Her şeyden önce Erdemli nesil yetiştirmek için bir niyet ve iradenin olması gerekir. Şuurlu bir nesil yetiştirmek istiyor muyuz gerçekten ? Erdemli bir toplum inşa etmek gibi bir arzumuz var mı? Aile olarak, toplum ve devlet olarak bu konuyu ne kadar önemsiyoruz?. Mühim olan şey, böyle bir neslin muhakkak oluşmasını samimi bir şekilde istemektir.En önemli yanılgımız bu niyet ve irade meselesidir diye düşünüyoruz.Samimi bir şekilde salih nesiller yetiştirmek istediğimiz zaman, hedefimize er yada geç ulaşırız.
Şimdi kendimize, çevremize, ülkemize ve dünyaya biraz daha geniş bir açıdan bakalım. Ne durumda olduğumuzu birlikte sesli düşünelim.Nüfusu genç olan ülkemizde gidişat nedir, nesiller erdemli mi, bilinçli mi? Mevcut durumumuz iyi değilse ( ki iyi olmadığını düşünüyorum) o halde neden nesil ifsat içinde? Veya çoğunluk olarak şuursuz bir şekilde, ne yaptığını bilmeyen bir duruma neden düştü? Suçlu kim, nerede hata yapılıyor ve çözümü nedir? Bu başlıkları birlikte irdelemeye çalışalım.
Neslimiz, insanımız maalesef arzuladığımız bir durumda değildir. Üzülerek söylüyoruz ki, bizi biz yapan değerlerimiz, bir bir yok olmaktadır.Kalbi hastalıklar olsun, güvensizlik ve pek çok ahlaki sorunlar bizi kasıp kavurmaktadır. Adalet ve muamelat konuları da içler acısı bir durumda.Merhamet, saygı-sevgi, yardımlaşma ve paylaşım, okumak, düşünmek, üretmek…gibi pek çok değerimizi kaybettik/ kaybediyoruz.Üzülerek ifade ediyoruz ki, toplumda güven kalmadı, yalan ve iftira arşa ulaştı, aşırı dünya sevgisi ve hırsı her şeyimizi kuşatmış durumda.Maalesef ahireti, helalı haramı unutturdu. Faiz meşru hale geldi, zekat, sadaka, isar…gibi değerlerimiz yok oldu.Edep ve haya, ar ve namus yerlerde sürünüyor. Bu olumsuz tabloları uzatmak mümkün.Kısaca diyebiliriz ki, Cenab-ı Hakk’ın koruyun dediği kutsal emanetler çiğnenmekte olup, din, can ve mal, akıl ve nesil emniyeti kalmamıştır. Gaflet, ihanet, zülüm, sömürü ve göz yaşı zirve yapmış ve arşı alayı titretmiştir.
Peki bu olumsuzluklar, dünyada olup biten facialar neyin eseridir. Niye insan, insanlıktan çıkmış durumda.Malumunuz insan fıtratı temizdir. Fıtrat ise İslamdır. Bütün çocuklar bu minval üzere doğarlar. Tertemiz, günahsız bir şekilde dünyaya gelirler. Hristiyanlıktaki “ bütün insanlar günahkar doğarlar” inancı yanlış ve batıldır, doğru değildir. Adem (as) ın bir hatası benu Ademe, insanlığa geçmiştir anlayışı çok yanlış olup hatalar bireyseldir, başkasına sirayet etmez. İslam bu anlayışı reddeder. Kimse kimsenin günahını taşımaz.Hristiyanlıktaki Vaftiz olayı, bu yanlış inanışın bir sonucu olarak hristiyanlığa yerleşmiştir. Hakikat ise fıtratın temizliğidir.Hadisi şerifte geçtiği gibi, bütün insanlar İslam fıtratı üzere doğarlar. Daha sonra ebeveynleri onları ya mecusileştirir, ya musevi yapar veya hristiyan yapar.Anne ve babalar, çocuğa rengini verirler. Evinde Kuran okunup namaz kılınıyorsa çocukta Kuran okur namaz kılar. İçki içilip yanlış işler yapılıyorsa çocukta bunlardan etkilenir. Uzmanlara göre kişiliğin yüzde 85 i 0-6 yaş gurubunda şekillenir. Daha sonra okul devreye girer. Basın ve özellikle sosyal medya kişiliği olumlu veya olumsuz etkiler. Arkadaş çevresi de çok önemlidir.Bu yüzden Cenab-ı Hak:” Sadıklarla beraber olunuz” emrini vermiştir.
Ancak durum hem ülkemizde hem dünyada çok vahimdir. Tertemiz doğan insan, yukarıda kısmen saydığım hususlar genellikle olumsuz olduğu için, rahmani değil şeytani bir eğitim görmüş oluyorlar. Aileler, okullar, basın vs diğer etken unsurlar böyle bir nesil üretmiştir maalesef. Ya bencil ve kapitalist bir anlayışla yetişmektedirler yada bu tür insanlara tepki olarak, sosyalist, komünist, deist veya ateist olarak yetişirler. Eyyamci diyebileceğimiz türden insanlar da az değildir. Şeytanın çeşit çeşit oyun ve hileleri vardır. Çaktırmadan, sinsi bir şekilde, adım adım neslimizi ifsad etmektedir.Rahmanın yolunda, Sünnete ittiba etmiş erdemli, şuurlu salih nesiller de vardır elbette, ancak her zaman azınlıkta kalmışlardır.Nefis ve şeytan ve şeytanlaşmış insanların etkisi çok daha fazladır maalesef.
Bireysel olarak çalışan ahlaklı, bilgili ve duyarlı insanlar çoğu zaman etkisiz kalırlar.Bazı duyarlı aile büyükleri ve eğitimcilerin yaptığı ihya ve inşa çalışmaları, topyekün bir millet ve devlet olarak bu işe önem verilmediği için etkileri çok değildir. Devasa ifsatlar karşısında aciz kalmaktadırlar.Erbakan hocamız, bu sıkıntıyı gördüğü için, iyi niyetli ve şuurlu öğretmenleri örgütlemiştir. Mefkureci Öğretmenler Derneği ( MEFDER), Öğretmenler Vakfı ve Şuurlu Öğretmenler Derneklerini sırayla ( ÖĞDER) bu amaçla kurdurmuştur. Öğretmenlerin bireysel olarak çalışmasından daha etkili ve verimli olması için kurulmuştur bu öğretmen dernekleri. Ancak etki alanı her ne kadar bireysel çalışmadan daha iyi olsada yeterli değildir. Kısmen cemaatler ve başka sivil toplum kuruluşları da eğitim alanında çalışmalar yapmışlardır.Lakin bütün bu gayretlere rağmen erdemli nesillerin yetişmesinde çok yetersiz kalınmıştır. Esas köklü çözüm, devletin iradesini bu çok önemli alana teksif etmesidir.Milli Eğitim Bakanlığının en önemli amacı ve gayesi, erdemli, bilgili ve salih nesiller yetiştirmek olmalıdır.Bu amaç ve irade olduğu zaman, olumsuzluk durumu kökünden çözülecektir. Okulların müfredatı bu amaca matuf olarak değiştirilmeli, Öğretmen yetiştiren okullar (Eğitim ve İlahiyat Fakülteleri) yeni baştan masaya yatırılmalı ve en başarılı öğrencilerin bu okullara akışı sağlanmalıdır. Öğretmenlerin itibarını yücelten çalışmalar sergilemek mecburiyetindeyiz.En iyi maaşlar ve diğer özlük hakları çok iyi bir hal aldığı zaman, ilk tercihler bu okullara yapılacaktır. İstekli, ahlaklı ve bilgili öğretmenler yetiştirildiği zaman, öğrencilerin eğitimi de çok iyi olacaktır.Aileler ve okullar duyarlı olunca, öğrenciler de erdemli ve bilgili olacaktır.. Basın ve diğer çevreler de devlet eliyle ıslah edilmelidir. Unutulmamalıdır ki öğretmen, bütün ülke evlatlarının öğretmenidir.Ülkeyi yönetenler ve herkes bu öğretmenlerin öğrencisidir. Yani eğitim bütün ülkeyi ilgilendirmektedir. Öğretmenin malzemesi insandır. Görevi kutsaldır.” Ben bir muallim olarak gönderildim” diyen kainatın Efendisi (sav) in mesleği dir öğretmenlik.Bizim duayen öğretmenlerimizden Nurettin Topçu’nun dediği:”ben kırk yıl öğretmenlik yaptım hiç abdestsiz sınıfa girmedim” ifadesi mükemmel bir ölçü ve örnekliktir. Öğretmen okulda anne ve baba şefkatiyle ve derin bilgisiyle, sabır, sevgi ve ilgisiyle çalıştığı zaman muazzam sonuçlar alınır. İbadet niyeti ile, öğrencinin beynine, gönlüne ve bazen de midesine dokunduğu zaman, öğrenci mum gibi erir ve bilgiye, erdeme ermiş olur. Heyecanlı ve işinin aşığı olan öğretmen, bazen öğrencisini evinde ziyaret eder ve bazen de evine davet eder. Ailesinin açığını bile kapatır öğretmen.İcap ettiği zaman aileleri de eğitir ve yönlendirir iyi ve erdemli bir öğretmen.
Sonuç olarak diyoruz ki, bu devasa ve çok mühim olan eğitim sorununu çözmek için topyekün bir irade gerekir. Eğitim işinde aile çok önemli, ebeveyn evde bir öğretmen gibi olmalı, öğretmen ve müfredat çok çiddi bir şekilde ıslah edilmeli.Öğretmen okulda ebeveyn gibi sevgi abidesi ve sabır küpü olmalıdır.Her türlü basın ve çevre devlet eliyle gözden geçirilip yeniden inşa ve ıslah edilmelidir.Dinimize, kültür ve medeniyetimize uygun bir şekil verilmelidir. Son olarakta helal gıda erdemli ve bilinçli neslin yetişmesinde büyük etkendir.Bu konuyada aileler çok dikkat etmelidir. Rabbim böyle ideal bir aile ve örnek bir eğitim ortamı nasip etsin inşaAllah.Selam ve dua ile…
Abdurrahman Sevgili
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort