Bugun...


Mehmet Emin Özer

facebook-paylas
Geçmişten Günümüze Eğitimde Ortaya Çıkan Farklar
Tarih: 18-10-2021 00:01:00 Güncelleme: 18-10-2021 00:01:00


Her doğan birey yaşayacağı toplumda toplumun  bilgi birikimine ulaşıp yeni bilgiler üstüne koyma hedefiyle yaşamına başlar. En azından toplum olma normu bunu gerektirir. Bu yüzden eğitimde, sosyal hayatta ve diğer alanlarda sürekli bir değişim meydana gelir.

Özellikle eğitimde teknolojinin gelişmesiyle birlikte ders araç gereçleri, müfredat ve okulun fiziki yapısı ile birlikte okula ulaşımda değişimler yaşandı.

Eskiden;

Duvarları taştan örülmüş, küçük iki penceresi, gıcırdayan bir kapısı, tebeşir tozlarıyla kaplanmış bir kara tahtası olan küçük ama şirin bir sınıfımız vardı. Dört kişinin sığmaya çalıştığı sıramız, üstünde bizden öncekilerin izlerini taşıyan masamız, tahtanın yanında bizim için bir hazineden farksız olan  sınıf dolabı ve önünde ihtişamıyla duran öğretmenimizin masası dururdu.

Sınıflarda kara tahtalarımız vardı. Tebeşirin tozuyla dolardı tahtanın her tarafı. Bu tozla birlikte bilgiyi de yutardık.

Okul açıldığında masaların üstünde kitaplarımız yoktu. Önceki öğrencilerden kalan kitapları alır kullanır, eksik kalan kitapları da kırtasiye kırtasiye dolaşıp bulabildiklerini satın alırdık. O kitaplar  bizim için çok değerliydi. Kokusu bile farklıydı her nedense. Bizim için tek basılı kaynak olan bu kitaplara gözümüz gibi bakardık. Zira o kitapları bir sonraki yıl kullanacağımız kitaplarla takas ederdik.

Öğretmenimiz vardı. Anneydi, babaydı, sığınılacak limandı  bizim için. Duruşunu, yürüyüşünü ve bakışını takip edip bir şeyler öğrenirdik. Kızması bile bizim için bir hayat dersi niteliğindeydi. Duyduğumuz saygıdan dolayı okul dışında da onu görünce kendimizi toparlar, yanlış bir şeyler yaparız korkusuyla saklanmaya çalışırdık. Toplumda da öğretmene büyük saygı duyulurdu. ”Eti senin kemiği benim” söylemi öğretmene duyulan güven ve verilen değerin bir tezahürüydü aslında.

Her yerde okul yoktu.Kimimiz komşu köydeki üç dört kilometre uzaklıktaki okula yaya olarak gidip gelirdik. Soğuk demeden, sıcak demeden, daha yaşı küçüktür demeden  ebeveynlerimiz gönül rahatlığıyla bizi yolcu ederdi okula. Bir saatlik yolda; çevreyi, doğada yaşayan canlıları ve gökyüzünü inceler, hayatın zorluklarını yaşayarak öğrenirdik. Bize bu yol sıkıcı ve uzun gelmezdi. Bazen yolda gördüğümüz bir hayvanı inceler, bazen oyun oynar bazen de arkadaşlarımızla okulda öğrendiklerimizi birbirimize anlatarak geçerdi yolculuğumuz.

Ayda bir ancak elimize bir hikaye kitabı geçerdi. Öğretmenin verdiği bu hikaye kitabı bizim için çok değerliydi. Önce kitaptaki resimlere dakikalarca bakar sonra okumaya başlardık. Sadece hikayeyi okumuyorduk Bizzat o kitabın bir parçası olup olayları zihnimizde yaşıyorduk adeta. Dakikalarca hayal dünyasında gezinirdik. Taki birisinin seslenmesiyle kendimize gelebiliyorduk.

Peki, günümüzde;

Akıllı tahtalarımız var. Tek tuşla internet ağı üzerinde istediğimiz bilgiye ulaşabiliriz artık.

Okul açıldığında ders kitapları masaların üstünde öğrenciler için hazır halde bulunuyor. Soru bankaları, özel kaynak kitapları, akıllı cep telefonları, bilgisayarlar, etüt merkezleri, özel eğitim veren internet siteleri ve özel ders veren öğretmenler  öğrencinin eğitimine destek olarak ulaşılabilir seçenekler olarak duruyor.

Yeteri kadar öğretmenlerimiz var artık. Çeşitli iletişim araçlarıyla istediğimiz zaman ulaşabilmekteyiz.  Hak ettiği değerden biraz uzaklaştırılmış olmalı ki öğrenci üzerinde ki etkisi ve toplumdaki saygınlığı azalmış durumdadır.

Her tarafta okullarımız var artık. Özel araçlarla, servislerle çocuklarımız sıcağı, soğuğu, ve hayatın zorluğunu görmeden okulun kapısına bırakır kapıdan alıyoruz.

Çocuklarımızın onlarca set şeklinde hikaye kitapları var artık. Lakin zorla okutturmaya çalışıyoruz. Ellerinde kitaplar yerine tabletler, hayallerinde ise masal kahramanları yerine oyun karakterleri kendine yer edinmiş vaziyette.

Evet, imkanların çoğalmasıyla bilgiye ulaşmanın, eğitim araç gereçlerinin, konforun ve eğitim seviyesinin arttığını görüyoruz. Bunun yanında kitap okuma alışkanlığı ve isteğinin, öğretmene verilen değerin, çevre etkenlere duyulan güvenin azaldığını net bir şekilde görmekteyiz.

Velhasılıkelam, teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesiyle birlikte diğer alanlarda olduğu gibi eğitimde de değişimler olacaktır ve olmak zorundadır. Bu elimizde olmayan bir durumdur. Önemli olan bu değişimleri kontrol altında tutup değerlerimize, güzel alışkanlıklarımıza ve kıymetlilerimize zarar vermeyecek şekilde yönlendirebilmektir. Ancak, bu şekilde toplum olarak hem ilerlemiş oluruz hem de bizi biz yapan değerleri korumuş oluruz.

Selametle kalın.

 

 

 

 

 



Bu yazı 3723 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI