Yaratılan her insan farklı özelliklere sahip olarak dünyaya merhaba der.
Doğal gelişim sürecinde fiziki yapısı, ruhsal dünyası, yetenekleri, olaylara bakış açısı gibi özelliklerle bireyler birbirlerinden farklılaşmaktadır. Bu farklılık doğumdan itibaren bir döngü içerisinde devam eder.
Çocuğun doğduğu çevre, yetişme şartları, aile yapısı, aldığı eğitim gibi faktörler bilişsel ve duyuşsal farklılıklara zemin hazırlayan etkenlerdir.
Birbirinden farklı olan, her birisi başka bir özelliğe sahip olan bireylerin akademik başarısı, yetenekleri ve sosyal hayattaki davranışları belli başlı kıstaslara göre anlamlandırılıp değerlendirilir.
Kıstas yapılırken o toplumdaki deneyimler, yaşanmışlıklar, davranışlar ve değerler baz alınarak bilimsel ve geleneksel yöntemlerle bireyler değerlendirmeye tabi tutulur.
Bu değerlendirmede kullanılan yöntemlerden bir tanesi de kıyastır.
Kıyas dediğimiz kavram mukayese etmek, karşılaştırmak olarak anlamlandırılır. Dini terminolojide ise Kuran ve hadislerde bulunmayan bir çözümü, Kuran ve hadislerde benzerlerine uygun olanlarla karşılaştırıp çözmek şeklinde tanımlanır.
Kıyas günümüzde gelişim psikolojisinin ortaya çıkması ile eğitim alanında önemli bir başlık olarak gündemimize girmiştir.
Eğitim ve gelişim psikolojisinde kıyas ne derece etkili?, faydalı mı?, zararlı mı? tartışılan bir konudur.
Örneğin, toplum olarak bazen çocuklarımızın başarısını ve davranışlarını değerlendirirken kıstas olarak, kıyaslama yöntemi tercih edilir. Bu yöntem etki olarak sosyal ve psikolojik gelişim sürecindeki birey üzerinde nasıl bir etki bırakacağı iyi düşünülmelidir.
Çocuklar arasındaki fiziki özellikler, öz güven, hızlı ve girişken olmak, okuldaki akademik başarı, sportif alandaki başarı gibi pek çok özellik kıyaslanma sebebi olarak kullanılan ölçütlerdir. Bazı ebeveynlerin çocuklarını bu özelliklerle başka çocuklarla kıyaslayarak değerlendirme yapması maalesef çocuklara büyük zarar vermektedir. Böyle bir kıyaslamayı ebeveynlerin yanı sıra bazen ne yazık ki öğretmenler tarafından da yapılmaktadır.
Örneğin;
“Arkadaşın Ali derslerinde çok başarılı.”
“Zeynep hiç annesini üzmüyor, ama sen beni hep üzüyorsun.”
“Fatma sınavda birinci olmuş. Senden ne farkı var”... gibi söylemler günlük hayatta sıkça kullanılır.
Bu söylemler bazen farkında olmadan, bazen de çocukların rekabet duygusunu artırmak niyetiyle yapılsa da ne yazık ki bu durum çocuğun motivasyonunu düşürmekten başka bir işe yaramıyor.
Zira böyle bir yaklaşım en başından bir tarafı daha üstün tuttuğundan, kişinin öz güven duygusuna zarar verir. Veya rekabet duygusunu aşırı bir şekilde yükselttiğinden kişinin gücünün üstünde sanal bir performans göstermesine sebep olabilir.
Kıyaslama yapıldığında çocuk anlaşılmadığı duygusuna kapılır ve kendisini yalnız hisseder. Bu da kırgınlığa, kızgınlığa, öfkeye, küskünlüğe ve içe kapanıklığa yol açar. Ayrıca çocukta başka çocuklara karşı öfke veya nefret duygusu gelişmesine, stres oluşmasına, öz güven duygusunun zedelenmesine ve derslere karşı antipati oluşmasına sebep olabilmektedir.
Dolayısı ile kıyaslama; eğitimde, çocukların başarısını ölçerken, sosyal hayatta bireylerin davranışlarını, yeteneklerini ve akademik başarısını değerlendirirken yapılmamalıdır.
Kıyaslama yerine sebep sonuç ilişkisi ile suçlama yapmadan benzer duyguları yaşayan ve çözebilen kişiler örnek olarak verilebilir. Önüne rol model olarak konulan örneklerle kendi dünyasında bir çıkarım yapabilen çocuk daha sağlıklı ve başarılı bir gelişim sergiler.
Yaratılış itibariyle farklı olan çocuklar bu farklılıkları gereği asla kıyaslanmadan sadece kendi kişilik özelliklerine göre değerlendirilip takdir edilmelidir. Bu, eğitim ve gelişimin olmazsa olmazlarından olan öz güven ve başarının en temel alt yapısıdır.
Selametle kalın.
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort