Cumhuriyetin birinci yüzyılı biterken ikinci yüzyıla yeni bir anlayış ve vizyonla girmesi kaçınılmaz olmuştur.

Değişen dünya ve bilgiye ulaşma hızı artık insanların gizlenmiş bilgiler ve saklanmış gerçekler ile yönetilemeyeceği gerçeği karşımızda durmaktadır.

Gizlenen gerçekler faili meçhul cinayetler darbeler terörist faaliyetler kaypak kişilikler sahte kahramanlıklar gerici ve ithal yasalar "temsiliyetsiz temsilciler" ile bu halk yönetilmez.

Halkımızın değerlerine sahip çıkan halkımızın sorunlarına çözüm üreten ülke kaynaklarını halkımız için değerlendiren ülkemizi daha yaşanır bir hale getirmek isteyen yerli ve milli bir anlayış ile ikinci yüzyılda tarih sahnesinde yer almasını anlamlı buluyoruz.

Bunun için ilk yapılacak gerici ve tarihin derinliklerinde kalan halkımızın değerleri ile çelişen bu mevcut anayasadan kurtulmak zamanı gelmiştir.

Adil ve hakkaniyetli bir zeminde yeni yüzyılda başlamak gerekir.

Halkımıza ait sorunların kaynaklığını yapan bu anayasadan kurtulma sorunların çözümün de en ehemmiyetli başlangıcı olacaktır.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılın da ülke gerçekliğimiz ve dünya konjonktürüne uygun  gelişmiş bir ülke olma adımı atması kaçınılmaz olmuştur.

Ülke gerçekliği nüfusu dünyaya entegrasyonu tarihi kaynakları bilgiye ulaşmada ki gerçekliği oynanan kirli oyunları halkımızı birbirine düşüren pırovakatif eylem ve terörist faaliyetleri faili meçhul cinayetleri istihbarat örgütlerinin halkımız üzerindeki oyunları ülkeyi yönetme Erkin'in kimde olduğu kaynaklarımızın kimlere peşkeş çekildiğini halkımız bilmektedir.

Yüzyıllardır ümmetin kalbi durumunda olan Anadolu'nun çok kimlikli çok dinli çok kültürlü bir mozaik yapıda olduğu gerçeği ile hareket edilmelidir.

Bunu medeniyet inşasında büyük avantaj içerdiği bu medeniyet tahayyülünün dünyaya bir adalet göstergesi olarak ne anlam ifade ettiğini bilen işgalci batı tüm gücüyle bu ülkeyi ve halkını ifsat etmeye çalışmaktadır.

Bu bilinç ile tefekkür ettiğimizde tarihi gerçekliğimiz bize yeryüzü adaletin deki pratiğimize ışık tutacaktır.

Batı tarihi kirli kanlı ve sömürge anlayışı ile doludur. Çok uzak değil daha birçok insanın şahit olduğu sırf renginden dolayı insanları nasıl yüzyıllarca köle olarak kullandıklarını biliyoruz.

Kadına bakış açısını biliyoruz. Sonrasında özgürlük ve demokrasi diye ülkeleri nasıl sömürgeleştirdiklerini biliyoruz.  Kendilerinin dışındaki ülkelerin kaynaklarını nasıl ülkelerine taşıdıklarını biliyoruz. Tüm bu anlattıklarımıza eklenecek çok daha vahim gerçekler var o nedenle bu vahşi haydut Batı'nın insanlığa verebileceği bir şey yoktur.

Ülkemizin tarihi tüm olumsuzluklara rağmen Osmanlının iktidarında yeryüzündeki uygulamaları insanlık özgürlük ve adalet namına halen düşmanları tarafından bile örnek gösterilecek mahiyettedir.

Birçok fetih gönül fethi ile başladığı birçok haçlı savaşına rağmen ilerleyişi durdurulamamış bir neslin çocukları olarak ikinci yüzyılın bu anlayışta insanlığın ihtiyacı olarak şekillenmesini bir gereklilik olarak görüyoruz.

Ülkenin birinci yüzyılını insanlık ve ülkemiz için yitirilmiş bir kayıptır.

Tüm bu gerçeklik içinde ülkenin ikinci yüz yılını özüne dönüş olarak sivil ve değerlerimize uygun bir anayasa ile başlamak halkımızı daha ileriye taşıyacaktır.