Eskiden çocukları eğitime veya zanaata gönderirken söylenen bir deyim vardı. Eti senin kemiği benim. Bu deyim günümüzde yanlış bir şekilde anlaşılıyor bazı kesimlerce. Şöyle ki, ebeveynler çocuğu öğreticiye teslim ederek üstüne düşen bütün sorumluluk ve görevi yapmış olduğunu düşünerek çocuğun takibini bırakmak gibi yanlış bir yanılgıya kapılıyor. Bazen de bu deyim çocuğu öğreticiye verirken ister döv, ister söv, istersen de sev ama adam et gibi son derece yanlış bir şekilde de algılanıyor. Aslında bu deyim öğretmene veya ustaya çocuğun eğitimi için eğitim anlamında ne gerekiyorsa yapması için verilen bir yetkiyi ifade eder. Bu verilen yetki de öğreticiye duyulan güvenin bir tezahürüdür.
Öncelikle şunu bir netleştirelim. Bir çocuğun iyi bir eğitim alabilmesi için en başta ebeveynlerin öğreticiye yani öğretmene güvenmesi gerekir. Toplumda öğretmene verilen değer ve duyulan güven artıkça o toplumun geleceği olan çocukların iyi bir eğitim alma olasılığı da o kadar artar. Bu güveni tesis etmek ancak eğitimdeki bütün paydaşların üstüne düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesiyle gerçekleşir. Bu paydaşlardan kritik öneme sahip olan öğretmenlere ve ebeveynlere kısaca bir değinelim.
Bu paydaşlardan olmazsa olmazı olan öğretmenlerimizin belli başlı bazı özelliklere sahip olması gerekir. Bunlar:
– Çağın gerektirdiği donanıma sahip olması
– Hayatın her alanında kutsi olan bu mesleğe helal getirecek davranış ve tutumlardan uzak durması
– Öğrencilerine ve toplumdaki diğer bireylere rol model olduğunun bilinciyle hareket etmesi
– Ebeveynlerle iletişim kanalını açık tutup işbirliği içerisinde olması
–Yaptığı işi severek yapması gerekir.
Eğitimde öğrenci üzerinde öğretmenden sonra en çok etkili olan paydaş ebeveynlerdir. Bu nedenle ebeveynlerin;
– Öğretmene güven duyması
– Süreç içerisinde ortaya çıkabilecek olumsuzluklar karşısında çözüm odaklı olması
– Çocuğun eğitimi için öğretmenin istediği görev ve sorumlulukları yerine getirmesi
– Her çocuğun farklı yetenek ve özellikte olabileceğini düşünerek çocuğunu başka çocuklarla karşılaştırmaktan uzak durması
– Çocuğun her dediğine inanıp öğretmeni suçlayıcı davranışlardan uzak durması
– Her öğretmenin farklı eğitim ve öğretim metodunu kullanabileceğinin farkında olması
– Eğitim ve öğretimin uzun bir süreç olduğu bilinciyle hareket edip sabırlı davranması
– Öğrencinin bulunduğu ortamda öğretmenle ilgili eleştiri veya yargılayıcı ifadelerden uzak durması gerekir.
Evet, çocuklarımız bizim göz bebeğimizdir. Çocuklar ebeveynler için ne kadar değerliyse öğretmenler içinde o kadar değerlidir. Hiç bir öğretmen öğrencisini kendi evladından ayıramaz, ayırmamalıdır. Kendi evladına nasıl bir eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyorsa, aynı hassasiyeti kendi öğrencisi içinde gösterir, göstermelidir. İşte bu hassasiyet, öğretmenlik mesleğini diğer mesleklerden ayırıp farklı bir meslek haline getiriyor.
Ebeveynlerin öğretmenlere güven duyup onlara destekte bulunması çocuklar üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır. Unutmayalım, çocuklar büyüklerinden öğrendikleri davranışları sergilerler. Şayet öğretmenler ve ebeveynler görev ve sorumluluklarını yerine getirirse, şu an toplumda kaybolmuş olan öğretmenlik mesleğinin değerini ve saygınlığını bir kaç yıl sonra tekrar kazandırmış olacağız.
Selametle kalın.
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort