Türkiye de ilk çek kullanma tarihi olarak bilinen, 1914 yılından bu yana yasallaşan ve 1885 yılında Osmanlı Maliye Bakanlarından Kazazyan Agop paşadır. Esnaf’a büyük kolaylık olsun diye, alış veriş te çek kullanmaya ta Osmanlı zamanında sınırlı olarak kullanılmaya başladığımız çek, dünyada ilk kez 22 Nisan 1959 da Londra Nicholas Vanacker İngiliz vatandaşına ödenen hamiline yazılı bir çekti.

İşin aslına bakıldığında gerçekten piyasada büyük iş yapan firmaların eskiden olduğu gibi şuanda bile kağıt para taşıma derdinden kurtulmak için, daha hızlı ve kolay olsun diye ESNAFLARIN genelde tercih ettiği güvenilir ve yazılı bir kağıt sistemi olarak görülmekte.

Zaman öylesine hızlı akıp gitmekte, artık küresel çapta ekonominin büyümesi ile, uluslararası firmalar ile iş yapma ortamının yaygınlaşması, esnafları daha büyük riskler alma ortamına itmiştir.     Büyük çaplı bir firmanın ÇEKLERİ KARŞILIKSIZ çıktığında, ona bağlı iş yapan diğer bütün küçük firmalar, zincirleme etkisi ile beraber batar giderler. Bunun vebali kime..? ne olacak…? yıllarını vermiş zavallı esnaflarım, bir çırpıda yok olup gidecekler.

Bununla ilgili 2020/Haziran ayında Ak Parti tarafından hazırlanan ve ekonomide bazı alanlarda düzenlemeler içeren ” Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı K.H.K’ de Değişiklik Yapan Kanun teklifi” TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Ak parti millet vekillerinin imzasını taşıyan (7226 Sayılı Kanun) torba yasa düzenlemesinde çek kanununda düzenlemeler yapıldı. Buna göre;  5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç (3) üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini (% 10’nu) alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş (15) eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç (3) ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin (%10’nun) ödenmediği takdirde, alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde, ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

Esnafın şikayetleri üzerine, mahkemeye intikal eden bazı olaylarla ilgili yerel mahkemelerin vermiş olduğu “Resmi belgelerde sahtecilik suçu” ile ” Nitelikli Dolandırıcılık Suçu” Yargıtay tarafından da isabetli olduğuna dair kararlar verilmeye başlandı.    Sözüm ona gerçekten hiç bir geliri olmayan ve kağıt üzerinde gelir bağlamına uygun olarak hiç bir ön araştırma yapılmadan bazı şahıslara verilen çeklerin piyasa da esnafı ve vatandaşı çok ciddi bir şekilde sıkıntıya koyduğunu. Kimi sıkıntıların aile dramlarına kadar yansıdığına şahidiz. Bazı bankalar eskiden cadde ortasında kurulan masalarda Kredi Kartı dağıttıklarına şahidiz. Şimdilerde daha profesyonelce imkanlar sağlanarak vatandaşa ödeyemeyeceği miktarda krediler sağlanmakta olduğuna şahidiz. Bunu meşhur bir söz ile bağlamak istiyorum. “Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiç bir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.”(Albert Einstein) sözü Hayat Kitabımız Kur’anı kerimde de (Araf Süresi: 164-165 Ayetler) kötülere karşı çıkılmadığı için toplumca helak olan bir çok kavimlerin hakikatleri ile doludur.    Velhasılıkelam günümüz kötüleri artık sanal ortamda “Sanal İmzalar” ve sanal kağıtlar ile kandırmaya çalışıp ESNAFIMIZI zor durumda bırakanların önü açılmamalı, gerekli cezalar ağırlaştırılmalı ve bunun önüne geçmek için Mersis (Merkezi Sistemler) kurulup, sanal ortamda da dikkatli bir şekilde takip edilmelidirler.