Kadim şehrimizin Diyarbekirimizin simgesi Diyarbakır Surları UNESCO dünya mirası listesinde yer almaktadır. Tabi Diyarbekirimiz sadece surlarıyla değil tarihi mekânlarıyla da bilinir. On Gözlü Köprü, Ulu Cami, Asur Kalesi, Hasan Paşa Hanı, Zerzevan Kalesi, Vahap Ağa Hamamı…
Bu şehir her Diyarbekirli’ye mirastır.. Yedi Kardeş Burcu nasıl ki bir zamanlar bu şehrin kaderini değiştiren Yedi Kardeş’ten bize miras ise On Gözlü Köprü de, Vahap Ağa Hamamı da Sülüklü Han da Ulu Cami de Kervan Saray da Dört Ayaklı Minare de İskender Paşa Konağı da her Diyarbekirli’ye hatta tüm insanlığa miras. Diyarbekir’in tarihi mekânları kimsenin arka bahçesinde miras kalan bir meyve ağacı değildir.
Tüm bunları niçin mi anlatıyorum. Geçen ay Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatani görevini yerine getirecek olan yeğenimi birliğine teslim etmek için İskenderun’a gittim. Yeğenimi birliğine teslim etmeden onu İskenderun Sahili’nde gezdirmek istedim. Kuş sesleri ve palmiye ağaçları altında keyifli bir gezintiden sonra gözüme bir kafe ilişti. Denize bitişik kurulmuş. İlk bakışta lüks ve şatafatlı gözüken kafeye yaklaşınca İskenderun Belediyesi Sosyal Tesisi yazısını görünce şaşırdım. Çünkü ben o meşhur kafe zincirlerinden birinin ismini bekliyordum. Beni şaşırtan ikinci bir husus bu kafenin garsonu yoktu. Kendi evinizdeymiş gibi gidip çayınızı, kahvenizi kendiniz masanıza getiriyorsunuz. Şu detayı da geçmeyeyim çay sahilde sadece bir lira.
Çayımı alıp denize karşı yudumlarken birden Diyarbekir’im aklıma düştü, son zamanlarda On Gözlü Köprü de artan kafeler, 50 liradan satılan çaylar, 50 liraya çay mı olur? Tabii ki de olur. Çünkü o kafelerde bardakla çay yok, demlikle çay satılıyor. (Ya da en azından o civarda benim gittiğim tüm kafeler öyle)
Diyarbekirliler kendilerine miras kalan mekanda bir bardak çay içmek için bu kadar para ödemek zorunda mı?
Ya parası olmayanlar?
Ya sırf fazla masraf olur diye misafirlerini bu tarihi mekanlara götürmeye çekinenler?
Peki, bizim belediyeler neden öyle bir tesis açmıyor?
Bir belediye için öyle bir mekan açmak çok mu zor?
Ayrıca köprünün hemen bitişiğinde açılan bu kafeler den dolayı artık On Gözlü Köprü den o tarihi hazzı alamıyor insan. Daha merdivenlerden inmeden garsonların buyrunnnn, buyrunnnn bağrışları On Gözlü Köprü ye mi geldim, Pazar mı dedirtiyor. Diyarbekirliler bu sesleri duymak istemiyor.
Hiç bir şey yapılamıyorsa en azından köprünün etrafı sağlı sollu 500 metre kadar bu kafeler den boşaltılmalı.
Başka bir mekân Vahap Ağa Hamamı lüks bir restoranda çevrilmiş. Hani insanlığa mirastı! Neden şahıslara kiraya veriliyor. Bu mekânlar illa bir kazanca dönüştürülecekse tarihi dokusunu bozmadan dönüştürülmelidir. Tüm kazancı da bu şehir için harcanmalıdır. Bir de merak ediyorum. Vahap Ağa Hamamı’nın mimarı eserinin bu halini görse ne beddua ederdi?
Diyarbekirimizin başka tarihi bir mekanı Zerzevan Kalesi’ni 2019 yılının ilk 10 ayında 400 bine yakın turist ziyaret etti. Hadi gidelim Zerzevan Kalesi’ni de lüks kafelerle, restoranlarla dolduralım! Mesela kale içinde bulunan Mitras Tapınağı’nı şatafatlı bir restoranda çevirelim! Kaleyi de baştanbaşa kafelerle donatalım! O zaman görün 400 bin turist geliyor mu?!! Lüks kafelerinizi, restoranlarınızı her yerde açabilirsiniz, ama tahrip edilen, yok edilen bir tarihi mekânı tekrar inşa edemezsiniz. İnşa ederseniz de tarihi bir değeri olmaz.
Şehrimizin tarihi yapısı bozulmamalı, bozulmasına izin verilmemeli.
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort