Koronavirüs hastalığı başdöndürücü bir hal aldı. Çin’de çıktığı ilk zamanlarda herkes farklı senaryolar üreterek bu işin arkasında ABD var diyerek meseleyi biyolojik bir savaşla ilişkilendirmeye çalıştı.

Çin’in bu durumundan faydalanmak isteyen uluslararası güçler ve özellikle ABD ise bu işi ekonomik bir çıkar haline çevirerek Çin’i adeta çöküşe sürüklemek istediler.

Çin hükümeti de ciddi bir durumla karşı karşıya olduğunun farkındaydı ve en sert önlemleri almaya başladı. Bu önlemler çoğu zaman dünya medyasında Çin’in despotizmini gösteren uygulamalar olarak servis edildi.

Ancak hastalığın çıktığı bölgenin yoğun nüfuslu ve büyük bir üretim merkezi olması hasebiyle dünya ile ilişkiler neticesinde bu hastalık dünyaya yayılınca rüzgar tersinden esmeye başladı.

Durumun değişmesiyle üretilen senaryolar da değişmeye başladı ve aslında bu hastalığın Çin hükümeti eliyle ortaya çıkarıldığı ve Çin’deki bir çok fabrika sahiplerinin orayı terkederek fabrikalarını ucuz bir maliyetle Çin hükümetine bırakmak zorunda kaldıkları diellendirilmeye başlandı.

Durum ne olursa olsun ve ister bu hastalık insan eliyle ortaya çıkarılmış olsun ister doğal yollarla insanlara bulaşmış olsun netice itibariyla bu hastalık insanlık için büyük bir kırılma noktası haline gelmiştir.

İnsanın başına gelen bir çok musibet kendi eliyle ortaya çıkarılmış olmasa da kendi elleriyle yaptıklarının bir cezası olduğu hususu Kur’an’ı Kerim’de sürekli vurgulanan bir durumdur.

Son yıllarda üretilen kurgu yapımı filmlerde sürekli insanlığın bir tehdit altında olduğu vurgulanmakta ve hep insanlığı kurtaran kahramanların var olduğu işlenmektedir.

Salgın haline gelen bu hastalık kurgu ürünü filmlerin bile hayal edemeyeceği bir hal almış ve modern zamanın efendisi olduğunu iddia eden bir çok devletin sistemini çöküş noktasına getirmiştir.

Modern dönemde geliştirilen bunca teknolojinin bile aslında bu durumda çaresiz kaldığı ortaya çıkmıştır.

Öbür tarafta yokluğu ve kıtlığı tarihin bir efsanesi olarak gören ve hayatı hep ihtişamlı bir yaşam şeklinde telakki eden modern insan, bu hastalık neticesinde neye uğradığını şaşırmış durumdadır.

Artık gizli bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu anlamış olan bu mağrur insan bütün sosyal ilişkilerini bitirme noktasına getirmiş ve asla tükenmez dediği her şeyin aslında hemen bitebileceğini fark etmiş ve dönen çarkların tamamının durabileceğini idrak etmiştir.

Bu hastalık vahşet ve barbarlığı her tarafa yayanlar ile onlara destek olanların, destek olmayanların da sessiz kalmarının bir cezası olarak modern ve mağrur insanın ihtişamının bir görünmez hastalığa kurban gidebileceğinin bir kanıtı haline gelmiştir.

Ayrıca insanların kendi kabuğuna çekilmesine ve herkesin kendini fark etmesine vesile olduğu gibi var olan nimetlerin sayısız olduğunu, insanın her an ölümle burun buruna olduğunu, aslında etrafımızda fakir ve muhtaç insanların ne kadar da çok olduğunu, öldürülen onca masum insanın da aslında masum birer can olduklarını ve ölümün sadece fakirler için değil zenginler için de acı bir gerçek olduğunu anlamamıza vesile olmuştur.

Allah’ı kendi hayatı dışına iten modern insan bu durumu anlamakta zorluk çekmektedir. Zira var olan mevcut duruma o müdahale etmediyse neden bu hale gelindiğine anlam verememektedir.

“Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir.”