Eskilerden duyardık 2-3 gol yenilen maçlardan sonra "yenildik ama ezilmedik" cümlelerini. 90'lı yılların sonu, 2000'li yılların başında hem kulüp hem milli takım bazında umut veren Türk futbolunun, şu an yine başladığı noktaya dönerek yenildik ama ezilmedik dönemlerini yaşadığını görüyoruz.TFF'nin bağımsızlığı tarıtışması, kulüplere dayatılan yabancı sınırlaması ve buna benzer birçok sorun Türk futbolunun adeta çöküşünü hazırlıyor. Peki bu ortamda liglerimizin marka değeri ne kadar konuşulabilir?
Çöküşün başlangıcı elbette ki 2022 yılına dayanmıyor. Son 10-15 yıldır gelinen noktada takımlarımızın Avrupada daha ilk turlarda 3.sınıf takımlara elenmesi, son 10 yılda 5 defa şampiyon olan takımımızın Avrupada son 38 maçta sadece 4 galibiyet alabilmesi bu çöküşün en büyük göstergesi.
Şimdi geriye doğru dönüp bakıyorum ülkede bağımsız bir federasyonumuz ne zaman oldu, futboldan anlayan futbolun içinden gelen bir federasyon başkanı ne zaman oldu diye? Tam aksine; siyasete göbekten bağlı, futbolu bilmeyen, kuralları uygulamayan, uygulayamayan, futbol dışı her işle uğraşan kişiler bu çöküşün hızlanmasında etkili oldu.
Tabii bu çöküş yetersiz olacak ki şimdi de anlamsız yabancı kuralı dayatması takımları sahada hesap yapmaya zorladı. Hiçbir takımın istemediği ve adeta zorla dayatılan, sınırların kaldırıldığı futbol coğrafyasında her takım kulübede oturup hesap kitap yapmaya başladı.
Çöküş sadece TFF yönetiminde mi? Elbetteki hayır. İşbilmez kulüp başkanları yöneticiler de bu çöküşün bir numaralı sorumlularıdır. Bugün Türk futbolunun köklü Anadolu külüpleri 2.lig, 3. lig, Amatör liglerde mücadele ediyorsa bunların 1 numaralı sorumluları kulüp başkanlarıdır. Sırf parası olduğu için kulübün başına gelen, futboldan anlamayan yöneticiler sayesinde bu kulüplerimiz borç batağında. Kimi kulüplerimiz tesislerinin elektrik doğalgaz paralarını ödeyemezken kimi kulüplerimizin tesislerinde yemek dahi çıkmıyor.
Türkiyede futbol külüpleri kanunu değişmediği sürece, her başkan kendi döneminden sorumlu olmadığı sürece, hesap soran olmadığı sürece bu çöküş de devam edecek, her seçim döneminde koşulsuz eski yönetimi ibra eden delegeler de bu çöküşteki sorumlulardan biri olacaktır.
Bir de bu işin marka değeri var ki son yıllarda çokca konuşulur. Tabii bir ülkenin en üst ligi sürekli göz önünde olduğu için marka değeri de en üst ligden baz alınır.
Peki bu marka değerini kimler neler oluşturur. Hiç bir piyasası olmayan bir Türkiye süper ligine milyarlarca lira vererek marka değeri oluşturulur mu, bu iş sadece naklen yayın ihalesinde verilen parayla mı ölçülür?
Kulüpler, futbolcular, hakemler, stadyumlar, taraftarlar bu işin neresinde. Elbette ki bu bileşenler liglerin marka değerini yükseltmesi adına oldukça önemli. Bugün baktığımızda stadyuma maç izlemeye giden taraftardan, evinde maç izleyen taraftara kadar insanları memnun olduğu bir tek konu varmıdır, süper ligde yaşanan hakem hatalarının canlı verilmeyen alt liglerde ne kadar fazla olduğundan federasyon yetkililerinin haberi varmıdır, maçların bu denli kötü stadyumlarda ve zeminlerde oynandığından haberleri varmıdır? Bunlar ve niceleri liglerimizin marka değerini oluşturan etkenler. Peki, bu konularla ilgili bir girişim, veya bu sorunları çözebilecek bir akıl var mı? Elbetteki yok. Sonuç; futbol izleyicisini stadyumdan uzaklaştırdılar şimdi sırada tv izleyicilerini futboldan uzaklaştırma çabalarında.
mercurecasino poker siteleri slot oyna oleybet
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
başakşehir escort ikitelli escort güneşli escort kayaşehir escort bağcılar escort esenler escort eyüp escort güneşli escort kumburgaz escort topkapı escort