Bugun...


Mehmet Şerif Cebe

facebook-paylas
YAMAN ÇELİŞKİ
Tarih: 26-08-2023 00:02:00 Güncelleme: 26-08-2023 00:02:00


  İnsanoğlunu derinden etkileyen, deyim yerindeyse feleğini şaşırtan, hayatını alt üst eden olay; ölüm olayıdır. Taşları yerinden söken bu acı veren dehşetli olay; en çok yakınımızda olunca bizi etkiler. Bu olayı kimileri yaşamanın, sevinçlerin sonu olarak değerlendirmiş ve korkunç, nefret edici olarak görmüş; kimileri de aynı olayı "kavuşma şenliği" olarak kabul etmiştir. Oysa ikisi de insan ve ikisinin de duygu dünyası var. O halde aynı olayla ilgili insanın değerlendirmesini farklı kılan nedir? Doğru cevap anlayış farkıdır.Örneklersek:

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor; Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.

 

                                    Yahya Kemal

 

  Bu dizelerde şair ölümü; üzerinde yaşadığımız vatandan/dünyadan ayrılışın

sebebi olduğu için katlanılamaz olarak görüyor. Bu anlayış başka şairlere göre tam tersidir: Celaleddin-i Rumi'de şöyledir:

"Bişnev in ney çün şikâyet mî küned,

Ez cüdâyîhâ hikâyet mî küned.”

  "Dinle, bu ney,  neden şikayet etmede? Ayrılışının olayını anlatarak şikayet ediyor."

İnsanın asıl vatanı cennettir. Hz. Adem ile Hz. Havva ebeveynimizin sürgün edildikleri yerdir. Neyin/ insanın bu inleyişi bu asıl vatandan ayrılık acısındandır.

  Yunus Emre de,  sözünü ettiğimiz asıl yurttan ayrılış acısıyla dünyanın/ vatanın gurbet diyarı olduğuna inanır ve gönlü bu acıyla yanıp tutuşur. Ona

göre bir insan gurbet diyarında ne kadar sevinçli olabilir ki...

  Sezai Karakoç'un dillerden düşmeyen

"Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" biçiminde adlandırılan ünlü şiirinde de şunu görüyoruz:

"Ey sevgili, uzatma dünya sürgünümü benim!"

  Dünyanın sürgün yeri olduğunu vurgulayarak bir an önce bu sürgün hayatının sona erdirlip kurtulması için Sevgiliye yalvarıyor.

  Yahya Kemal'in katlanılamaz dediği dünyadan ayrılış değil; dünyada kalış yani  asıl vatana/cennete kavuşmanın gecikmesi bu şairleri üzüyor, onlara rahat vermiyor.

  Şimdi düşünelim: Bu iki zıt görüşten hangisini benimsemiş ve de kanıksamışız? Bir yakınımız ölünce eyvah,

eyvah demiyor muyuz? Niye eyvah deyip yas tutuyoruz? Oysa asıl vatanına/ geldiğimiz yere gitmiş...  Biz demiyor muyuz ki :"Bülbülü altın kafese koymuşlar yine de ah vatanım demiş!" Kal dı ki dünya öyle altın kafes falan da değil... Bunu dünya yaşantımızda görüyoruz. O halde niye gelişine gülüyor; gidişine de ağlıyoruz? Bu yaman çelişkidir dostlar! Üzüleceğimize seviniyor; sevinmemiz gerekene de üzülüyoruz.

  Celaleddin-i Rumi, Yunus Emre ve Sezai Karakoçların sözkonusu tezi inancımızın temel kaynağı Kitabımıza da uygundur.

Kitabımız demiyor mu ki: "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için şüphesiz ki âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" (Enam:32, DİB )



Bu yazı 1406 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI