Bugun...


Yasin Güler

facebook-paylas
Türkiye'nin Geleceğinde Büyük Oyunlar: Devlet ve Milletin Rolü
Tarih: 04-07-2024 00:02:00 Güncelleme: 04-07-2024 00:02:00


 

Türkiye, tarih boyunca stratejik konumu ve zengin kültürel mirasıyla birçok uluslararası güç odağının dikkatini çekmiştir. Bu topraklarda fitnenin eksik olmaması, tarihi gerçekler ışığında şaşırtıcı değildir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yana, Batı'nın kaybettikten sonra geri alamadığı tek yer Türkiye olmuştur. Bu durum, Türkiye'nin jeopolitik önemini ve tarihsel direncini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Tarihten Günümüze Stratejik Hamleler

Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren, Türkiye'nin stratejik önemini kavrayan Batılı güçler, bu coğrafyada çeşitli oyunlar oynamışlardır. Sevr Antlaşması ile Anadolu'nun parçalanması planlanmış, ancak Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı, bu oyunu bozmuştur. Sevr Antlaşması ile parçalanma tehdidiyle karşı karşıya kalan Türkiye, Lozan Antlaşması ile bağımsızlığını perçinlemiştir. Bu, dış güçlerin oyunlarını bozma konusunda tarihi bir ders niteliğindedir. Benzer şekilde, Soğuk Savaş dönemi boyunca Türkiye, hem NATO üyesi olarak Batı'nın hem de coğrafi konumu nedeniyle Sovyetler Birliği'nin yakın takibinde kalmıştır. Bu dönemde de Türkiye, çeşitli dış müdahale ve baskılarla karşı karşıya kalmış, ancak milli iradenin gücüyle bu oyunları bozmuştur.

Günümüzde Devletin Rolü

Günümüz dünyasında da benzer stratejik hamleler ve oyunlar devam etmektedir. Türkiye'nin, Suriye'de Esad rejimi ile anlaşma yoluna gitmesi ve ABD'nin bölgeden çıkarılmasını istemesi, büyük güçlerin dikkatini yeniden bu coğrafyaya çekmiştir. Mossad’ın devreye girdiği iddiaları, bu bağlamda değerlendirildiğinde hiç de şaşırtıcı değildir. Bu tür müdahaleler, sosyal medyada vatanperverlik adı altında servis edilse de, perde arkasında büyük oyunların oynandığı açıktır. Bu olaylarda yakalanan kişilerin hem çete hem de taciz başta olmak üzere birçok suç kaydının olduğu ve aynı oluşumun içinde olmaları ise tesadüf değil, bu düşünceyi doğrular niteliktedir.

Örneğin, Gezi Parkı olayları sırasında çeşitli suç kaydına sahip kişilerin ön saflarda yer alması, dış güçlerin ve iç mihrakların bu tür olayları nasıl manipüle edebileceğinin bir göstergesidir. Aynı şekilde, 15 Temmuz darbe girişiminde de benzer unsurların rol aldığı görülmüştür. Bu tür olaylar, devletin oyun kurma ve bozma konusundaki yeteneğinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

Milletin Bilinçlenmesi

Dikkat çekici olan ise, ahlaksız olarak nitelendirilen topluluklar, çoğu LGBT'ye ve PKK'ya karşı taplanamamalarına rağmen hatta, çoğu zaman haklı ülke politikalarında dahi hükümet için bir araya gelemeyen bu güruhun, bir anda bayrak için nasıl toplanabildiğidir. Bu, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Büyük oyunların sahneleniyor olabileceği gerçeği, akıllardan çıkarılmamalıdır. Tarihte de benzer şekilde, dış güçler tarafından provoke edilen iç karışıklıklar ve toplumsal bölünmeler, ülkenin zayıflatılması için kullanılmıştır.

Toplumsal bilinçlenmenin ve milli şuurun önemi, Kurtuluş Savaşı'nda ve Cumhuriyet'in kuruluşunda kendini en iyi şekilde göstermiştir. Bugün de benzer bir bilinçlenmeye ihtiyaç vardır. Sosyal medyanın ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması, dezenformasyonun ve manipülasyonun daha da kolaylaşmasına yol açmıştır. Bu nedenle, milletimizin bilgi kirliliğine karşı daha dikkatli ve sorgulayıcı olması gerekmektedir.

Gelecek Nesillere Sorumluluğumuz

Bu nedenle, çocuklarımıza sahip çıkmamız ve onları bilinçli bireyler olarak yetiştirmemiz, geleceğimizin güvencesi olacaktır. Eğitim sistemimizin, gençlerimizi milli ve manevi değerler ışığında yetiştirmesi, onları dış güçlerin oyunlarına karşı daha dirençli kılacaktır. Unutulmamalıdır ki, dış güçlerin etkisi altında kalmadan, milli birlik ve beraberlik içinde hareket etmek, ülkemizin bekası için elzemdir. Tarihimizden aldığımız derslerle, geleceğe daha güçlü ve kararlı adımlarla yürümeliyiz.

Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde eğitim sistemindeki eksiklikler ve milli bilincin zayıflaması, imparatorluğun çöküşüne zemin hazırlamıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında ise, Atatürk'ün önderliğinde yapılan reformlar ve eğitimde milli bilincin güçlendirilmesi, Türkiye'nin modernleşme sürecini hızlandırmıştır. Bugün de benzer bir yaklaşım benimsenmeli, genç nesillerimizin milli şuurla yetiştirilmesi sağlanmalıdır.

Stratejik Öneriler

Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunların farkında olmalı ve milli çıkarlarımız doğrultusunda stratejiler geliştirmeliyiz. Devletimiz, oyun kuran ve bozan bir yapıya kavuşmalı; milletimiz ise bu oyunlara gelmeden, bilinçli ve uyanık bir şekilde hayatını sürdürmelidir. Osmanlı'dan günümüze uzanan tarihsel birikimimiz ve milli mücadelemiz, bu coğrafyada ayakta kalabilmemizin teminatıdır. Bu bilinçle hareket ettiğimiz sürece, hiçbir dış gücün oyununa gelmeden, Türkiye'yi daha aydınlık yarınlara taşıyabiliriz.

Dış politikada daha bağımsız ve güçlü bir Türkiye için, milli çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmeli, uluslararası arenada etkili stratejiler geliştirmeliyiz. İç politikada ise, milli birlik ve beraberliği güçlendirecek adımlar atmalı, toplumsal kutuplaşmayı azaltmalıyız. Tarihten aldığımız dersler ve milli mücadelemizin bize öğrettiği değerlerle, Türkiye'yi daha güçlü ve dirençli bir ülke haline getirebiliriz.



Bu yazı 678 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI