Bugun...


Ramazan Aktaş

facebook-paylas
SOSYAL HİZMET MESLEĞİNİN GELİŞİMİ -1-
Tarih: 11-10-2020 18:39:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:39:00


Modern anlamda bir hizmet olmasından önce ortaya çıkışını irdelersek insanlığın toplumsallaşmasına gidebileceğimiz sosyal hizmet, sosyal değişme ve kalkınmayı, sosyal içermeyi, insanların güçlendirilmesi ve özgürleşmesini hedefleyen uygulama temelli bir meslek ve akademik bir disiplindir. Sosyal adalet, insan hakları, ortak sorumluluk ve farklılıklara saygı sosyal hizmet için temeldir. Sosyal hizmet mesleği, insan ve toplum bilimleri ve yerel bilgiden oluşan eklektik bilgi temeli aracılığıyla insan refahını iyileştirmek için bireyleri ve sistemleri bir araya getirir.

 

Tarihi ve kökeni insanlığın toplumsallaşmasına kadar giden sosyal hizmet, bir meslek veyahut kurumsal bir iş olarak sosyal ise nispeten çok eski olmayan bir tarihe sahiptir. İnsanın toplumsallaşması ile meydana gelen toplumlar ve bu toplumların kültürleri içerisinde insanın toplumsal bir fıtrat üzerine yaratılmış olması münasebetiyle gelişmeye başlamış ve tarih ilerledikçe gelişmeye devam etmiştir. İnsanlığın varoluşundan itibaren bir arada yaşamanın zorunlu hale gelmesi ile birlikte öncelikle yardıma ihtiyaç duyan insanların temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla başlayan modern zamanlara gelene kadar ihtiyaçların ve ihtiyaçları karşılama yöntemlerinin de artarak devam etmesi ile bir meslek haline gelmiştir. Bu bağlamda da ilk sosyal refah kurumlarının

1800’lerin başlarında oluşmaya başladığını görebiliriz. Bu kurumlar genelde inanç önderleri ve dinsel gruplar inisiyatifleri ile oluşmuş özel kurumlardı. 1900’lerin başlarına kadar bu hizmetler yalnızca resmi hizmetler almamış, insan davranışlarını çok iyi kavramayan inanç grupları üyeleri ve varlıklı hayırseverler sağlandı. Gıda ve barınak gibi temel fiziksel gereksinimleri karşılamak, duygusal ve kişisel güçlükleri dini telkinlerle “sağaltım” (tedavi) konuları çalışmanın odağıydı. Tüm bunlar göz önüne aldığımızda ihtiyaç sahiplerine sosyal hizmet sunan kişilerin gönüllü kilise çalışanları olduğunu söyleyebiliriz.

 

Sosyal hizmetin gelişimine yöneldiğimizde de bunu batı ve doğu olarak sınıflandırmak mümkündür.

Yani iki farklı taraftan bakarak bir mukayese yapmak mümkündür. Sosyal hizmet temel olarak yukarıda değindiğimiz etkenlerle ortaya çıkmış ve temelini bunlar üzerine kurarak gelişmeye çalışmış ve gelişmiştir de. Batı tarafına baktığımızda ilk sosyal hizmet gönüllülerinin kilise çalışanları olduğuna bir kez daha değinelim. 1633 tarihinde hasta ve engellilerin bakımı için hemşirelik mesleğini geliştirmek amacı ile Papaz Vincent bir dernek kurmuş ve bunun adına ‘Hayırsever Kızlar’ demiştir. Bu derneğin üyeleri köylü kızları arasından hayır işlerinde çalışmak isteyenler eğitilerek hemşire olmakta idiler. Böylece eğitim görmüş bu hemşireler sosyal çalışma mesleğinin öncüleri olmuşlardır. Papaz

Vincent’in fikirleri sadece Fransa’nın Katolik çevrelerinde değil bütün başka memleketlerde de ilgi ile takip edilerek uygulanmıştır.

Sosyal çalışma mesleği açısından irdelediğimizde 19. yüzyıl sosyal çalışmanın yeşerdiği zemini hazırladı diyebiliriz. Örneğin, engelli ve yoksullar sorunu feodal yapının devam ettiği sürece kamuoyunun dikkatini çeken bir sorun durumuna gelmemiştir. Çünkü bir sorunun toplumsal nitelik kazanması her şeyden önce bilinçlenmeye bağlıdır. Kapitalizm öncesi toplum yapılarında ise bu konudaki bilinçlenmeye yol açacak nesnel koşullar genellikle yoktur.

19. Yüzyıl bu bilinçlenmenin başlangıç yüzyılı olarak değerlendirilebilir. Sosyal yardım ve sosyal destek gönüllülerinin sosyal çalışma ve sosyal hizmet uygulamalarındaki etkililiğinin artması ve hizmette kolaylaştırıcı model arayışıyla birlikte sosyal çalışmanın mesleki bir kimlik kazanması 19. Yüzyıl’ın sonuna doğrudur. Sosyal hizmet alanında eğitilmiş eleman ihtiyacının karşılanması için atılan ilk adım, 1873’de Londra’da hayır derneklerinde çalışanlar için düzenlenen konferanslar olmuş, bunu 1898’de New York’da açılan yaz okulu izlemiş ve 1899’da Amsterdam’da ilk sosyal çalışma (sosyal hizmet) okulu açılmıştır. Sosyal çalışmanın bir meslek olarak sosyal tarihini okuduğumuzda, gördüğümüz şu ki; devlet, zamanla hayırsever bireylerin ve gönüllü kuruluşların başa çıkamadığı sorunlarla çok daha düzenli ve kapsamlı ilgilenmeye başlamıştır. Bu amaçla özellikle 20. Yüzyıl’da çoğunluk Batı’da olmak üzere, sorun alanlarına hizmet sunan bir teşkilatlanmaya gitmişlerdir.

Kurumsallaşma adına Aile ve Çocuk Bakanlığı, Sosyal Refah ya da Sosyal Yardım Bakanlıkları gibi bakanlıklar örnek verilebilir. Batı’da sosyal çalışma, kapitalizmin, yoksul toplum kesimlerinin sosyal koşullarını onarmaya dönük verdiği bir taviz olarak kabul edilir. Sonuç olarak sosyal çalışma yeni bir disiplin, bir meslektir. Yapılan yardım eylemleri olarak yaşı insanlık tarihiyle eş olsa da meslek olarak örgütlenmesi sanayileşmeyle eştir.



Bu yazı 6290 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI