UEFA Pro Lisans, yani UEFA'nın antrenörlük lisansı. Bu diploma mevcut en yüksek antrenörlük sertifikasyonudur ve sırasıyla UEFA'nın 'B' ve 'A' lisanslarının elde edilmesi sonucunda kazanılır.

Bir antrönör bir Avrupa ülkesinin lig sisteminin en üst düzeyinde bir futbol kulübünü 12 haftadan fazla yönetmek istiyorsa o antrenörün UEFA Pro Lisans diploması olması zorunludur.

TFF bünyesinde antrenörlerin iki talimatı var: ‘Teknik Adamların Statüsü/Çalışma Esasları’ ve ‘Teknik Adamların Eğitimi/Sınıflandırılması.’ Talimatlarda geçen ana lisans kategorileri ise şu şekilde:

1 -UEFA Pro Lisans

2 -UEFA A Lisans

3 -UEFA B Lisans

4 -TFF Grassroots C Lisans

5 -TFF Grassroots Gönüllü Liderlik.

Bir antrenörün Uefa Pro Lisans'ı alabilmesi için her şey mükemmel ilerlediğinde, hiçbir sene kaybı yaşamadan istenilen çalışma şartlarını yerine getirdiğinde bile en az 14 yılın geçmesi gerekiyor. 

Durum böyle olunca ülkemizde her şeye kısa yoldan ulaşma çabası olduğu gibi diplomaları da mevzuata uydurma çalışmaları hız kesmiyor. Dolayısıyla diploması olmadığı halde yedek kulübesine bir UEFA Pro lisanslı hocanın oturtulmasıyla antrenör sorunu çözülüyor. Denetleyen bir kurum var mı, hesap soran var mı, En önemlisi UEFA Pro lisansı olan antrenörler neden buna göz yumuyor, bunu neden kabul ediyor anlamak mümkün değil.

Başakşehir'in başında olan Emre Belezoğlunun diploması yok. Alma gibi bir niyeti de yok. Süper ligde çokça maça çıkan Çağdaş Atan, yine şu anda süper ligde çoğu takımın başındaki antrenörler İlhan Palut, Ömer Erdoğan, Francesco Farlioli gibi isimler şu anda kursta. Yani onlarında yok.

Bu antrenörlere her şey serbest. Sözleşme yapabilir, takımı maça hazırlayabilir, takımı maça çıkarabilir, yayıncı kuruluşta teknik direktör olarak ismi yazılabilir, maçı kenardan yönetebilir sadece 1 şeyi yapamaz yayıncı kuruluşa maç öncesi ve sonrası konuşamaz ve basın toplantısına katılamaz.

Bu kadar hak hukuksuzluğa karşı her şeye izin veren TFF'nin sadece basın toplantısına izin vermemesini de ayrı bir skandal olarak görüyorum. Madem her şeyi görmemezilkten geldin ben Karagümrük hocasının maç sonunda söyleyeceklerini merak ederim, Emre Belezoğlu takımını nasıl hazırladı maçlarını nasıl kazandı bunları anlatmasını, bunları dinlemek isterim. Bunlar da görmezden gelinemez mi?

Slaven Bilic'in Türkiye'de çalıştığı süre içerisinde söylemiş olduğu çok güzel bir söz var: "Bilgili İnsanların yetkisi yok, yetkisi olanların bilgisi yok" diye. Tam da Türkiye'yi, içinde bulunduğumuz TFF'nin liyakatsız ortamını özetleyen bir söz.