Bugun...


Prof. DR. Kadri Yıldırım

facebook-paylas
EŞİTLİKÇİ İSLAM:III
Tarih: 11-10-2020 18:49:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:49:00


Tüm İnsanların Aynı Öz ve Kökten Gelmeleri

 

İslam’dan önce insanların yaratılış ve köken açısından birbirlerine karşı üstünlük tasladıklarını ve soy-sop bakımından birbirlerine karşı ayrıcalık iddia ettikleri bir süreç yaşamakta oldukları görülmektedir. Aynı asıldan ve aynı kaynaktan geldiklerini unutan bu insanlardan Hint-Brahmanlar insani değer açısından kendilerinin başkalarından üstün olduklarını iddia ediyorlardı. Yunanlılar öbür uluslardan daha üstün bir ulus olduklarına ve “Berber” olarak adlandırdıkları diğer ulusların yaratıldıkları unsurlardan farklı olan bazı unsurlardan yaratıldıklarına inanırlardı. Romalılar kitaplarında Romalı olmayanların Romalıların yararlandıkları bütün haklardan mahrum olduklarını ve başkalarının sadece kendilerine köle olmak için yaratıldıklarını yazmışlardı. Yahudiler Allah’ın seçkin kavmi olduklarına ve diğer kavimlerin ilk yaratılış itibariyle düşük derecede olup Allah’ın onları kendilerine hizmet etmek için yarattığına inanıyorlardı. En mükemmel kavim olduklarına inanan Araplar da “Acem” olarak adlandırdıkları diğer kavimleri insanlık yönünden eksik ve düşük olarak görüyorlardı. [1]

 

İslam ve Kur’an’a göre ise tüm insanlar aynı öz ve asıldan yaratılmış, aynı aileden gelmişlerdir. Bu konuda dikkat çeken ayetlerden iki tanesini aşağıda sunuyoruz:

 

“Ey insanlar! Sizi bir özden yaratan ve ondan eşini de yaratıp onlardan çok sayıda erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden korkun”[2]

 

“Ey insanlar! Biz sizi bir (aynı) erkek ve dişiden yarattık. [3]; sonra birbirinizi tanımanız için sizi farklı kabile ve uluslara ayırdık. Doğrusu en değerliniz en çok takva sahibi olanınızdır ”.[4]

 

Bu ayetlere göre inananıyla inanmayanıyla, erkeğiyle kadınıyla, Arap olanıyla olmayanıyla, siyahıyla beyazıyla, zenginiyle fakiriyle, uzunuyla kısasıyla, güzeliyle çirkiniyle bütün insanlar aynı kökenden gelme noktasında eşittirler. İnsanlar daha sonra bir takım kabile ve uluslara ayrılmış; farklı dil, din cinsiyet ve renklere sahip olmuş; farklı toplumsal statüler elde etmişlerdir.  Ancak İslam onların bu farklılıklarını eşitliği ihlal edecek şekilde bir üstünlük ve ayrıcalık faktörü olarak kullanmalarını yasaklamıştır.

 

Tefsirlerde “takva” genellikle kötülüklerden korunma ve Allah’tan korkma erdemi olarak yorumlanmaktadır. Ancak Abdulbaki Keskin’in de ifade ettiği gibi, “insanlar arasında değer üstünlüğü olarak nitelenen bu farklılık belirli bireylerin veya toplumların tekelinde değildir. Kaldı ki bu değer üstünlüğü sadece Allah nezdinde ve ahret gününde geçerli olup, insanların dünyadaki hayatlarını ve hukuk karşısındaki eşitliklerini ihlal etmesi söz konusu değildir”.[5]

 

Dolayısıyla bu ayetlerde insanlık bir aile olarak kabul edilmekte ve insan olmak itibariyle aralarında bir farkın olmadığı belirtilmektedir.[6]

 

Eşitlikçi İslam’ın Hz. Peygamber’in Sünnetinden Dayanakları

 

1. “İnsanlar Tarağın Dişleri Gibi Eşittir” Hadisi

 

Hz. Peygamber’in 1400 yıl önce dikkatlere sunduğu “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir” [7] hadisiyle İslam’ın anti hiyerarşici eşitlikçi kuramını en belirgin şekilde vurgulamaktadır. Vehbe Zuhaylî bu hadisin insanlar arasında mutlak eşitliği gösterdiğini belirtmektedir.[8]

 

2. “İslam’da Ruhbanlık Yoktur” Hadisi[9]

 

İslam önemli bir konu olarak Antik Yunan filozoflarının dayandıkları “doğal düzen” ve “doğal eşitsizlikler” paradigmasından tamamen farklı olarak insanları Tanrı’nın kulları olarak bir ve aynı özelliğe sahip varlıklar olarak görmesi bakımından anti hiyerarşici eşitlikçi bir dünya görüşünü savunmaktadır. Buna bağlı olarak şunu belirtmek gerekir ki İslam dini papazlar, piskoposlar, başpiskoposlar ve kardinallerden oluşan hiyerarşik ve otoriter bir örgüte sahip olan Katolik Kilisesinden farklıdır. Bu bağlamda İslam herhangi bir ruhban sınıfını kabul etmemekte ve dolayısıyla hiyerarşiciliğe karşı eşitlikçi bir kurumsal yapı arz etmektedir. Hz. İsa gibi Hz. Muhammed de doğaya değil, Tanrı’ya göndermede bulunarak insanları eşitleyen bir kuram savunmaktadır. Bu her iki peygambere göre de insanlar doğanın değil, Tanrı’nın ürünü ve yaratıkları olmaları bakımından özleri itibariyle eşittirler. Bu çerçevede Hıristiyanlık ile İslam arasında başka açılardan önemli farklar varsa da, eşitlikçi bakış açılarını paylaşmaları bakımından aynı görüştedirler. Bu eşit dengenin sonucu olarak insanlar bu dünyada yasa önünde eşittirler ve öbür dünyada da eşit kurtulma imkânına sahiptirler.[10]

 

3. Veda Hutbesi

 

Hz. Peygamberin bir tür insan hakları beyannamesi sayılan “Veda Hutbesi”nde vurguladığı şu cümleler de insanlar arasındaki eşitlik kuramını dikkatlere sunmaktadır:

 

“Ey insanlar dikkat edin! Şüphesiz Rabbiniz bir ve babanız birdir. Arap olanın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap olana; beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir”.[11]

 

[1] http://www.islamtoday.net/toislam/art

[2] Nisa: 4/1

[3] Hucurat: 49/13

[4] Hucurat: 49/13

[5] Keskin, “İslam Dünyasında Demokratikleşme Sancıları”,  s. 475

[6] Armağan,İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, s. 34

[7] Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, hadis no: 2847

[8] Zuhaylî, el-Fikhu’l-İslamî ve Edilletuhu, VII, 230

[9] Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 82 = لا رهبانية في الإسلام

[10] Arslan, a. g. e., s. 313-314

[11] Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, III, 266; Ahmed b. Hanbel, Musned, V, 411, hadis no: 23536



Bu yazı 4775 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI