Diyarbakır’ın sokakları vefa kokar.
Bu şehrin kalbinde yer edinmek istersen çok kolay, bu şehrin sokaklarına çık. Halkın arasına karış, birazcık tebessüm, İki tatlı söz yeterdir. Bu şehrin insanı kendisini seveni, kendisine değer vereni başına taç yapar. Bu Şehir vefalı bir dosttur. Süleymanların, Sultan Sucaların, Ebu Muhsinlerin mekanıdır. Bu şehir unutmaz kalbine yazar. Yeter ki samimi sevin bu şehri. Ali Gaffar Okkan tamda böyle sevmişti, tamda böyle gönül vermişti. Peki Diyarbakır’ı bu kadar seven Ali Gaffar Okkan kimdir? Ali Gaffar Okkan Sakarya ilinin Hendek ilçesinde 1952 yılında doğdu. 30 Eylül 1970 tarihinde polis Koleji’nden, 29 Eylül 1973 tarihinde polis Akademisi’nden mezun oldu. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne komiser yardımcısı olarak atandı. Çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1993’te Kars İl Emniyet Müdürlüğü oldu. 1997’de ise emniyet müdürleri kararnamesi ile Diyarbakır İl Emniyet Müdürü olarak atandı. Diyarbakır’a atanması Diyarbakır halkı için fazla bir şey ifade etmiyor. Çünkü halk için biri gider diğeri gelirdi. Yani en azından her seferinde öyle olmuştu. Bu sefer öyle olmadı. Ali Gaffar Okkan göreve geldiği gibi sokaklara çıktı. Tebdili kıyafetle şehri gezdi. Osmanlı padişahlarından bu yana belki de ilk kez Ali Gaffar Okkan tebdili kıyafetle halkın arasına çıktı. Birkaç günlük gözleminden sonra ilk anonsu şu şekilde olmuştu. “İki gündür şehir merkezini geziyorum ve görüyorum ki arkadaşlarımız görevlerinin bilincinde değil ilk ve son uyarımdır. Diyarbakır halkına zulüm yapanı yakarım.” Bu anonsla babalığı başladı.
Geldiği günden itibaren halk arasında olduğu için, artık bir derdi sıkıntısı olan İl Emniyet Müdürlüğü’nün kapısını çalıyordu. Devletle halk arasındaki bağı kuvvetlendirme başlamıştı. Çünkü Ali Gaffar Okkan gelmeden Diyarbakır halkı polisi hakaretle, jopla, dayakla tanırdı. Ali Gaffar Okkan insanların zihnindeki polis ve devlet profilini değiştirdi. Halkla devlet arasında köprü kurmayı başardı. Diyarbakır belki de tarihinde ilk kez bir polisi sevmeye başladı. Öyle ki o dönemlerde Diyarbakır’da yaşayan neredeyse herkesin Ali Gaffar Okkan ile ilgili bir anısı vardır. Öncelikle yeni duyduğum bir anısını anlatmak istiyorum. İki gün önce otobüsle İstanbul’a bir yolculuk gerçekleştirdim. Yan koltuğumda oturan Hacı Hasan Amca’dan bu anısını dinledim. Ali Gaffar Okkan’ın yeni geldiği aylarda Hacı Hasan Amca’nın küçük bir köfteci dükkanı işleten dostunun başına sekiz memur bela olmuş. Her akşam gelip yiyor, içiyor hesap ödemeden çekip gidiyorlarmış. Öyle ki Hasan Amca’nın dostu durumdan o kadar rahatsız olmuş ki dükkanı kapatmayı bile düşünmüş Fakat son çare olarak Ali Gaffar Okkan gidip durumu anlatmış. Aynı akşam Ali Gaffar Okkan tebdili kıyafetle başında şapkayla köfteci dükkanına gelir. Bir köşede bekler, memurlar gelir yer içer giderken köfteci para ister, memurlar bağırır, çağırır köşeden Gaffar Baba seslenir “Yediniz içtiniz. Utanmıyor musunuz? Adamın hakkını vermiyorsunuz. ” Memurlar tam ona doğru hareket eder ki Gaffar Baba şapkasını çıkarır. Onu tanıyan memurlar esas duruşa geçer. Memurların cezasını orada keser. Bu Koca Yürekli Adam sadece şehrin değil Diyarbakırspor’un da babası olmuştu. Diyarbakırspor her maçına gider oyuncular gol attı mı ilk Gaffar Baba’ ya sarılırdı.
Diyarbakır’da insanların birçok şeye olan bakış açısını değiştirdi. Tam bir fakir, fukara babasıydı. Halk onunla birlikte şunu gördü devlet veya kanunlarda sıkıntı yoktu. Devlet veya kanunlar kötü değildi. Kanunları uygulayan devleti temsil eden şahıslar kötü ve sıkıntılıydı. Ali Gaffar Okkan bunu kanıtlamıştı. Bundan dolayı tüm bir şehir onu baba olarak kabul etmişti.
Taki 24 01 2001 akşamı bir şehir babasız kalana kadar. Bir şehir yasa bürünüyordu. Olay günü Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü makamından Valilik binasına makam aracıyla seyir halindeyken pusuya düşürülerek şehit edilmişti. Öylesine güzel yürekli bir insanı kim öldürmek ister ki? Hem öldürmek istese bile Ali Gaffar Okkan sıradan bir insan değildi ki, Diyarbakır İl Emniyet müdürüydü. Bunun için istihbarata gerek vardı. Yani bir Emniyet Müdürüne pusu kurmak kolay bir iş değildi. Ne zaman çıkar, nereye gider, nerede durur, nereden geçer bilmek imkansızdır!
Tüm şehir ilk defa bir emniyet memuru için yasa bürünüyordu. Bir polisin yasını tutmak için ilk defa tüm şehir kepenk kapatıyordu. Bu topraklarda belki de ilk defa bir polis amiri üzerine şarkılar yazılıyor, marşlar besleniyor, ağıtlar yakılıyordu. Diyarbakır halkı belki de bir daha öyle Baba birini bulamayacağını bildiği için sokaklara dökülüyor, ağlıyor, karalar bağlıyordu.
Sevgili Gaffar Baba sen bu şehrin huzuru, mutluluğu, kardeşliği için çalıştın bu şehirde dünya döndüğü sürece Seni unutmayacak huzur içinde uyu.
Yazımı bitirmeden son olarak şunu söylemek istiyorum. Halk yöneticilerinden pek fazla bir şey istemez sadece yöneticilerin odalarına, makam koltuklarına hapis yaşamasını istemez. Yöneticisini kendi yanında, halkın arasında görmek ister. İyi gününde kötü gününde yöneticilerini de görmek ister. Peki öyle yöneticiler kaldı mı? Bana bugün bu soru sorulsa, söyleyeceğim bir isim var yüzünde gülüşü, tebessümü hiç eksilmeyen sürekli halkın arasında halkı dinleyen birisi, bir gün küçük bir köy okulunda, ertesi gün bir yasta, başka bir gün bir düğünde ya da bir esnaf ziyaretinde onu görebilirsiniz. Kısacası sürekli halkın arasında olan halkın sevincine de üzüntüsüne de ortak olan bir isim kim mi? Tabii ki de Sur Kaymakamı ve Sur Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi’yi söyleyebilirim.
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort