Bugun...


Kutbettin Akdemir

facebook-paylas
HAYATIN ÖTESİNDEKİ HAYAT AHİRET-2-
Tarih: 21-06-2021 00:01:00 Güncelleme: 21-06-2021 00:01:00


Allah gökleri ve yeri hakkın yerini bulması ve herkese hiç haksızlığa uğratılmaksızın kazandığının karşılığının verilmesi için yaratmıştır.

Fatiha suresinde hatırlayacağınız gibi ahiret hayatından “Yevmu’d-Din” olarak söz edilmiştir. Yani ahiret ceza ve mükâfat günüdür. Başka her şeyin olduğu gibi o günün de sahibi Allah Teala’dır.

Habeşistan’a hicret eden ilk Müslümanlar, uzun bir ayrılık ve hasretten sonra Medine’ye dönmeye başlamışlardı. Sevdiklerine kavuşmanın, Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) mübarek yüzünü dünya gözüyle bir kez daha görmenin, eski dostları ile kucaklaşmanın sevinci içerisinde idiler. Medineli Müslümanlar da özlem giderme heyecanı ile yanıp tutuşuyor ve İslam’ın bu aziz davetçilerinin Habeşistan hatıralarını dinlemek istiyorlardı.

Hz. Peygamber (s.a.s.)“Habeş diyarında gördüğünüz ilginç olayları bizimle paylaşabilir misiniz?” dedi muhacirlere. Muhacirlerin genç olanları hemen “Elbette ey Allah’ın Resulü!” dediler ve anlatmaya başladılar. Anlattıkları hatıralarda birisi de şuydu:

Biz bir gün otururken yaşlı bir rahibe, başının üstünde su testisi taşıyarak yanımızdan geçti. İleride bir gençle karşılaştı. Genç yaşlı rahibeyi arkasından itti. Kadıncağız düştü ve su testisi de kırıldı. Kadın yerden kalktı gence yönelerek şöyle dedi: "Ey zalim! Allah kürsüyü kurup gelmiş geçmiş herkesi huzurunda topladığında, eller ve ayaklar konuşup yaptıklarını anlattıklarında, Allah’ın huzurunda benim hâlimle kendi hâlinin nasıl olduğunu öğreneceksin! Bana yaptığın zulmün ne demek olduğunu bileceksin!"

Allah Resulü burada söze girdi ve şöyle dedi: “Rahibe doğru söylemiş, rahibe doğru söylemiş. Zayıfların güçlülerden hakkını alamadığı bir toplumu Allah günahlarından arındırıp nasıl temize çıkarır?”

Kardeşler!

Ahiret “İsrafil’in Allah’ın emriyle kıyametin kopması için sûra ilk defa üflemesinden ikinci defa üflemesine; daha sonra cennetliklerin cennete, cehennemliklerin cehenneme girmelerine kadar olan zaman” veya “sûra ikinci kez üfürüşten başlayıp ebedî olarak devam edecek olan zaman” demektir. (DİA; Ahiret Maddesi, I, 543.)

İnsanın ölümü ile ahiret hayatı başlamış olur. Hadis-i şeriflerde kabrin ahiret duraklarının ilki olduğu belirtilmiştir.

إِنَّ الْقَبْرَ أَوَّلُ مَنَازِلِ الآخِرَةِ فَإِنْ نَجَا مِنْهُ فَمَا بَعْدَهُ أَيْسَرُ مِنْهُ وَإِنْ لَمْ يَنْجُ مِنْهُ ، فَمَا بَعْدَهُ أَشَدُّ مِنْهُ

“Kabir, ahirete giden yoldaki konaklama yerlerinden ilkidir. Kişi ondan sağ salim kurtulursa sonrası daha kolay olur. Eğer kurtulamazsa ondan sonrası daha çetin gelir.” (Tirmizi, Zühd, 5.)

Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber (sas) şöyle dua ederdi: “Allah’ım, kabir azabından da cehennem azabından da sana sığınırım.” (Buhari, Cenaiz, 87)

O hâlde ahirete inanmak mümin olmanın temel şartlarından birisidir. Bakara Suresi'nin “الم” diye başlayan ilk sayfasında takva sahipleri şu şekilde anlatılır:

“Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler, ahiret gününe de kesinlikle inanırlar.”

Buradaki kesinlikle diye tercüme ettiğimiz وَبِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُون

ifadesine dikkatlerinizi çekmek istiyorum:

İman esaslarından birisi olan ahiret hakkında hiçbir şüphe ve tereddüt içerisinde olamayız.

 

Öte yandan müşriklerin hacılara su ikram etme ve Kâbe’yi onarmayı ahirete iman ve Allah yolunda cihat etmekle bir tutmaları karşısında Kuran-ı Kerim:

أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَجَاهَدَ فِي سَبِيلِ اللّهِ لاَ يَسْتَوُونَ عِندَ اللّهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

“Ey müşrikler! Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Harâm’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihat edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Hâlbuki onlar Allah katında eşit değillerdir.” (Tevbe,9/19) buyurmuştur.

Aziz Kardeşlerim!

Kuran-ı Kerim’e ve sünneti seniyyeye baktığımızda ahirete imanın salt sözden ibaret kalmaması gerektiğini anlıyoruz. Ahirete iman insanı daima hayırlı işler peşinde koşmaya, Allah yolunda cihat etmeye, kötülüklerden kaçınmaya, hak ve adaletten yana olmaya vb. güzel davranışlara sevk etmelidir.

Hadis-i şeriflerden birkaç örnek vermek isterim:

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi ya hayır söylesin ya da sussun.”(Ebu Davud, Edep, 123)

“Allah’a ve ahiret gününe inanan asla içki içilen sofrada oturmasın! “Allah Mekke’yi mukaddes kıldı. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişinin Mekke’de kan dökmesi ve Mekke’nin ağacını kesmesi helal değildir.” (Buhari, İlim, 37.)

Değerli Arkadaşlar!

Var oluş ancak öteki dünyanın varlığı ile anlam kazanabilir. Ahiret inancımız ümidimizi yitirmeden hayat mücadelesini vermemizi sağlar. Acılarımızı hafifletir, zor durumlara katlanmamızı temin eder.

Bir kutsi hadiste;

“Ben salih kullarıma hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği nimetler hazırladım.” (Müslim, Cennet, 2.) buyurulmuştur.

Hz. Peygamber’e (sas) “Müminlerin en akıllısı kimdir?” diye sorulduğunda “Ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonraki hayatı için en güzel şekilde hazırlanan kimsedir.” (İbnMace, Zühd, 31) şeklinde cevap vermiştir.

Cenab-ı Hak bizleri ölümden sonraki hayat için en iyi şekilde hazırlanan kullarından eylesin. Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir kimsenin hayal bile edemeyeceği nimetlere kavuşmayı nasip eylesin. (Amin)

Bitti..



Bu yazı 5238 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI