır. Dünyanın 33 farklı yerinde olduğu iddia edilir. Bu iddia edilen yerlerin dördünün Türkiye’de olduğu ve özellikle Mersin’in Tarsus ilçesi ile Diyarbakır’da olduğu iddiaları yaygın bir kanaattir. Hakikatini ancak yüce Allah bilir. Mağaranın ehli anlamına gelen “Ashabül Kehf” kıssasından dolayı sure, ‘kehf’ adını almıştır. Kıtmir adındaki sadık köpekleri de bu süre boyunca onlara bekçilik yapmış sadık bir hayvan olarak anılır.

 

                Kehf Suresinde toplam dört ayrı kıssa bulunmaktadır. Ashabül Kehf kıssasının yanı sıra, bahçelerin sahipleri olan iki adamın kıssası, Hz. Musa ve Hızır’ın ve Zülkarneyn (as) kıssalarıdır. Sadece Ashabürrakim (Sayılar ve rakamların ehli) ifadesi yer alır ki bu konu için bir detaya yer verilmemiştir. Ayrıca Âdem (as) dan da kısaca bahsedilir. İlk 8 ayetten sonra, mağara sakinlerinin bu mucizevi durumu surenin 9-26. ayetlerinde yer almaktadır. Bahçe sahiplerinin kıssası ise 32. Ayette başlar ve 43.ayetle birlikte sona erer. Hz. Musa ile Hızır’ın (as) kıssası 60.ayetle başlar ve 82.ayetle son bulur. Zülkarneyn (as) kıssası da 83. ayetle başlar ve 99. ayetle son bulur. Kıssaların dışında kalan ayetler de vardır: 1-8. Ayetler ile kıssaların aralarındaki diğer ayetler ve sure sonu olan 99-110. ayetlerde Cenab-ı Hakk’ın mesajları, Kuran’ın gönderiliş amacı, iyi insanların akibeti ve yanlış yolda bulunanların sonu, kıyametin kopması ve diğer birçok önemli hususu içerir. Ayrıca kıssalar ve bir bütün olarak Kuranın amaçları zikredilir.

 

                Bu kıssalar, tarihte meydana gelmiş olan ve bizlere ders olsun diye Kuran’da anlatılan ibretlik hadiselerdir. Kehf Süresindeki bu kıssalar da aynen Kuran’ın diğer pek çok yerinde geçen hadiseler gibi ders çıkarılması gereken ve gerçekleşmiş bulunan hayat hikayeleridir. “Ehsanül Kasas” diye Kuran’ın genişçe yer verdiği Yusuf (as) kıssası, Âdem (as) ve Nuh (as) kıssaları gibi. Kehf Suresinde geçen ilk kıssa, Ashabül Kehf’in kıssasıdır. Mağara arkadaşları olan imanlı bir gurup gencin, teslimiyet, sabır, cesaret, takva ve sadakatın birer timsali olan bu örnek gençlerin hikayesi olarak anlatılmaktadır. Zalim ve inkârcı Roma kralına değil, Cenab-ı Hakka teslim olmuş, putlara değil Rabbine ibadet ve itaat eden bu imanlı müminlerin örnek davranışlarıdır. Bu genç müminler, Allah tarafından övülen ve korunan tarihi şahsiyetlerdir.

 

                Bu gençlerin güçlü imanı, zalim krala karşı çıkış ve Rablerini razı etme çabaları, çok takdire şayan bir davranış olarak tarihe geçmiştir. Ölümü ve her türlü sıkıntıyı göze alarak zalim krala karşı çıkmak ve mümin olarak yaşamak, putlara değil Allah’a iman etmek, büyük bir samimiyet örneği ve bütün çağlara Üsve-i Hasene olmuşlardır. Özellikle genç olmaları işi daha da kıymetli hale getirmiştir. İman ve ibadetler gençlerde olursa daha güzeldir diyor kâinatın Efendisi (sav). Sırtını Rabbine dayayan kimse, kâinata meydan okur. “Allah kuluna kâfi değil midir?” şeklindeki İlahi fermanın yaşanmış halidir. Allah’a güvenen bu imanlı gençler, Allah tarafından korunmuş ve özel kimseler sınıfına geçirilmişlerdir.

 

                309 yıllık uyku hali ve ardından uyanıp hayata devam etme olayından çıkarılması gereken en önemli derslerden birisi şudur: Öldükten sonra dirilmenin bir nevi ispatıdır. İkinci kez diriltmenin Allah için kolay olduğunun bir sahnesi gibidir. Kıyametin kopacağının ve Ahiret inancının bir nevi hatırlatılmasıdır.   Yüce Allah’ın her şeye kadir olduğunun delillerinden biridir. Öldürüp dirilten kadiri mutlak O’dur. Yoktan var eden Rabbimin ikinci kez var etmesi zor bir şey değildir. Ahirete imanın bir nevi provasıdır. Yemeden içmeden uzun süre uyuyan ve uyanıp yaşamaya devam eden bu mümin gençlerin yaşadıkları bu tarihi olay, anlatımdan ziyade göstererek insanlığa sunulmuş harika bir olay ve büyük bir ibret vesikasıdır.

 

                Sözlerimi toparlarken şu hususlara da değinmek isterim. Bu imanlı gençler gibi gençlerin yetişmesi ve yetiştirilmesi zarureti vardır. Abid, Zahid ve Mücâhid gençler ancak şuurlu anne ve babaların ve öğretmenlerin eliyle mümkündür. Topyekûn bir millet olarak hem aile kurumuna ve hem de eğitim kurumuna sahip çıkmak zorundayız. Bu iki kurumun bilinçli bir şekilde tahrip edildiğini idrak etmeliyiz. Zalim Roma kralı bile olsa, karşı çıkarak Rabbini tercih eden ve ahiretini dünyasının önüne koyan bir gençlik yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bu örnek şahsiyetler için örnek hocalar ve aile kurumları, bilgi, hikmet, ahlak ve edeple bezenmiş bir nesil yetiştirmek, kurtuluşumuz olacaktır. Rabbim muvaffak eylesin. Âmin.

 

Abdurrahman Sevgili

 



Bu yazı 6522 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI