Bugun...


Mehmet Şerif Cebe

facebook-paylas
ŞEHRİMİZ İÇİN ÖNERİLERİMİZ (4)
Tarih: 02-03-2024 00:29:00 Güncelleme: 02-03-2024 00:29:00


Bağışlayan ve acıyan Allah’ın adıyla başlarım. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun!

 

Şehrimiz Amid için yapacağımız hizmetlerin neler olabileceğiyle ilgili önerilerimi anlatmaya devam ediyorum. Özellikle, Diyarbakır’a aşkla hizmet eden, Sayın Valimiz ve Belediye Başkanı’mızdan; “Halka hizmet, Hakk’a hizmettir.” anlayışına sahip olduğuna sığınarak bu önerilerimin dikkate alınacağını ümitle bekliyorum.

 

Bu haftaki yazım Büyük Dicle Vadisi Projesi ile ilgilidir. Aşağıdaki mısralarda şairle  beraber tatlı bir hayale dalıp Asya, Afrika ve Avrupa’nın kıyılarına bir gezi yaparak dolaştıktan sonra tekrar şehrimize gelelim istedim. Böylece şiirin/sanatın ince duygu dünyasını devreye koyarak  önerilerimizin daha etkili olacağına inanıyorum.

 

Benzerim sana İstanbul, gül edalı!

Şakıyan bülbülüm sana sevdalı!

 

Kardeşiz seninle, dönersek en başa,

Nasıl da ince işlenmiş nakış her taşa:

 

Diyarbekir, İstanbul’la söyleşerek benzer yanlarının olmasından dolayı akraba olduklarını ileri sürer.

 

Yıldız konuklarımız, başucumuzda;

Sende Eyyub Ensari, bende Sa’Saa!

 

Her ikimizin de bağrımızda bizi onurlandıran konuklarımız var. Bu konuklar Allah’ın Resulü’nün has arkadaşlarıdır. İslam için kendilerini feda etmişlerdir.

 

Mayısın sonunda kurtulduk ikimiz de,

Yeşerdi çınarlar İslam’la göğsümüzde!

 

İkimiz de Mayıs ayının sonunda halkımıza zulüm yapanların elinden kurtuluşa erdik. Mayıs ayında halkımız İslam’la tanıştı ve gün be gün bağrımızda İslam fidanları yetişti ve boy verdi. Kısa zamanda bu fidanlar koca çınarlar haline geldi.

 

En gözdesiydik ikimiz de Bizans’ın,

Gönlünü kaptırmıştı bize Konstantin!

 

İkimiz de Bizans’ın gözdesiydik ve Kral bize gönlünü kaptırmıştı. Çünkü stratejik açıdan ikimiz de özel bir öneme sahiptik. Ben doğunun kapısı sen de batının merkeziydin.

 

Dolunayındır baş eser Ayasofya-i Kebir,

Güneştir bağrımı süsleyen Cami-i Kebir!

 

Bizans’ın/Haçlının büyük ve kutsal ibadethaneleri olan kiliselerimiz; en büyük camilere çevrilerek İslam’ın bizdeki simgeleri oldu.

 

Kardeşiz seninle, gül edalım,

Özellikleri ortaktır, kardeşlerin!

 

Diyarbekir İstanbul’a seslenerek; ”İkimiz de kardeşiz; çünkü bunca özelliklerimiz ortaktır.” der.

Tutulursa suyu Vadi’min; Boğaz’ın olur,

Dicle'min suyu Boğaz'ında, akar durur!

 

Dicle Vadim’deki suların önünde bir set yapılırsa vadim suyla dolar ve senin Boğazı’ndaki sularla karışmış olur. Bu da kardeş olduğumuzun kanıtı olur. Artık Dicle’min suları senin Boğazı’ndaki sularla birlikte akar.

 

Nasıl kardeş olur Vadi’n, Boğaz'ımla,

Nasıl buluşur, karışır suyun suyumla?

Dicle’m, ceylan gözlüm, delirtme beni!

Nasıl kucaklaşırsın Boğaz’ımla hayalci seni?"

 

İstanbul, Diyarbekir’e sorar: ”Benim Boğazı’mın suyu nerede; senin Dicle’nin suları nerede? Hiç böyle saçma şey mi olur? Boğaz devreye girer; “Dicle’m seni severim, beni zıvanadan çıkarma, sen sadece hayal kuruyorsun bence!” der.

 

 

Az dinler misin beni martıların yavuklusu?

Sana arz edeyim nasıl kavuştuğumuzu:

 

Dicle, Boğaz’a cevap veririr: “Beni dinlersen bu kavuşmanın nasıl olacağını anlatırım. Sabredersen, anlarsın suyunla nasıl karıştığımızı!”

 

Bu kavuşmanın nasıl gerçekleşeceğini ve sularının nasıl karışıp özlem giderildikten sonra sonunda ebeveynleri olan okyanuslarla nasıl buluştuklarını, Dicle’den dinleyelim:

 

Fışkırdı gözlerden gözyaşı suyumuz,

Birleşip ikizim Fırat’la, şat oldu gücümüz!

 

“Dedi: ”Binin gemiye!” güvenin en güçlüye!

“Durması ve yüzmesi O’nun adıyladır.” biline!  (1)

 

Demir aldırdı tersaneden seherde kutlu Nebi,

Yüzdü sırtımızda azgın dalgalarda gemi,

                                   

Buluştuk Körfez’de sedefimizle,

Çoğaldık Okyanus’ta kristal incilerle!

                         

Selamladık Belkıs’ı dolandık Yemen'i,

Kızıl’a daldık, andık korunmuş kentleri!

 

Çıkardık Yusuf ‘u Kenan kuyusundan,

Çıktık üçüzümüz Nil’le, Mısır’dan!

 

Karıştık suyuyla Ak Deniz’in, çoşarak,

Yürüdük, Ege’ye Hayreddin’le koşarak!

 

Beraber olduk Menderes’lerle, Gediz’le!

Sakarya: ”Ayağa kalk” ın dedi, bize!

 

Tırmandık Ege’yi, karşımızda Marmara!

Okuduk Çanakkale’de, şehitlerimize Fatiha!

 

Kah, Marmara’nın mavi sularındayız,

Kah, kardeşim Boğaz’ın suyuylayız!

 

Girdik kardeşim Boğaz'la kol kola?

El salladık, Çamlıca’dan Topkapı'ya!

 

(1) : Hud Suresi: 41. ayet

 

Aktık Saray’a, bak Ayasofya’dayız!

Bitti özlem, kavuştuk, işte Boğaz’dayız!

 

Demiştin ya, beni kınayarak aceleden:

“Nasıl buluşur, karışır suyun nereden?”

 

İşte kucaklaştık, gerçekleşti rüya!

Yok artık ayrılık, duysun bütün dünya!

                                           Haristani

 

Öneri bizden, yapması yetkilili büyüklerimizden; başarı ise Allah’tandır.

                                      

 

 

 



Bu yazı 2100 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI