Bugun...


İhsan Yaşar

facebook-paylas
Osmanlı Devleti -Kavalalı M. Ali Paşa – Türkiye (6)
Tarih: 13-11-2020 00:02:00 Güncelleme: 13-11-2020 08:39:00


Yazımıza kaldığımız yerden yazmaya devam edelim.                                                                                      

1828 – 1829 Osmanlı-Rusya savaşı; İngiltere, Fransa ve özellikle Rusya’nın Yunanistan’a bağımsızlık verilmesi isteklerinin II. Mahmut tarafından ret edilmesi üzerine, gizliden bir araya gelerek zaten “Hasta Adam” olarak gördükleri Osmanlı İmparatorluğunun topraklarını kendi aralarında taksim etmek üzere anlaşmışlardı. Kendi aralarında bizim tabirle ; “İyi Polis”, “Kötü Polis “ rolünü paylaşarak, kötü polis rolünü Rusya’ ya vererek gizliden anlaştıkları planlarını uygulamak üzere Rusya’ ya Osmanlı Devletine saldırma startını verdiler.                                                                      

1828- 1829 Rus – Osmanlı savaşı Rusya’nın Balkanlar ve Kafkasya üzerinden Osmanlı topraklarına saldırması ile başlamış oldu. Eflak’ a girerek, Bükreş, Dobruca, Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşatarak işgal etti. Kafkas cephesi üzerinden de Ahıska, Ardahan, Posof, Erivan, Kars, Erzurum’ u işgal etti. Osmanlı Devletinin bazı komutanları kendi kişisel bilgi, beceri ve cesaretleri ile bazı cephelerde büyük kahramanlıklar gösterseler de, Osmanlı Devleti tarihinin en büyük yenilgilerinden birini almaktan kurtulamadı. Hatta yenilgiden ziyade büyük bir hezimet yaşadığını söyleyebiliriz. 2 Temmuz'da 25.000 askerlik bir Rus ordusu, Balkanları boydan boya geçerek, Burgaz'ı ve Sliven'i de teslim alarak,28 Ağustos'ta Edirne'ye kadar ilerleyen Rus ordusu, İstanbul'u işgal etmesine sadece 68 kilometrelik bir mesafe vardı. Ruslar batıda Edirne, doğuda ise Erzurum’ a kadar ilerleyerek, işgalle devam ettiler. Bu işgal durumu karşısında adeta eli kolu bağlı olan Osmanlı İmparatorluğu barış istemek zorunda kaldı.10-21 Temmuz 1774 tarihinde Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devletinin en fazla toprak kaybettiği antlaşma Edirne Antlaşmasıdır. Prusya, İngiltere ve Fransa’nın araya(!) girmesi ile Padişah II. Mahmut; 14 Eylül 1829'de Rusların bu ilerlemesini durdurmak için koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
 Bu anlaşmanın birinci maddesi, bu savaşın sebepleri arasında birinci sırada yer alan, Yunanistan’a bağımsızlığının verilmesi ile kalmadığı gibi, Balkanlarda ve Kafkaslarda Osmanlı Devletinin egemenliğine bir daha geri dönülmeyecek şekilde son verilmiş oldu. Hani deriz ya; ” Tarih tekerrürden ibarettir! ” , işte, tarihe ve beyinlere nakış edilmiş bu veciz sözün bir yerde ispatını bugün yine aynı coğrafyada, aynı devletlerle, aynı sorunları, çokta farklı olmayan gerekçelerle yaşamaktayız. Dün,” Hasta Adam “ dedikleri Osmanlının yerine bugün de, Osmanlı bakiyesi üzerinde kurulmuş bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devletini koymaktadırlar. Dün Rusya, İngiltere, Fransa, Prusya (Almanya) ve daha sonra kısmen müdahil olan ABD ‘ de vardı, bugün de aynı devletlerle birilikte; İsrail, Çin, Avrupa Birliğinin bazı ülkeleri ve bunların;  Mezopotamya, Arabistan ,(Ortadoğu) ,Afrika, Balkanlar ve Kafkasya coğrafyasında birinci ve ikinci dünya savaşlarında kurdurdukları kukla devletlerin başına getirdikleri tasmalı, besleme devletlerin sözüm ona liderleri (!) var.  
Zaman geçse de sömürgeci emperyalist devletlerin amaçları değişmez, değişen sadece amaçlarına artık hizmet edemeyeceklerini anladıkları yıpranmış, tükenmiş, halkına ve coğrafyasına iktidarda kalmak için her türlü “İhaneti” yapmış ve yapmaktan çekinmeyen sözüm ona, atanmış kukla idarecilerdir… Şimdi; Osmanlı Devletinin, Ruslarla yaptığı 16 maddelik Edirne Antlaşmasının önemli bazı maddelerini sizinle paylaşalım.            

 1-) Yunanistan’ın bağımsız bir devlet olarak tanınması.                                                                            

 2-) Eflak –Boğdan ve Sırbistan’ a özerklik –otonomi verilesi.                                                                                

 3-)Osmanlı Devleti, Rus ticaret gemilerine Boğazlarda geçiş hakkının tanınması.                                                  

4-)Osmanlı İmparatorluğu, Rusya İmparatorluğu’ na savaş tazminatı ödememeyi kabul etmesi.                                                                             5-) Osmanlı Devleti, Çerkesya üzerindeki tüm haklarını ve Kuban Irmağı ile Bzıb Irmağı arsındaki Karadeniz kıyı kontrolünü Rusya’ ya devretmesi.  
7-) Çerkesya da ki Anapa ve Sucuk –Kale (şimdiki Novorossiysk ) liman / kaleler dışında, Poti limanı, Ahıska ve Ahilkelek’ in Rusya’ ya bırakılması.   
8-) Rusların işgal etikleri Osmanlı Devletine ait toprakların bir kısmını Osmanlı Devletine geri vermesi. ( Nasıl bir geri vermeyse!)  
9-) Yunanistan ‘ a Mora, Attik, yarımadaları ve bu yarımadaların çevresindeki tüm adalar ile kuzey Sporadlar, Ege’nin ikinci büyük adası olan Eğriboz dâhil olmak üzere,  irili ufaklı yüzlerce ada Yunanistan’ a verilmesi… 
10-) Osmanlı topraklarındaki Müslüman tebaaya ait bir kısım malların bedelli olarak, göstermelik bir miktar tazminatı Yunanistan’ın ödemesi… vs  
Sözüm ona, Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında yapılan bu antlaşmada aslında Yunanistan’ın ismi vardı ama kendisi fiili hiçbir zaman yoktu. Neden derseniz? Çünkü Osmanlı İmparatorluğunun muhatabı, Yunanistan değildi, Yunanistan’ ı bahane ederek, Osmanlı Devleti parçalayıp kendi aralarında bölüştürmek için durumdan vazife çıkaran, o zamanın üç büyük devleti olan Rusya, İngiltere ve Fransa’ydı. 
Tıpkı bugün de Irak, Suriye, Libya,  Ak deniz, Ege… vs de olanlar gibi… Yine Fransa’nın koçbaşlığında AB ülkeleri, Rusya, ABD ve bu devletler adına vekâleten savaşan bazı kukla Bölge Devletleri (!) ve profesyonel katil paramiliter çeteler…                                                                            Bugün; dünyanın onlarca yerinde leş kargaları gibi mazlum halkların başlarına / başımıza üşüşen sömürgeci emperyalist devletlere karşı büyük bir mücadele veren devletimizi sürekli eleştirip, laf sayanlar, ne işimiz var orda bura da diye ahkâm kesenler, nedense; binlerce kilometre öteden den gelip bölgemizi sadece ekonomik olarak sömürmekle kalmayıp her türlü haksızlığı, zülüm ve ölümü pervasızca işleyen sömürgeci emperyalist devletlere ve onların işbirlikçi kuklalarına tek bir laf etmiyorlar veya karınlarından konuşuyorlar, kusura bakmayın bence bu kişiler ya hiç tarihten ders almamışlar ya da hem kel hem de foduldurlar…                                                                                                                        

Konumuzun Osmanlı – Rus savaşı olmadığını biliyorum, bir Osmanlı Paşa’sı olan M. Ali Paşa’nın Osmanlı Devletine isyan ettiği yıllarda, Osmanlının askeri, ekonomik, siyasi ve idari açıdan ne durumda olduğunun resmini çekmek ve bu resimden üzerinden bir durum tespiti yaparak günümüze uyarlamaktır…        
Selam ve Dua ile.
Devam edecek. 

 



Bu yazı 5179 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI