Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Ümmet-i Muhammed’in Yeniden Dirilişi ve Toplumsal Değişim Üzerine Düşünceler
Tarih: 07-06-2024 00:03:00 Güncelleme: 07-06-2024 00:03:00


 

Bugün Müslümanların yeniden ümmet bilincine erişmesi ve bir araya gelerek kardeşlik ruhunu yeniden canlandırması gerektiği bir dönemdeyiz. Bu hedefe ulaşmak için, ümmeti zayıflatan ve toplumsal değişimi olumsuz yönde etkileyen sebepleri doğru bir şekilde tespit etmek ve çözüm yolları geliştirmek zorundayız. Örneğin, bir insanın vücuduna mikrop girdiğinde ateşi yükselir; burada ateş sadece bir belirtidir, asıl sebep mikroptur. Ateşi düşürmek yerine mikrobu yok etmek gereklidir. Aynı şekilde, bugünkü Müslüman toplumlarının bu hale gelmesinin en önemli sebebi, tevhidi yani Allah’tan başka ilahın olmadığını ve Allah’ın hâkimiyetini unutmaları, kalplerine dünya sevgisi ve ölüm korkusunun girmesidir. Bu sebeplerden dolayı kanunlarını, ahlakî değerlerini, geleneklerini, sanatlarını, giyim kuşamlarını ve müziklerini değiştirdiler. Allah’ı değil başkalarını hâkim makamına koydukları ve hayatlarında bağlı kalacakları esasları insanlardan aldıkları için bu hale geldiler.

Bu gerçeği göremeyenler, asıl sebebi tespit edemezler. Örneğin, bir toplumda ahlak bozulmuşsa ahlakı düzeltmeye çalışırlar, içki ve kumar gibi günahlarla mücadele ederler, giyim kuşam değişmişse bununla uğraşırlar. Toplum sporla, müzikle aldatılıyorsa bunlarla mücadele ederler. Oysa bunlar sebep değil sadece sonuçtur.

Yahudilerin kutsal kitaplarında Allah onlara şöyle hitap eder: “Ey İsrailoğulları! Musa ümmeti size verilen görevi yapmadınız, yeryüzünde cihad etmediniz, haramlara engel olmadınız, iyiliği emredip kötülükten men etmediniz. Her yaş ağacın altında zina ettiniz, gördünüz seslenmediniz. İşte bunlardan dolayı sizi milletlerin arasında bölüştüreceğim, paramparça edeceğim, üzerinizden kılıç kalkmayacak.” Allah’ın dediği gibi oldu ve Hazreti Musa’dan bugüne kadar, yaklaşık 3200 senedir parçalandılar ve sürekli kıyımlara uğradılar. Kurdukları iki devlet Asur ve Babil hükümdarları tarafından yıkıldı ve Romalı generallerin kıyımlarından geçirilip paramparça oldular. Allah, kendi hükümlerine uyulmadığında ne olacağını gösterdi.

Kur’an’da bize: “En hayırlı ümmet oldunuz” buyurduğu gibi, İsrailoğulları’na da; “Ey Yahudiler! Sizi âlemlere üstün kıldım” dediği halde, sonra onlardan o şerefi çekip aldı. Demek ki Allah, layık olunmadığında ve verilen görevi yerine getirmediğinde o şerefi geri alabilir. Onlardan sonra Emeviler, Abbasiler, Fatımiler gibi değişik devletler bu sancağı taşıdılar. Bu sancağı taşımaya layık olmayanlardan görevi alarak başkalarına verdi. En son Osmanlı’ya kadar geldi. Osmanlı, bu sancağı şerefle taşıyarak vazifesini yaptı. Fakat son asırlarda görevini yapmaz olunca onlardan da bu görevi çekip aldı. Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlubiyetimizin sebeplerinden birisi budur. Ancak onlar bu ikazları ve Allah’ın toplumlara uyguladığı yükseliş ve çöküş yasalarını unuttular. Bunun üzerine çöküş gerçekleşti.

Ümmet, Allah’ın görevlendirdiği, yeryüzünden sorumlu, adaleti sağlamakla görevli olan topluluk demektir. Allah bize ümmet demekle “dünyanın lideri olmakla görevlendirilmiş, farzları yerleştirmek, haramları ve zulümleri kaldırmakla sorumlu olan, yeryüzünde olan bitenden mesul olan topluluksunuz” demiş olmaktadır. Bu nedenle Allah, “parçalanmayın” buyurur. Ulus devletlerine bölünmeyin, gücünüzü kaybedersiniz ve Allah’ın size vermiş olduğu vazifeyi yerine getiremezsiniz. Size verilmiş olan vazifeyi gerçekleştirebilmeniz ancak ümmet olunca mümkün olabilecektir. Ulus devletlerinin hiçbiri Allah’ın verdiği vazifeyi tek başına yerine getiremez. Ne Türkiye, ne İran, ne Arabistan ne de bir başkası bu vazifeyi tek başına gerçekleştirebilir. Bunların hepsi bir araya gelmeden Allah’ın vermiş olduğu vazife yerine getirilemez. Allah bizi ikaz etmişti ama anlamadık.

 

Ümmet de aynı şekilde oldu; yeryüzünde güç ve kuvvet bizim elimizdeydi ve Allah’ın dediği oluyordu. Ancak ümmetin kıymetini bilmeyen nesiller gelince Allah da verdiği şerefi geri aldı. İlahi yasalara uymaz ve kendi kafamıza göre işler yaparsak, altı ay değil, altı yıl değil, altmış sene geçer ama bir arpa boyu yol alamayız. Toplumsal değişimin ilahi yasalarına uymak zorundayız. Aksi takdirde, ümmetin dirilişi mümkün olmayacaktır. Allah’a emanet olun.



Bu yazı 4967 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI