Kimisi “Allah Allah” diyor milleti memleketi soyuyor,

Kimisi “Ata Ata” diyor dinimize imanımıza saldırıyor,

Kimisi “Demokrasi Demokrasi” diyor değerlerimizle oynuyor…Velhasıl kimisi Anıtkabir’e iman tazelemeye giderken, kimisi de İmralı’dan medet bekliyor.

Merhamet merhamet, bu ülke bu kadar zulmü hak ediyor mu?

…..

Dava, dava diyen Ak Parti teşkilatları varsa yoksa rant peşinde siyaseten vitrine oynama, ihale ve adam kayırma, rüşvet ve iltimas, devletin mekanizmasını MHP’lilerle paylaşıyorlar, her geçen gün Cumhur ittifakı kan kaybediyor. Yani halk size mecbur oldu diye bu kadar mı ileri gittiniz, gidiyorsunuz? Ak Partinin mefkuresini yerle yeksan ettiniz! İstanbul ve Ankara’yı neden kaybettiğinizi hiç düşünmüyor musunuz?

…..

Kemalistler İslam’ın değerleriyle taban tabana zıt olan bu rejimi yeşile boyatıp vatandaşa tekrar satma peşindeler.

Neymiş efendim halk ile helalleşmeleri lazımmış, bu itiraf hoş güzel de toplumun damarlarına kadar yayılan bir ur gibi genetiğimizi bozan Kemalist sistem özür dilemekle düze çıkabilir mi?

…..

Demokrasi diyorlar; Yürütme, Yargı ve Yasama üçlüsünden Meclisi zayıf ve cılız tutmak için tüm partiler müttefiktirler. Mesela dar bölge seçim yöntemiyle Yasama organı olan Meclis sağlam parlamenterlerle daha iyi işlevini yerine getirmesi mümkünken özellikle liste usulü vekil seçiminde tüm partiler müttefiktirler. O zaman da halk istediği kişiyi Meclise gönderemiyor, meclise giden de birilerinin istediği tarzda vekillik rolünü oynuyor.

……

Cumhurbaşkanı/lığının uluslar arası bir mefkuresi var, çok önemli olduğuna da inanıyorum.

Türk Devletleri Teşkilatı,

İslam İşbirliği Teşkilatı,

D-8, G-20

Birleşmiş Milletlere kadar varlığını hissettirme gibi bir hedefi var ki, bu tür oluşumlarda sesini yükseltmek, tarafını belirlemek vacibatlardandır. Ama bunu yaparken içeriyi de boş bırakmamak lazım.

Bu gün teşkilatlarda para pul bir değer haline gelmişse, meclis zenginler kulübü duruma düşmüşse, fırsatı bulan para toplama peşine düşüyorsa ki bunu bürokratlar ve hatta bazı kayyumlar dahi dert edinmiş ve ona göre mülki sahasını idare ediyorsa, vay halimize, vay halinize!

Birileri 70 yıl boyunca hiç utanmadan, usanmadan bu ülkeye “Atatürk Türkiye’si” deyip bu halka laiklik adına yemedikleri halt kalmadı, nice nice zulümler yaşandı, yaşatıldı, 6 ok’lu parti aslında halktan özür dilemekle birlikle kendini feshederse  tarihe altın harflerle önemli bir not bırakabilir, şu Kemalizm bu ülkenin önünde bir takoz gibi duruyor.

Aslında şu demokrasi dedikleri “çoğunluğun dediği olur” meselesine de bir çare bulmak lazım. Seçmenden, iman, edep, haya uçmuşsa bunun seçeceği vekilden ne çıkar?

İslam’ın değerleriyle yoğrulmamış bir insan hangi ölçülerle doğruyu, yanlışı bulacak? İşte görüyorsunuz, özgürlüğü Allah’a meydan okuma gibi algılayan, sokakta başı boş gezmekle eşdeğer tutan sokak serserileri yetişti.

Medine sözleşmesi yapılırken Müslümanlar azınlıktı,

Kusdü şerif fethedilirken Müslüman azınlıktı,

Cumhuriyet öncesine kadar Diyarbekir’de Müslüman azınlıktı, ama huzur vardı, barış vardı, insanlık vardı. Çünkü İslam hukukunda herkesin hakkı mahfuzdur. Edepsiz ve zalimler hariç, onlara hoş görü olamaz, çünkü toplum onlardan rahatsız.

Onun için gelin korkmadan, ürkmeden, ilahi adalet şemsiyesinde anlaşalım dünya ve ahiretimiz mamur olsun diyorum, ne dersiniz?

Bu ülkeye bu kadar zulüm fazla!

Benden söylemesi!