Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
ZARURATI DİNİYYE VEYA ZARURATI HAMSE 2
Tarih: 22-07-2022 00:02:00 Güncelleme: 22-07-2022 00:02:00


Bir önceki yazımızda zarurat-ı diniyyenin beş temel hak olduğunu, yüce Allah’ın koruması altında bulunduğunu yazmış, bu beş temel değerden din ve can üzerinde kısmen durmuştum. Allah katında din sadece İslam’dır. Yüce Allah’ın kulları olarak, O’nun mülkünde ve nimetleri içerisinde yüzerken, O’na isyan etmek, O’nu tanımamak, nimetlerini görmemek nasıl bir nankörlüktür anlamak mümkün değil. Din dediğimiz, Yüce Mevla’nın koymuş olduğu kuralların bütününe uymakken, bu kutsal kuralları uygulayıp ebedi saadeti elde etmekken, nankörlük edip süfli ve dünyevi arzuların peşinde koşmak büyük bir akılsızlık ve gaflettir. Halbuki Cenab-ı Hak, bizim O’na kulluk edip koyduğu dini kuralları korumamızı istemiştir. Ayrıca Rabbimin Yarattığı bütün canların da korunmasını istemiş, aksinin Allah’a isyan olduğunu hatırlatmıştır. Can cinayetleri ve haksız yere insanın kanına girmek; çok büyük bir itaatsizlik, isyan, acımasızlık ve dareyn bedbahtlığıdır. Yüce Allah, bütün talimat ve fermanları için elçiler ve kitaplar göndermiş ve uyarılarda bulunmuş, Allah’ın yarattığı canı haksız yere hiç kimse alamaz demiştir. Ancak bu talimatlarına rağmen, insanların inkar, gaflet, hırs ve isyanını görüyor ve yaşıyoruz. Küresel ve kitlesel kıyımı, kısmen bireysel kıyımı ve vahşeti anlatmıştım. Kan davalarından kadına; sağlık personeline, öğretmenlere, trafik canavarlarına, insanların genel olarak yaşadıkları öfkeye bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Kitlesel ve bireysel bütün cinayetler ve dini kurallara isyanın temeline baktığımız zaman, dünyevileşme ve dünya hırsının yattığını müşahede ediyoruz. Başkasının malını elde etmek, menkul ve gayrimenkul mal varlıklarına göz koymak ve sonunda bu emelini gerçekleştirmek   için her yolu meşru görme sonucunu doğurmaktadır. İşte pek çok cinayetin temelinde bu emeller yatmaktadır.

 

Mal canın yorgasıdır diye Anadolu’da kullanılan bir söz vardır. Alın teri ve göz nuruyla elde edilen mal, can gibi değerlidir. Cihad konusu anlatılırken üç çeşit cihattan bahs ediyoruz: Söz ile yapılan cihad, buna tebliğ, irşad, davet ve “Emri bil maruf nehyi anilmünker” de diyoruz. Can ile yapılan cihat ise düşmanla yapılan savaştır. Mukaddes değerler uğruna bedenen ve fiilen yapılan cihattır. Üçüncü cihat şekli ise konumuz olan mal ile yapılan cihattır. Allah yolunda malın harcanmasıdır. Saf Süresi 11.ayette Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: ” Sizi azabı elimden kurtaracak bir ticaret bildireyim mi?” diye sorar ve 12. ayette ise cevaben şöyle buyurmaktadır: ”Allah’a ve Resul’üne iman etmeniz ve Allah yolunda malınızla ve canınızla cihat etmenizdir. ”Azabı elim olan   Cehennem azabından kurtuluşumuz, ancak mal ve can ile yapacağımız cihada ve Cenab-ı Hakla yapacağımız bu ticarete bağlıdır. Malımızı ve canımızı Allah yolunda harcamamız, bizim için yapılacak en büyük ve en karlı ticarettir. Ebedi saadetimizin garantisidir. Bu ayette candan önce malın zikredilmiş olması çok anlamlıdır, malın kıymetini anlatmaya kafidir. İşte bu kadar değerli olan malın haksız yere alınması, gasp edilmesi Rabbimin yasaklarındandır ve koruması altındadır.

 

Dünyaya baktığımız zaman, anlaşmazlıkların, zülüm, sömürü, haksızlık ve cinayetlerin çok önemli bir kısmının dünya malı ve menfaatler nedeniyledir. Tarih boyunca toprak, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri için yapılan savaşları saymakla bitiremeyiz. Petrol, altın, madenler, doğalgaz, sular… en önemli varlıklar olup ülkeler arasında vuku bulan kavgaların, savaşların, sömürü ve işgallerin ana nedenidir. Her zaman güçlü ülkeler, zayıf ülkeleri işgal edip sömürmüşler, zenginliklerini ele geçirmişlerdir. Günümüzde ABD ve diğer güçlü ülkeler, dünyanın bütün varlıklarını elde etmek için her türlü zülüm ve işgal hareketini kendilerine meşru bir hak olarak görmektedirler. Yüce Allah’ın verdiği haklarla yetinmeyip herkesin malına saldırırlar. İsyan, inkar, büyük bir hırs, insanlık dışı metod ve cinayetlerle her şeye saldırırlar. Çin’de, İngiltere ve Fransa’da hep bu şekilde davranmışlardır tarih boyunca ve elan devam etmektedirler. Irak’ta, Suriye’de ABD’nin ve diğer ülkelerin varlığı hep bu güç ve hırs anlayışıyladır. Rusya ve Ukrayna’nın savaşı da bu konuya bir başka örnektir. Rusya’nın toprağı olağanüstü genişlikte olmasına rağmen, Kırımı, Ukrayna’yı vd coğrafyaları iltihak etme peşinde. Bu örnekleri arttırmak mümkün.

 

Bir başka açıdan olaya bakalım. Kul hakkına riayet eden insanlar her dönemde olduğu gibi hiç dikkat etmeyen veya kasıtlı bir şekilde insanların  mallarını gayri meşru bir şekilde zimmetine geçiren insanlar da  vardır. Hem de oransal olarak çok daha fazladır bunlar. Fert olarak insanlar da aynen zalim devletler ve süper güçler gibi başkasının hakkına çok rahat bir şekilde girebiliyorlar maalesef. Hak yeme şekilleri dönemlere ve çağlara göre farklı farklı olmuştur. Kimisi çaktırmadan, kamu imkanlarını, makam ve mevkilerini kullanarak hak yerler, kimisi rüşvet ve ihtikar yoluyla, bir başkası gasp veya hırsızlıkla ya da ticaretinde kandırarak, yalan yanlış beyanlarla bulunarak kul hakkına girerler. Allah’ın koruyun dediği ve emniyet altına aldığı malı, başkasına ait kişisel mülklerini ve diğer mallarını gözünü kırpmadan, Allah’tan korkmadan ve hiç utanmadan alıp kullanabiliyor, çoluğuna çocuğuna yedirebiliyorlar. Köylerde olsun şehirlerde olsun hak yeme örnekleri çok fazladır. Komşunun diğer komşunun bahçesine izinsiz girmesi, hayvanını otlatması bile bir hak yeme çeşididir. Başkasının hayvanına, toprağına, bağına bahçesine zarar vermek kul hakkına girmektir. Haraç toplamak, baskıyla para almak için çeteler kuranlar, yol kesip gasp yapanlar, kap kaç metoduyla mal kaçıranlar… bile var. Bir bilezik için kadınları takip edip soyanlar, hatta canlarına kıyanlar bile var. Soygunları ve hak yeme çeşitlerini anlatmakla bitiremeyiz maalesef.

 

Sözlerime son verirken, dünya hırsından ve bencillikten uzak bir hayat sürmek, kul hakkına girmeyip insanlara faydalı olabilmek, zekat, fitre, sadaka ve muhtaçlara her türlü yardımı yapmak, hiç kimseye zarar vermeden, kul hakkına girmeden, kanaatkar ve şükürdar bir nefer olabilmek, sadece Allah’ın rızasını ve inayetini uman akıllı bir mümin olabilmek temennisi ve duasıyla sizleri Allah’a emanet ediyorum aziz dostlar.

 

Abdurrahman SEVGİLİ



Bu yazı 4518 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI