Cumhurbaşkanımızın hayat ve hareket mefkuresinin İslam dünyasına ve Dünyanın ıslahına yönelik olduğu kanaatini taşıyorum. Dolayısıyla bu Külliyenin BİN odalı hali ancak bu harekete ev sahipliği yapar diye düşünüyorum, başka bir ifadeyle günümüz dünyasını Çankaya’dan idare etmenin mümkün olamadığına inanlardanım.

Külliye bu haliyle çalışmaya müsait uygun bir fiziki ortam niteliğini taşıyor, hayırlı olsun, ama Külliyeye alınan elemanlar onun yükü altında kakacak kapasitede midir? Değil midir? İşte bu yönü düşündürücüdür.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu haliyle vekil seçiminde “dar bölge” seçim yöntemini getirmediği Meclis zayıf durumda olduğundan sistem tek kanatlı yürüyor, bir an evvel bu eksiğini tamamlamak lazım, korku, endişeye mahal vermeden “eyalet sistemini” tartışmamız lazım.. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlık müessesini ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulunu faydalı hale getirmek lazımdır diye düşünüyorum. Konu çok geniş dolayısıyla ben yazının başlığı seviyesinde konuyu ele almaya çalışacağım.

Sayılarını bilmediğimiz Cumhurbaşkanları başdanışmanları ne iş yapıyorlar? Bunu bilmek vatandaş olarak hakkımız değil mi?

Ülke yönetimine ve hayata ne tür katkıları oluyor?

Çalışırken amaç devlet ile millet arasında kronikleşmiş sorunları çözmek midir? Yoksa Reis’e hoş gelen raporları sunmak mıdır?

Bu soruları çoğaltmak mümkündür ama cevaplarını almak zor.

Bu devlet sistemimin geleceğe uymayan iki kusuru var;

“Biri İslam hukuku ile barışık değildir,

Diğeri Kürt meselesini konusunda sınıfta kalmıştır.”

Ben de diyorum ki bu iki meseleyi Reis’e bütün açıklığıyla arz edecek kimse yok mu? Bu iki önemli alanda faaliyet gösteren Başdanışmanları yoksa hangi önemli konular üzerinde çalışıyorlar?

Bence “vardır, yoktur” cevabı üzerine başdanışman kadrosunu yenilemesinde fayda var,

Soru şu; Kürt sorunu var mı? yok mu? Sorusuna “vardır” cevabını verenler kalsın, “yoktur” diyenlerin hepsinin görevine son verilsin.

Böyle küçük sorunlarımızla boğuşup, yerimizde patinaj yapmakla 2023 hayallerini kuramayız.

Hem Kürt meselesini aklı selim çerçevesinde çözmek lazım, hem de dünyadaki Kürtleri dost olarak kazanmak lazım. Çünkü Kürtlerin çoğunluğu Türkiye’de yaşıyor, bu devlet Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de devletidir, dolayısıyla böyle doğru bir adım atmakla yükümlüyüz.

Onun için Cumhurbaşkanının yardımcılarından birinin Kürt olması, Kürtçe bilmesi lazımdır, Başdanışmanlarından bir kaçının da aynı nitelikleri taşımalarında fayda vardır.

İşte görüyorsunuz İran Devlet Başkanı Reis’i Kürt ve Sünni danışman atadı, Reis’imizin niye Kürt danışman olmasın, değil mi?

Şaka bir yana Kürt meselesi konusunda geldiğimiz son durum içler acısı, “kendin çal kendin oyna” gibi, “Kürt meselesi yoktur” deyip kendimizi aldatmanın zamanı değildir.

Verin bana bir A-4 kağıdı bir çok sorunların kaynağı olan 7 talebim var yazayım, gerekli yasal ve anayasal alt yapısını hazırlayın, bu haksızlık ortadan kalksın, rahat edelim nedesiniz?

Allah bu memleketi Türkçü ve Atatürkçü kimselerden, APO’culardan korusun, amin demeniz dileğiyle.

Vesselam.