Batı kutsalı olmayan tüm ilişkilerinde ki temel amaç güç ve maddiyat olan bir anlayıştır.

Bu rekabet anlayışı kendi içindede kendini göstermektedir. Lakin İslam'a karşı yekvucut olmayı biliyorlar.

Tarihte bunu defalarca teyit etmiş durumdayız.

İsveç'in kur'an-ı Kerim'i yakma cüreti Batı'nın gücünden ziyade müslümanların içinde bulundukları gafletten ve miskinlikten kaynaklanmaktadır.

Öncelikle müslümanların içinde bulundukları haleti ruhiyeyi tahlil etmek daha iyi olacaktır.

Bireyden cemaate kadar her müslüman bu oluşan tablodan sorumlu ve etkilidir. Meseleye miting yaparak yada mitingde ki kalabalık bizleri yanıltmasın.

Batı bizleri bizden daha iyi bilmektedir. Zaaflarımızı açıklarımızı bilgimizi hedeflerimizi bilmektedirler.

Sosyolojik olarak toplum bilim olarak bizleri çok iyi incelemiş durumdalar.

Bu sonuçlara göre bizleri tahlil edip algı operasyonları ile etkileyip zihinsel olarak parçalamaktadırlar.

Aramıza nifak ve ayrılık tohumları ekerek bizlerin büyümesini seyretmektedirler. Alimlerimiz alim gibi davranmamaktalar.

Aydınlarımız aydın gibi davranmamaktalar.

Cemaatlarımız cemaat gibi davranmamaktalar. 

Hulâsa Allah'ın istediği gibi bir davranış yok.

Kendi yanımızdan uydurduğumuz nefsi ve sınırlı bir anlayış ile hareket edilmektedir. Müslümanın temel görevi Allah'a kul olmaktır.

Cemaatlerin temel hedefi bu kulluğun gereği Allah'ın dinine hizmet etmektir. Şuan ki pratik tam tersi müslüman kulluğun dışında aklına teslim olmuş sorumluluktan uzak bir anlayışta hareket etmektedir.

Cemaatler ise Allah'ın dininin kutsallığını cemaatin kutsallığı altında görerek Allah'ın dinini cemaatin hizmetinne indirgenmiş durumdalar.

Cemaate biçilen kutsallık dışındaki her kesimi düşman fitneci olarak görüp ötekileştirmektedirler.

Bu güvensizlik ile müslümanlar aynı toplumda ama birbirinden uzak bir dünyada yaşamaktadır.

Cemaatlerin dini kategorize ederek dar sınırlar çizerek keyfi davranışları müslümanların parçalanmasına neden olmaktadır.

Buda küstah Batı'nın müslümanlar ve kutsallarımız üzerinde oyunlar oynamasına neden olmaktadır. Müslümanların o nedenle meydanları doldurup kahrolsun nidaları bir anlam ifade etmemektedir.

Bu kutsal kitabımızı meydanlarda yakma cüretini batılı anlayış gösteriyorsa bunun sebebi Müslümanlar arasındaki ayrılık sesleridir.

Allah yaratıcı olarak kullarının o'nu inkarına müsaade ederken cemaatler kendi gibi düşünmeyen yada farklı düşüneni afaroz ederek yaptığı despotluğun sonucu böyle olur.

Öncelikle müslüman birey Allah'a kul olmalı ve Allah'ın dinine hizmet etmelidir. Müslüman "elinden ve dilinden emin olandır" bu eminlik- sıfatı ile kardeş olmayı becermeliyiz.

İkincisi cemaatler ne bedel öderse ödesin cemaat anlayışını Allah'ın dinine hizmet etmeyi merkeze alarak tüm müslümanları kardeş görecek şekilde bir kucaklaşmayı becermesi gerekmektedir.

Dini anlayışta ki farklı düşünce cemaatleri korkutmamalı hatta farklılıklar İslam düşünce mektebinde ki fikri zenginliği oluşturmaktadır. Müslümanlar ne zamanki bu olgunluğa erişip birbirini farklı düşüncesinden dolayı ötekileştirmiyorsa o zaman batı kutsallarımıza saldıramaz.