yaşadığımız coğrafyada çok sinsi ve planlı bir dizi oyunlar oynanıyor. Bu oyun ve entrikaların bölge halklarına maliyeti ve etkisi çok fazla görülmektedir.

Bugün Ortadoğu halkları sömürgeci Batı'nın birbirleri ile olan savaşlarının arenasına dönmüş durumda. Bu arenada ayaklar altında kalan bölge halkları olmuştur. Filistin Kürdistan bir çok Arap bölgesi işgal altında ve işgalci batı tarafından sömürülmektedir.

Bundan daha hazin olanı bu mazlum halklar arasında işgalci batı tarafından devşirilen bazı örgüt ve yapılar işgalci batı ile iş tutarak sözde bu mazlum halkların kurtuluşu için mücadele ettiğini  iddia ederek bu mazlum halkların işgalci batı tarafından sömürülmesinin zeminini oluşturmaktadırlar.

Bu yapılar bu mazlum halkları sömürmek için iki ana calışma alanı seçtiler birincisi bu halkları cahil birakmak ve bundan eleman devşirmek  ikincisi bu mazlum halkları fakir bırakmak ve duygularını akıllarını hipotek altına almak.

Bu pisikoloji ile mazlum halkları istedikleri gibi  yönlendirip terörize ediyorlar.

Bu sürecin ilk yansıması halkları özünden uzaklaştırıp sol jargonlu bir anlayış zemininde itirazcı  eleştirici şiddet eğilimli bir anlayış  ile çatışmacı bir kişilik oluşturuyorlar.

Bu kişilik ile kaos çatışma ve şiddet hayat buluyor. Sorunların çözümü için tarihsel birikim ve değerler hice sayılarak bu mazlum halkların iradesi dışında işgalci batı anlayışının iradesi ve isteği ışıgında halklarda taraf buluyor.

İşgalci Batı'nın İsrail'in ve ABD'nin sorunlara çözüm dayatması çözümsülüğün en koyu tonunu oluşturmaktadır.

Bu coğrafyanın mazlum halkların dan olan  Kürd halkı Osmanlının yıkılışı döneminde ki onurlu duruşu ve ihanetten beri durması işgalci batının gözünden kaçmamış ve Ogün den bu güne cezalandırılmaktadır.

Dış güçler bunu bazen yerel partnerleri ile işbirliği içinde tırnak içinde sözüm ona kürd halkının özgürlüğünün mücadelesi veren yapı ile yapmaktadırlar.

Kürd halkının kurtuluşu tabii ki özüne ve tarihsel gerçekliğine dönerek elde etmesi mümkündür. Bunun dışında ki çözümlerin dayatması ve asimilasyoncu bir yaklaşım kürd halkını zora sokacaktır.    

Bu gün kürd halkı bir açmazda ise kaos şiddet sarmalında debeleniyorsa bunun temel sebebi işgalci batı ve yerel işbirlikçilerindern dolayıdır.

Bu cumhuriyeti kurduran güçle onun yerel partneri yönetim kadrosudur. Bu yönetim kadrosu mazlum müslüman Kürd halkına reva gördüğü zulüm işkence şiddet ve asimilasyoncu tavır kürd halkını özünden uzak bir tuzağa düşürmüştür. 

Bu tuzağa düşen mazlum kürd halkı  dün karşı olduğu ve bedel ödediği işgalci batıya bugün maraba olmuş durumdalar.

Bu sözde kürd halkının kurtuluş mücadelesi veren yapılar kürd halkının özgürlüğünden ziyade kürd halkının özünden uzaklaştırıp asimilasyoncu bir dayatmaya zorlaması olmuştur.

Kürd halkı bugün gelinen noktada bu haliyle özgürlükten ve kürd olmaktan uzaklaşmış durumdadır.

Şerefli bir tarihe ve geçmişe sahip olan kürd halkı bu son dönemleri tarih kaydına geçtiğinde bu duruma en çok üzülecek olan hatta utanacak olan yine kürd halkı olacaktır.