Son günlerde TV ekranlarından ahkam kesenlerin, boy gösterenlerin yüksek volümlü sesleri ile gerçekte bu işi bilenlerin sesini bastırdığı bir dönemi yaşıyorum. Her bağıranın dinlendiği ama daha kaç mutasyon geçireceğine karar veremeyen COVİD 19’u çok tanıdığını iddia edenler yüzünden insanların hayatları ile rulet oynamalarını da ibretle izliyorum.

Herkesin bildiği gibi Dünya Corona illeti ile mücadele ederken, hükümet yetkilileri de dünyada denenen ve sonuç alınan önlemlerle alakalı olarak yasaklar uyguluyor. Bir taraftan bu kritik süreci en az kayıpla atlatmanın hesabı yapılırken çağrılara ne vatandaşların uyduğu ne de tedbirler noktasında bir çok kurumun da uymadığını görüyoruz.

Şehrin birçok bölgesinde bazı zerzevatların Corona virüse meydan okur gibi kabadayılık taslamaları çok ciddiye almamaları çok daha büyük problemlerin yaşanacağına delalet ediyor.

Dün itibari ile yurt dışı kaynaklı bir açıklamaya göre Corona Virüs 30 çeşite evrilerek mutasyon geçirip 19 çeşidi birkaç ay içersinde 30 çeşide ulaştı. Corona Virüsün kendisinin dahi stabil olmaya karar vermediği bir atmosferde yaşanan bilgi kirlilikleri de akıllara ziyan bir tablo oluşturuyor. Hatta sokaklara yayılan vatandaşların büyük bir bölümü bu uzmanların tutarsız söylemlerine inanmadıklarını, tutarlı söylemlerin hakim olmamasından dolayı ciddiye almadıklarını açıkça dillendiriyorlar.

Mesela birkaç defa Sağlık Bakanı Sayın Koca’ya Aralık ve Ocak aylarında ülkemizin bazı bölgelerinde yaşanan yüksek ateş, ağır seyreden belirtilerin Covit olabileceği soruları yanıt bulmuyor ve kimsede dile getirmiyor. Yani daha önce bu olay yaşanmış olabilir mi soruları kafalarda. Açıkçası bende düşünüp cevap bulmayı bekleyenlerdenim.

Ya da yapılan açıklamalarda yaşlı ve kronik hastaları etkiliyor söylemi cahil özgüvenini pompalayarak  kabadayı kılıklı cahil cuhalanın kollarını sallaya, sallaya olayı Tİ’ye almalarına neden oldu.

Covit 19 havada asılı kalıyor mu, kalmıyor mu, maske takalım mı takmayalım mı gibi basit soruların yanıt bulamaması dahi tek başına ağır abilerin söylemlerinin ciddiyetine gölge düşürürken zaten bahane bulmaya çalışan cahil kesimin ekmeğine yağ sürüyor.

Velhasılı kesim tek ağızdan yapılacak sağlıklı açıklamalar, sorulara samimi cevapların verilmesi ve doğruların paylaşılması halinde manzaranın böyle olmayacağı alenen ortadadır.

Asıl soru şu tüm zamanlarda hiç bir şey olmamış gibi elini kolunu sallayarak olta atan bunca insanın sorumsuzluğu bu işi ciddi körükleyeceğe ve uzun zaman da süreceğine delalet ediyor.

Ortaya çıkan bir başka tablo ise ekmek parası. İnsanlar evde oturmak için dışarıda kazanmak gerektiğine işaret ederken bankalar ve kurumlar tam zıttı bir eylem içersinde. Yani anlayacağınız neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir sürecin içindeyiz. Alınmak istenen önlemler ile söylemleri dinlemeyen kesimlerin olduğu gözlemi vatandaşın Sürü bağışıklığı düşüncesini çok daha önce kabul ettiğini gösteriyor. Belki toplumun tümü bunu kabul etmiyor olabilir ama sokaklardaki kesim bunu kabullendiklerini apaçık gösteriyor.

Sözün özü şu: Şu Covit illeti bir kişi tarafından Dünyanın başına bela edildi. Demem o ki bu mücadele ya toplumun tüm katmanları ile beraber verilir ya da işin sonu hiç hoş değil. Zira bilgili ve donanımlı insanlara ihtiyacımız var, başı ayrı, kıçı farklı oynayanlarla bu iş yürümez.

Covid dile gelse ve sorsak sonun ne olacak diye eminim ki uzman diye ekranlara çıkanlara sorun her haltı biliyorlar, kaç mutasyon geçireceğimi onlar söylesinler, ben hala karar vermedim diye yanıt alacağımız bir atmosferde sağlıklı bilgi en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir.