Arap olan Ebu Zer el-Gıfarî’nin zenci olan Bilal-ı Habeşî’ye “Ey Siyah Cariye’nin Oğlu” dediğini duyan Hz. Peygamber ona çok kızarak şöyle demiştir: “Sen, hâlâ cahiliye ruhunu taşıyan birisin. Takva ve faydalı iş yapmanın dışında beyazın oğlu siyahın oğlundan üstün değildir”. Bunun üzerine Ebû Zer yanağını yere koymuş ve Allah onun hatasını affedinceye kadar Bilal’in onun yanağına ayakkabısıyla basması gerektiğine ilişkin yemin etmiştir. [1]
3. Devlet Başkanlarıyla Sıradan Vatandaşların Eşitliği
Hukuk koymanın amacı hak ve adaleti gerçekleştirmek, keyfi uygulamalar için boşluk bırakmamaktır. İslam’da ilahî hitap hâkim-mahkûm, erkek-kadın, yöneten-yönetilen, herkesi kapsamaktadır. Bu bağlamda “İslam bazı demokrasilerde devlet başkanlarına verilen sorumsuzluk ayrıcalığını ve kanun yapıcılarına tanınan dokunulmazlık hakkını reddeder. Çünkü konumları ne olursa olsun, İslam yönetilenler gibi yöneticileri de hukuk önünde aynı derecede sorumlu tutmaktadır”.[2]
Hz. Ebubekir halife seçildikten sonra minbere çıkarak takip edeceği siyasetin esaslarını açıklayan bir konuşma yapmıştır. Bu bağlamda Allah’a hamt ettikten sonra şunları söyledi:
“Ey insanlar! En iyiniz olmadığım hâlde sisiz başkanınız olarak seçildim. Eğer görevimi doğru dürüst yaparsam bana yardımcı olun. Eğer yanlış yaparsam bana doğru yolu gösterin. Güçsüz olanınız hakkı alınıncaya kadar benim yanımda güçlüdür. Güçlü olanınız kendisinden hak sahibinin hakkı alınıncaya kadar benim yanımda güçsüzdür. Allah ve Resûlüne itaat ettiğim sürece siz de bana itaat ediniz. Şayet Allah’a ve Peygamber’e itaat etmezsem (isyan edersem) bana itaat etmeniz gerekmez”.[3]
Hz. Ebubekir’in bu konuşması, İslam tarihinde idari ve sosyal açıdan Hz. Peygamber’in Veda Hutbesinden sonra ikinci bir deklarasyon sayılır. Bu konuşmada devleti yönetenlere itaat etmenin körü kürüne değil, onların Allah’ın ve Peygamber’in yolunda gitmeleri şartına bağlanmıştır. Yine bu konuşmaya göre güçlü ve güçsüz olmanın ölçütü maddi kuvvet değil, haktır. Yine bu deklarasyona göre eşitlik ve dokunulmazlık noktasında yönetilenler ile yönetenler arasında bir fark yoktur ve hukuk önünde eşittirler.
5. Erler ve Komutanlar Arasında Eşitlik
Hz. Ömer’in tayin ettiği bir komutan olan Ebu Musa el-Eş’arî bir askerini dövmüş ve başını tıraş etmişti. Hz. Ömer bu cezayı hak etmeyen askerin şikâyeti üzerine ordu komutanı Ebu Musa’ya gönderdiği mektupta şunları söylemiştir: “Eğer sen bu askerini kalabalığın önünde böyle cezalandırmış isen emen bir kalabalık kitle oluştur ve bu asker o kitlenin içinde senden hakkını alsın. Eğer gözlerden uzak bir yerde ona bunu yapmışsan o da gözlerden uzak bir yerde senden kısas olarak hakkını alsın. Ebu Musa bunun üzerine haksızlık ettiği askerin huzurunda oturup onun kendisinden hakkını almasını istemiştir. Bunu gören asker başını göğe çevirip, “Allahım, ben onu affettim” diyerek komutanını affetmiştir.[4] (DEVAM EDECEK)
[1] http://www.islamtoday.net/toislam/art
[2] Keskin, “İslam Dünyasında Demokratikleşme Sancıları”, s. 470
[3] Bu konuşmanın tam metni için bkz. İbn Sa’d, Tabakat III, 182-183; Şiblî, , Asr-ı Saadet, VI, 51; Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 1181
[4] Zeydan, el-Adl ve Hukûku’r-Raiyye Fi Zilli’l-İslam, http://www.alukah.net/culture
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort