Bir kültürün çeşitli yollarla kendisini başka kültürlere egemen kılmasına ve o kültürün köklerinden koparılması ya da kültürel malların ihracatı yoluyla genişletilmesidir.  Kültürel emperyalizmin ne olduğunu kavrayabilmek için kültür ve emperyalizm kavramlarını ayrı ayrı tanımlamak gerekir. Toplumun Tarihsel süreç içinde ürettiği ve nesilden, nesile  aktardığı değerlerin bütünüdür kültür. Milletlerin nüfus hüviyetidir. Bir milleti diğer milletlerden farklı kılan içinde oluştuğu milletin aynası olan kültür, paylaşılan öğrenilen veya edinilen sürekli gelişen ve statik olmayan bir şeydir.

Emperyalizm bir milletin sömürü temeline dayanan başka bir milletin kültürel, siyasal, ekonomik egemenliği altına alması yayılmak istemesidir. Böyle bir egemenlik kurulurken de o halkın rızası aranmaz. Emperyalizm imparatorlukların  tarihi kadar eskidir. İlk emperyalizm hareketleri Mısır, Yunan ve Roma imparatorlukları döneminde görülür. Sonraki dönemlerde Haçlı Seferleri ile devam edip, 16 yüzyılda ticaret sömürgeciliği haline dönüşüp, Napolyon Savaşları ile devam eder.

yüzyılda ise İngilizler emperyalizmi devam ettirirse de adını serbest ticaret olarak değiştirmiştir. Bir zamanlar emperyalizmin bir medenileştirme yöntemi olarak görülmesi gibi… Bu anlayışa göre üstün olan Avrupa milletleri daha aşağı olan ırkları  Örneğin Afrikalıları ve Asyalıların emperyalist yöntemlerle medenileştirmesi!!! Bu  medenileştirme  yönteminin aracı genellikle misyonerlikti. ( Günümüzde ABD’nin Irak, Suriye, Mısır, Libya gibi ülkelere demokrasi götürdüğü gibi!!!)  Bu hareket dini ve kültürel olarak görünse de temelde yeraltı kaynaklarını ele geçirme gibi  ekonomik nedenlerden kaynaklanıyordu. Çünkü bir ülkenin kültürünü ele geçirmek devamında ekonomik faydalar da getirir.

Günümüzde küresel  iletişimde kültür emperyalizmi kendisini çoğunlukla medya özellikle ana akım ve kitle iletişim araçları aracılığıyla gösterir. Her ne kadar kültürel emperyalizmin teorisi hükümet ve ekonomik sistemlere odaklansa da  bugün edebiyat film televizyon internet ve müzik gibi medyanın asimilasyonu ile ilgilenmektedir. Emperyalizmin ağa babası sayılan ABD özellikle Sovyetler Birliği’nin ve Doğu bloğunun çöküşü ile pek çok alanda ama özellikle de kitle iletişim alanında başı çekmeye başladı. Bu durum ABD’deki kültürünün dünyanın büyük bir kısmında egemenlik kurmasını sağladı. ABD özellikle McDonald’s  gibi marka ürünleri ve Hollywood, Disney gibi medya araçlarıyla bunu başardı. Emperyalist ülke toplumları yok etmenin en etkili yöntemin dilini yok etmekten geçtiğini bilir. Bu akıbete uğramış onlarca miller sayılabilir.  Tarihten birkaç örnek vermek gerekirse, İtalya’nın fethinde Roma İmparatorluğu Etrcan halkına Latince empoze ederek  dillerini unutmalarına sebep oldu. Touareg ya da berberi olan Cezayirliler, Libyalılar, Faslılar Arap’laştı. Aynı akıbete uğramak istemiyorsak çocuklarımıza Robin Crusoeleri, Robin Hoodları  değil. Farabileri, Ali Kuşçuları, Cezerileri, anlatmalıyız. Anlatmakla kalmayıp yeni Nazımların, Mehmet Akif Ersoyların, Yaşar Kemallerin, Sabahattin Alilerin çıkması için her türlü imkanı sağlamalıyız. Ancak bu şekilde kültürel emperyalizme karşı koyabiliriz.