Bugun...


Mehmet Ali ABAKAY

facebook-paylas
Tarihten Bugüne Esfel Bahçeleri -3-
Tarih: 28-02-2024 00:01:00 Güncelleme: 28-02-2024 00:01:00


Yer yer görülen eski yapılar da sahiplerinin göç etmesi ya da yapıları terki sebebiyle harap olmuş, geride bazalt duvarlar, geçmişin tanıklığının parçası konumundadır. Esfel Bahçeleri’ne nazır yerleşim alanlarının gecekondulaşmaya açılımı sonrası bu mimarî doku, Diyarbakır Kalesi’nin sur alanlarındaki yapılaşmanın önüne geçmemiştir. Bunun nedeni de sur diplerindeki gecekonduların bir kısmının Esfel Bahçeleri’nde ekili alanları bulunanlara ait oluşudur.

 

Sıklıkla görülen ve şehirde her yaz rastlanan ishal vak’alarının bir sebebi de Esfel’deki sebzelerin atık sularla sulanmasıdır. Yaklaşık beş yıldır, alt yapı çalışmalarının tamamlanması ile atık suların bir kısmı ortadan kaldırılmıştır. Yine de yer yer bu atık sularla sulamanın yapıldığı bilinmektedir.

 

Denilebilir ki Dicle’ye sıfır noktada bulunan Esfel Bahçeleri’nin atık sularla sulanmasının önüne geçilemez mi? Şehir alt yapısının bağlı olduğu Dicle’den alınacak suyun da bir farkı olmadığı için Dicle Suyu kullanılmamıştır.

 

Esfel Bahçeleri’nin turizme açılmayışı da sorgulanabilir. Güvenlik gerekçesi ile bu bahçelerin turizme kazandırılması uzun zaman söz konusu olmamıştır. Esfel Bahçeleri’ne nazır Sem’anoğlu Köşkü (Gazi Köşkü), yakın zamanda turistik çehre kazanmıştır. Bunu diğer dinlenme ve turistik yapılar izlemiştir.

 

Kırklar Tepesi -Ben buna dağ demiyorum, dağ denilmekten uzaktır-Esfel Bahçelerine tümüyle hakîm bir yerdedir. Bu tepenin uzun zaman NATO Üssü olarak kullanıldığını, genç kuşak bilmekten uzaktır. Bu üssün kapatılmasından sonra atıl duran tepe, özel bir kuruluşa kiralanmıştır.

 

Esfel Bahçeleri’nin turizme kazandırılması amaçlı kimi projeler ortaya çıkartılmış ise de bu projeler hayata geçirilmemiştir. Bu projelerin hayata geçirilmesi gerçekleştirildiğinde Esfel Bahçeleri’nin değeri artacak ve şehrin turizm alanı olacaktır.

 

Ne yazık ki çoğu zaman siyasî argumanlarla bu alanın canlandırılacağı söylense bile projeler hayata geçirilmedikçe bir şey söylemek oldukça güçtür. Çünkü günümüzde projelere dayandırılıp kurtarılması plânlanan Diyarbakır Kalesi’nin durumu göz önünde iken, Esfel Bahçeleri’nin turizme kazandırılması mümkün görülmemektedir. Ben, Esfel Bahçeleri’nin hakkında folklorda yer alan kimi manileri, söylenen musıkî eserleri, şiirlerde yer alan örnekler üzerinde durma yerine Esfel Bahçeleri’nin dünden bugüne uzayan hikâyesi’ni ele almak istedim.

 

“Mardin Kapı” denince akla şu mani gelmez mi? “Mardin Kapi şen olur/ Dibi değirman olur/ Buralarda yar seven/ Mutlaka verem olur “

 

Bazen tanıdık bir ses Esfel Bahçeleri’nden bahseder:“Esfel Bahçası’na attılar beni”

 

Bu Celâl Güzelses’tir, söylediği eser, “Muratgilin Damından Atlayamadım” ağıtıdır. Ne yazık ki ağıt olan bu eser, okunduğu zaman hüzün egemen olması gerekirken, dinleyenlerin alkış çalması, tempo tutması bir türlü anlaşılamamıştır, anlaşılmaktan uzak bir husustur.

 

Umarız ki dünün kaybolan güzellikleri, Esfel Bahçeleri’nde tekrar canlanır, dünü tam anlamıyla canlandıramazsak bile elimizde mevcut bilgilerle, elli-altmış yıl öncesini yaşayanların rehberliği doğrultusunda Esfel Bahçeleri’nde nostaljiyi yaşarız.

 

Belki o zaman çevreye dair güzellikleri tekrar hayata geçirebiliriz. Şehrin faunası-florası tekrar canlanır, faunası eski özelliğine döner. Elliyi aşkın kuş türünün yaşadığı Esfel Bahçeleri, ekolojik yapısına döndürülebilir.

 

Yaptığımız bir televizyon programında ele aldığımız Esfel, şehrin ekolojik yapısının şehre yakın olmasına rağmen hala korunabildiği başlıca alanlardan biri olarak söz konusudur. Konu uzmanları, Esfel’in gecekondulaşmaya, şehrin imara kapalı yönüyle ekolojik yapısını tüm olumsuzluğa rağmen diğer alanlara göre hala muhafaza etmektedir.

 

Kum şeftalilerini yeniden yiyebileceğiz, Leylası E’reb Kara Höbür dutları tadacağız, Esfel Bahçeleri’nin gölgesinde tadı unutulmuş karpuzları bir öğle sıcağında serinletmek için güneşe bırakacağız, Dicle’de çocuk boyunu aşan balıkları görebileceğiz.

 

Ne diyelim? Gönlümüzden geçen bu, kalbimizden geçen bu!..

İlk Yayınlanma Tarihi: 23.05.2010



Bu yazı 1251 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI