Bugun...


Prof. DR. Kadri Yıldırım

facebook-paylas
EŞİTLİKÇİ İSLAM: 4
Tarih: 11-10-2020 18:49:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:49:00


İslam’da Yargı Önünde Eşitlik ve Yaşanmış Bazı Pratik Saha Örnekleri

 

Yargı önünde eşitli olmanın güvencesi yargıçların eşitlikçi yaklaşımlarına bağlıdır. Hz. Peygamber bir hâkimin davacı ve sanıktan birine karşı hal ve hareketleriyle, jest ve mimikleriyle veya sesinin tonuyla farklı bir pozisyon almasını yasaklamakta ve taraflar arasında eşit davranması gerektiği hususunda şöyle buyurmaktadır:

“Biriniz halk arasında hüküm vermekle görevlendirildiği zaman onlara tavrıyla, işretleriyle ve oturuşuyla eşit davransın, sesini hasımlardan sadece birine karşı yükselmesin”[1]

 Bu konuda Hz. Peygamber’in yolunu takip eden Hz. Ömer, kadılık görevinde bulunan Ebû Musa el-Eşarî’ye gönderdiği mektupta onun yargı meclisinde tarafları eşit tutmasıyla ilgili şunları söylemiştir:

Yargı meclisinde insanları eşit tut ki eşraftan olanlar senden çekinsinler, zayıf olanlar da adaletinden ümit kesmesinler”[2].

Hz. Ömer mektubunda ifade ettiği bu sözleriyle hâkimin zengin-fakir ve güçlü-zayıf ayrımı gözetmeksizin her kese eşit davranmasının gereğine dikkat çekmiş; ancak böyle bir durumda fakir veya zayıf kimselerin taraf tutulmayacağından emin olarak ve korkmadan kendilerini serbestçe savunabileceklerine işaret etmiştir.

İmam Serahsî, Hz. Ömer’in kullandığı “yargı meclisinde insanları eşit tut” cümlesinde geçen “insanlar” kelimesinden ırk, dil, din, renk ve sosyal statü ayrımı yapılmaksızın tüm insanların eşit olarak kast edildiğine dikkat çekmektedir.[3]

Oysa Avrupa’da, özellikle Fransa’da asilleri yargılamak için Orta ve Yeni Çağlarda ayrı mahkemeler vardı ki bunlara “Üstün Mahkeme” adı verilirdi.[4]

1. Soylularla Sıradanların Eşitliği

1)Hz. Aişe’den yapılan rivayete göre Araplar içerisinde asil bir kabile olarak bilinen ve Kureyşin bir kolu olan Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının cezalandırılacağından kaygı duyan Kureyş ileri gelenleri bunun önüne geçmek için şöyle dediler: “Allah Resulü’nün çok sevdiği Üsame b. Zeyd’den başka kimse aracılık yapma cesaretini gösteremez; onu devreye koyalım”. Hz. Peygamber kendisiyle konuşan Üsame’ye “Allah’n koyduğu bir cezadan dolayı nasıl arabuluculuk yaparsın!” diye tepki göstermiş ve daha sonra ayağa kalkarak şöyle hitap etmiştir:

Sizden öncekiler ancak şu nedenden dolayı helak olmuşlardır: Asil olan biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezalandırmaz, zayıf bir yaptığında onu cezalandırırlardı. Vallahi eğer Muhammed’in kızı Fatma hırsızlık yapsaydı onun da elini keserdim”.[5]

2)Gassan Krallığı, Bizanslılar adına hüküm süren bir Arap Krallığı idi. Bizans sınırında kurulan bu yönetimin son kralı Cebele b. Eyhem’di. Hz. Ömer zamanında Müslüman olan Cebele bu bağlamda Müslüman Arap kavminin içerisinde yer almak istiyordu. Bunun üzerine Hz. Ömer kendisine şunları içeren bir mektup gönderdi: “Bizim yanımıza gel. Hukukta bizim lehimize olan şeyler senin de lehine olacak, bizim sorumlu olduğumuz görevlerden sen de sorumlu olacaksın”. Cebele bunun üzerine altın ve gümüşlerle bezenmiş son derece lüks ve gösterişli elbiseler giymiş 500 adamıyla birlikte Hicaz’a gitti. Hac mevsiminde Fezare kabilesinden bir adam Cebele’nin kürküne basınca Cebele ona şiddetli bir tokat vurarak burnunu kırdı. Bunun üzerine Hz. Ömer’in yanına giden bu adam Cebele’yi ona şikâyet etti ve ondan hakkını almasını istedi. Adamın şikâyeti üzerine Hz. Ömer ile Cebele arasında şöyle mektuplaşmalar cereyan etmiştir:

-Hz. Ömer: “Seni bu kardeşine bu kadar şiddetli bir tokat atmaya sevk eden şey nedir? Ya onun gönlünü alacaksın ya da sana kısas uygularım”.

-Cebele: “Onun gibi sıradan bir adam için benim gibi bir krala nasıl kısas uygularsın!”

-Hz. Ömer: “İslam seni ve onu eşit saymaktadır”.

-Cebele: Ben, Müslüman olduktan sonra Müslüman olmadan önceki hayatımdan daha ayrıcalıklı bir hayat yaşayacağımı umuyordum.

-Hz. Ömer: “İslam seni ve onu eşit saymaktadır”.

-Cebele: “Öyleyse böyle bir İslam’ı bırakıp tekrar Hıristiyan olacağım”.

Sıradan bir insan ile eşit olmayı kabullenemeyen Cebele gecenin karanlığında gizli bir şekilde Medine’den ayrılmış ve Bizans Kralı Hirakl’ın yanına gitmiştir. Bizans Kralı onun gelişinden memnun kalarak kendisine ikramda bulunmuş ve ona büyük miktarda mal mülk vermiştir.[6]

3)Mısır Kıptilerinden biri Medine’de bulunan Hz. Ömer’in yanına gelerek Mısır Valisi Amr b. As’ın oğlu Muhammed’i şikâyet edip şöyle demiştir: “Benim atım ile Muhammed’in atı arasında yapılan yarışmada yarışı benim atım kazanınca Muhammed bundan hoşlanmadı ve “soyluların oğlu olarak al benden!” diyerek beni kamçıyla dövdü.  Hz. Ömer bunun üzerine Mısır Valisi Amr b. As’a gönderdiği mektupta şunları yazdı: “Müminlerin Emiri’nden Asi oğlu Asi’ye. Mektubum sana ulaşır ulaşmaz oğlunla beraber yanıma gelin!”.  Bu emir üzerine baba oğul geldiler ve Hz. Ömer Kıpti adamın eline kamçıyı verip ona şöyle dedi: “Bu soyluların oğlu seni dövdüğü gibi sen de onu döv!” Kıpti adam onu dövdükten sonra Hz. Ömer aşağıdaki meşhur sözünü Vali’ye hitaben de bu esnada söylemiştir: [7]

“Siz, annelerin hür doğurdukları insanları ne zamandan beridir köleleştiriyorsunuz”!

(DEVAM EDECEK)

[1] Darekutnî, Sünen, IV/205

[2] Kazıcı, İslam Müesseseleri Tarihi, s. 111; Mecelle, madde 1798, 1799; İvaz, “el-Hak Fi’l-Adaleti’l-Cinaiyye”, Hukûku’l-İnsan Beyne’ş-Şerîati’l-İslamiyye ve’l-Kanûni’l-Vad’î, II, 488-489

[3] Serahsî, Mebsût, VI, 61

[4] Osman Halîl, el-Kanûnu’d-Düstûrî, I, 140: Armağan, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, s. 37

[5] İbn Mace, Hudûd 6 (2547); Darimî, , Hudûd 5; Ebû Davud, Hudûd 4; Buhari: 3965; Müslim: 3196

[6] İbn Kesîr, el-Bidaye ve’n-Nihaye, II, 49; İvaz, “a. g. e., II, 489-490; Zeydan, el-Adl ve Hukûku’r-Raiyye Fi Zilli’l-İslam, http://www.alukah.net/culture

[7] İvaz, “el-Hak Fi’l-Adaleti’l-Cinaiyye”, II, 489-490; Kandehlevî, Hayatu’s-Sahabe, II, 88



Bu yazı 3539 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI